Sabah Yazarları bugün ne yazdı! (13.09.2017) Aynı partinin 15 yıldır iktidar olduğu ve aynı liderin Başbakanlıktan sonra halkoyu ile Cumhurbaşkanı da seçildiği bir ülkede, her seçimde yenilen bir ana muhalefet partisinin lideri olmak tabii ki kolay bir iş değildir. Bu nedenle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun önüne gelen gündemdeki her konuyu 'Olmaz böyle şey' diyerek tepkiyle karşılamasını anlayışla değerlendirmemiz gerekiyor. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Taşeronları FETÖ kuyruğu fena halde kaptırınca açıktan açığa devreye girdiler. İran, ambargo vesaire, işin hikâyesi. Zaten başka ne diyeceklerdi. Öyle bir iddianame hazırlamışlar ki, yersen de bu, yemesen de bu dercesine. Tutuklanmasına karar verdikleri eski bakanlardan Zafer Çağlayan'ı da hâlâ milletvekili sanıyorlar, iyi mi? Hilal Kaplan dünkü yazısında haklı olarak sordu: 'ABD, egemen başka bir devletin bakanını nasıl, hangi hakla dinledi ve hangi anayasal meşruiyete dayanarak bunu dava konusuyapabildi?..' Nerden bakarsanız bakın skandaldır bu! YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Örneğin şu meşhur Berberoğlu meselesinde, ısrarla çarpıttığı unsur 'tutuklama'... Berberoğlu önce tutuklanıp sonra yargılanmadı. Önce yargılandı, hüküm giydiği için sonra tutuklandı. Bu da çok doğaldı. Yirmi beş yıl yemiş adamı bırakacaklar mıydı gezsin dolaşsın? Ama Kılıçdaroğlu işin 'hüküm' boyutunu ısrarla gözlerden kaçırmaya çalışıyor. Israrla şunu yineliyor: 'Milletvekilinin temsil yetkisi vardır, yargılanabilir ama tutuklanamaz!' Hüküm giyerse de tutuklanamaz mı? 'Ceza niçin Can Dündar'a daha az da Enis Berberoğlu'na daha çok verildi? Fail mi daha suçludur fiile azmettiren mi?' diye tuttursaydı daha gerçekçi ve daha akıllıca davranmış olacaktı. Ama bu bir çap meselesidir sonuçta. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Sonraki sayfalarda bahsedilen transferlerde ise ABD bankalarından muhabirlik hizmeti alındığı görülüyor. Savcılık, bu hizmetler verilirken ABD bankalarının aldatıldığını iddia ediyor. Fakat burada söz konusu ABD bankaları, 'müşterilerinin müşterilerini tanı' ilkesi gereğince kendisi de araştırma yapmalıydı. Her halükârda bu transferlerin Zafer Çağlayan ile hiçbir ilgisi görünmüyor. Aynı şekilde Halk Bankası'nın veya Hakan Atilla'nın da ismi burada geçmiyor. Çünkü bir ABD bankasının yaptığı gündelik işlemlerden bir ekonomi bakanı veya başka bir banka yöneticisi sorumlu tutulamaz. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Bu canlı algı bize, bulunduğumuz coğrafyanın dayattığı varoluş problemiyle sık sık karşılaşmamızın bir armağanıdır. Doğuştan 'sörvayvırızdır' yani. 'İntihar etmiyorsak yaşayalım bari' dediğimiz için de eğlenerek yaşarız. Yani rolü başkalarını inandırmak için değil kendimizi 'eylemek' için yaparız. Zaten bugün hâlâ bu topraklardaysak bu müthiş yeteneğimizin eseridir. Biliyorum, 'ama yiyenler var' diye söyleniyorsunuz. Almanya yine aynı efsaneyi anlatıp 'Türkiye'ye silah satmayacağım' dediğinde 'satmayın bizim devlet zaten o silahlarla sivilleri öldürüyor' diyen T.C vekilleri... 'Ülkeyi korumak için Rusya'dan niye füze alıyorsunuz? ABD, batı, NATO bizi çok seviyor, onlar korur Türkiye'yi' diyebilen ana muhalefet liderleri... Uzatmayalım. Onlar bizden değil! Çünkü bizden bu kadar aptalı çıkmaz. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Birkaç gündür ABD'deki Zarrab davasıyla yatıp kalkıyoruz. Hele hele eski bakan Zafer Çağlayan'ın dosyaya eklemlenmesi sonrasında iş zıvanadan çıktı, komplo teorileri havada uçuşur oldu. Yok efendim 'Reza Zarrab konuştu, tanık koruma programıyla serbest kaldı', 'Zarrab özel laptop'unun şifresini verdi', '2 bakan daha dosyaya girecek', 'Bir banka daha listede', '30-40 Türk şirketiyle ilgili karar alınabilir' vs... Bu komplolar Zarrab'ın önceki gün eli kelepçeli, ayağı zincirli yargıç karşısına çıkmasıyla kesilmiş gibi. Muhtemelen konu, 25 Eylül'de mahkeme karşısına çıkacak Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın duruşmasında yeniden alevlenecek. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! TCMB uzmanlarının hesaplamaları, TL'nin dolar-euro sepet kura her yüzde 10'luk değer kaybının, 2 yıllık bir birikimle, enflasyonu 1.7 puan artırdığını gösteriyor. TL 2015'te yüzde12.5, 2016'da yüzde 11, 2017'de ise yüzde 20 değer kaybetmiş. Enflasyon bu kadar yüksek seyrederken, TCMB'nın sıkı para politikası, TL'nin değer kazanmasıyla da, enflasyonla mücadeleye destek oluyor. Sepet kurun gerilemesi için, döviz üzerindeki para politikası basıncının devam etmesi gerekiyor. Aman, kasım ayına kadar TCMB'nin faiz indirmesikonusunda acele etmeyelim. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Dün sabah Cizre Nuh otobüs firmasının ölümlü kaza haberini NTV'de izlemiştim. Fotoğraflar buzlanmamıştı, ekranda. Haber metnine ntv.com'da baktım. Firma adı yoktu, orada fotoğraflarda da görünmüyordu. 'Korkak mısın, ortak mı' soruma 'Ben korkağım. RTÜK'ten korkarım. Onun kurallarını uygularım' diye yanıt veren Bay Süleyman Sarı'nın yönettiği Kanal D Ana Haber'in ne yapacağını merak ettiğimi yazmıştım, dün. Sevgili Dostum Ahmet Hakan da, sunucu olarak sezonu açacaktı. Bir taşla iki kuş. Ekranın başına geçtim. Kanal D, kaza haberini bu defa buzlama yapmadan verdi.. 'Cizre Nuh' yazılarını okuduk. Ama haber metninde şirket adı gene tek kelime geçmedi. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Darbe girişimi ile darbenin 1 numaralı sanığı teröristbaşı Fetullah Gülen arasındaki bağlantıyı ortaya koyan belge, bu kez ABD'den geldi. ABD İç Güvenlik Bakanlığı, darbenin kilit ismi tutuklu FETÖ imamı Kemal Batmaz'ın, Pensilvanya ve Gülen'le ilişkisini ortaya koyan resmi yazıyı Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'na ulaştırdı. Belgeye göre Ocak 2016'da ABD'ye girerken şüphe üzerine sorguya alınan Batmaz, 'Pensilvanya'da Fetullah Gülen'in yanında kalacağını' söyledi. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Bu ülkenin özellikle fen bilimcileri camiasında Kemalizmin bir din gibi olduğunu hepimiz biliyorduk. Herkes de o hikâyeyi o haliyle satın aldı ve hep öyle yazıldı. Hikâyeye göre Kemalizm dinine iman etmiş kimi 'tıpçılar' Mardin İslam'ı incelediği için onu 'gerici' bulmuşlar ve TÜBA'ya almamışlardı. Bilimsel açıdan tam bir skandaldı. Mardin de 2007'de Ruşen Çakır'la söyleşisinde hikâyeyi böyle anlatmıştı. Sonra bir gün Mardin'i de çok seven bir akademisyen arkadaşım bana durumun tam olarak böyle olmadığını Şevket Pamuk'tan işittiğini söyledi. O gün Mardin'in akademiye kabul edilmesi sunumunu Pamuk yapmış. Fakat sonra Cengiz Dökmeci çıkmış ve Mardin'in aldığı uluslararası atıfları tek tek sıralamış ve durumun sanıldığı gibi çok parlak olmadığını ortaya koymuş. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Acı acı güldüm. Adam, yazısını tehditle bitirmiş! Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı AK Parti'de bir tepkinin yükseldiğinden bahsetmiş. Meğer bu tepki şimdilik homurtu halindeymiş ve fakat 'kuvveden fiili çıkması an meselesi'ymiş! Kimler homurdanıyormuş? Benim birçok yazımda 'endişeli AKP'liler' diye zikrettiğim, 'sureti haktan görünenler' diye işaret ettiğim kesim. Kesim dediğime de bakmayın birkaç kifayetsiz muhteris! Eski Türkiye'nin kaybedenleriyle aynı saftalar. Zira aynı tasadalar. Koltuklar gitmiş, havalar sönmüş, pozlar eskimiş! Her şey 'dünya sistemi Erdoğan'ı gözden çıkardı' diye o müthiş tespiti yapmalarıyla başladı. Önemli olan 'Erdoğan değil, Türkiye' diye ahkâm keserek yollarına devam ettiler. 4-5 yıldır buülkenin verdiği istiklal mücadelesinde Türkiye düşmanlarıyla aynı safta yer aldılar. Verilen istiklal mücadelesini küçümsediler. Oluşan milli birlik ve seferberlik ruhundan rahatsız oldular, onu dağıtmak istediler. Maruz kaldığımız terör saldırılarına, finansal ataklara, uluslararası kuşatma hamlelerine rağmen 'Türkiye'nin bir beka sorunu yok, rahat olun' mesajı verdiler. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Almanya Federal Konseyi, benzinli ve dizel motorlu araçların 2030 itibariyle yasaklanmasına ilişkin oylamayı yaparak resmileştirdi. Hollanda Meclisi, benzinli ve dizel araç satışını 2025 yılından itibaren yasaklayan yasa tasarısını onayladı. Norveç, 2025 yılında ülkede petrol türevleriyle çalışan otomobil satışını yasaklama kararı aldı. Fransa ve İngiltere de 2040 yılına kadar benzinli ve dizel araçları yasaklamayı planladığını açıkladı. Dünyanın en büyük otomobil pazarı Çin bile 2025'e kadar araç satışlarının en az beşte birini elektrikli ve hibrit otomobillerin oluşturmasını istiyor. Çin'de 167 bin adet şarj istasyonundan oluşan ağın kurulumu tamamlandı. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Ekranda çocuk görmeyi seviyorum. Çünkü çocuk seviyorum. Bu nedenle 'Çocuktan Al Haberi', 'Güldüy Güldüy Show Çocuk', '10 Numara 5 Yıldız' gibi programları kaçırmadan izliyorum. Hatta 'Çocuklardan istifade ediliyor' gerekçesiyle 'O Ses Türkiye Çocuklar'a yöneltilen haksız eleştirilere bile bu sütunlarda tüm gücümle karşı çıkmışlığım var. Çünkü masum olan çocuktur. Eğer ekranda cicili bicili giyinip neşeyle şarkı söyleyen çocuk gördüğünde nefsi kabaran varsa, yeri akıl hastanesidir. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ!