Sabah Yazarları bugün ne yazdı! (21.09.2017) Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki konuşmasını bir dünya vatandaşı olarak dinlerken, kendi kendime 'Bu adam kendini ve ülkesini ne sanıyor' diye düşündüm. Bu bir nefret ve bir öfke konuşmasıydı. Kuzey Kore liderinden 'Roket adam' diye söz ediyor, İran'ı, Küba'yı, Venezüella'yı hedef alan sert ve tehditkâr sözler söylüyordu. BM sanki bir barış forumu değil de, Amerika'nın dünyanın patronu olduğu ilan edilen bir forumdu. Ve sanki Trump'ın kafası kızarsa, kafasına taktığı ülkeleri yerle bir edebilirdi. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! FETÖ davasından tutuklu yargılanan yazarların savunmalarından öne çıkan ifadeler medyaya yansıdı. Üç aşağı beş yukarı ilk sorgularında söylediklerinden pek farklı bir şey yok. Hülasa edecek olursak: 'Hizmet sandık terör örgütü çıktı. 15 Temmuz'daki gerçek yüzlerini görseydikgazetelerinde yazmazdık...' 'Sadece biz değil herkesi kandırdılar, neden sadece biz suçluyuz...' 'Ben onlardan değilim. Hiçbir zaman da olmadım...' 'Biz onları 'cemaat' biliyorduk, zaten 'terör örgütü' olduklarına dair de yargı kararı yoktu...' YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Kemal Bey 'dört yılda terörü nasıl bitireceğini' açıkladı. Merak ediyorduk, aydınlandık. Bir program yapmış... Gerçi bu programın nesi dört yıl sürecek anlayamadık ama dört yıl diyorsa dört yıl çeker. Beş deseydi beş çekecekti. Kemal bey terörü 'ulusal mutabakatla' bitirecekmiş. Ulusal mutabakatı nasıl sağlayacakmış peki? 'TBMM'de grubu bulunan siyasi partilerin önereceği isimlerin katılımıyla kurulacak bir'Toplumsal Mutabakat Komisyonu' ve parlamento dışında faaliyet gösterecek bir 'Akil İnsanlar Grubu' ekseninde'... Parlamentoda grubu bulunmayanlar hiç boşuna zahmet edip de gelmesinler. Onlar 'ulusaldan' sayılmıyorlar. O arada Meral Hanım meclise girer de grup kurarsa, eh, onu da alacak, kuramazsa almayacak. Altı ay içinde terör mutabakatla çözülecekmiş. Hani dört yıldı yahu? İskonto yapmış. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Daniel Pipes 1970'lerin başında Türkiye'de bulunup dilimizi de çat pat öğrenmiş; Arapça ve İbranice bilen Ortadoğu uzmanı(!) bir akademisyen. Gençliğinde bir istihbarat elemanı olduğunu iddia eden kaynaklar da var. Şimdilerde başkanı olduğu Middle East Forum alabildiğine İslamofobik ve İsrail'in yayılmacı politikalarını şiddetle destekleyen bir kuruluş. Düşünebiliyor musunuz? Henüz 2015'te Aydınlık gazetesine 'ABD ile Türkiye arasındaki 60 yıllık ittifak bitti; Amerika artık Türkiye'ye şüpheyle yaklaşmalı' açıklaması yapan; zaman zaman Fetö'ye, zaman zaman da Kemalistlere yakınmış görüntüsü veren bu adamı NATO ciddiye alıyor. Ama Türk delegasyonu ciddiye almak zorunda değil. Sonuç olarak... Eğer NATO toplantıları bile bir 'kuşatma' halini almaktaysa, 'dert anlatma' modelini terk etmenin zamanı gelmiştir. Uluslararası toplantılarda savunma değil hücum taktiği uygulamalıyız. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Yurtdışından pek çok gazetecinin İstanbul'da olduğu, İstanbul Bienali'nin açılış yaptığı, dünyaca ünlü Çinli sanatçı Ai Weiwei'nin büyük ses getiren sergisinin Sakıp SabancıMüzesi'nde açıldığı, Yapı Kredi Kültür ve Sanat Merkezi binasının görkemli bir tadilattan sonra üstelik de İlhan Koman'ın paha biçilemez Akdeniz Heykeli'yle Beyoğlu'nda arz-ı endam ettiği, sanat fuarı Contemporary İstanbul'un İstanbul'da yaşayanların ve yurtdışından gelenlerin akınına uğradığı hafta, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağdaş kültür ve sanat açısından yaptığı önemli bir açıklamayla taçlandı. Ancak Erdoğan'ın yaptığı konuşmada öne çıkan çok konu olunca, 'çok heyecanlıyım' diyerek anlattığı önemli bir konu geride kaldı. Atatürk Kültür Merkezi'yle (AKM) ilgili tartışmalar bu ülkede en çok gündemi kaplayan konulardan biriydi oysa. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Demirtaş'ın bu sözleri Türkiye'nin bu projeyi niçin bir tehdit ve siyasi komplo olarak algıladığının en açık delillerinden biri. Türkiye karşıtları gün sonunda, Kuzey Irak'ı Barzani ekibinden de, İran'a müzahir gruplardan da arındırıp terör örgütü PKK'ya peşkeş çekmenin derdindeler. PKK, bunu anladığı için bu sürece destek veriyor. Ne zaman ki PKK terör örgütü Batı'ya çağrıda bulundu ve 'Erdoğan ve AKP'yi devirmek istiyoruz. Erdoğan bizi yenerse Türkiye'dedemokrasi isteyen herkesi mağlup edebilir. Onun rüyalarının gerçeğe dönüşmesininönündeki en büyük engel biziz' deyip açıktan yardım istedi işte o noktadan sonra önü açıldı. Önce Suriye'de, şimdi Irak'ta PKK'nın önü açılmaya çalışılıyor. İşte o nedenle dikkati elden bırakmamak ve mücadeleden vazgeçmemek şart! YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Dünya genelinde ve özelde Ortadoğu'da örgütler üzerinden 'terörle savaş' adı altında yürütülen kaos stratejisi yerine artık bölge ülkeleriyle, etnik ve mezhebi grupların dahil olacağı yeni bir savaş doktrini hayata geçiriliyor. DEAŞ sonrası bu doktrinin ilk adımı ise Erbil'in 'bağımsız Kürdistan referandumu' kararı ile Suriye'nin kuzeyinde YPG denetimindeki 'terör koridoru' projesidir. Yeni konseptin başarısı, ilk önce cepheye kurşun asker olarak sürülecek yerel güçlere ve terörörgütlerine uluslararası meşruiyet sağlamaktan geçiyor. Çünkü emperyal güçlerin, İran ve Türkiye'nin Irak sınırında İsrail nüfuzundaki bir 'Kürt devleti' ile Suriye'de bir 'YPG ülkesi' inşa etmenin Ortadoğu'da nasıl bir kıyamete yol açacağını en ince ayrıntısına kadar hesap ettiklerinden hiç kuşkumuz yok. Arap, Kürt, Türk ve Farisiler arasındaki çatışmalarla bölge adeta ateş topuna dönecek. Türkiye'nin Erbilyönetimine yönelik uyarıları işte bu sinsi projedeki 'pis kokuları' görmesinden kaynaklanıyor. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Dünya'nın karşı karşıya bulunduğu tehlikeleri, açlığı, sefaleti, çevre sorunlarını, gelir dağılımı adaletsizliğini, bölgesel savaşları ve dünyanın korkulu rüyası nükleer silahlanmayı insanlık âlemi kaygıyla izliyor. 21. yüzyıla bu kaygıyla giren dünya, neredeyse soğuk savaş dönemini bile arayacak durumda. Siyasi ve ekonomik sistem açısından da dünya yeni bir altüst oluşun eşiğinde. İdeolojiler ya devreden çıkıyor, ya daha radikalleşiyor. Klasik siyasi akımlar yerini 'gerçeküstü' vaatlerle bezeli ve bir anda devreye giren ve nereye savrulacağı kestirilmeyen siyasi aktörlerin öncülük ettiği akımlara bırakıyor. Siyasetteki bu derin değişimin nasıl bir mecraya gireceğini zaman gösterecek. Ama dünyanın acil olarak ortak aklı temsil edecek bir 'hakeme' ihtiyacı var. Eksik bile olsa uzun insanlık tarihinin ürünü olan devletler hukuku üzerine kurulu bir Birleşmiş Milletler var ama ne yazık ki işlemiyor. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Amerika Birleşik Devletleri'nde açılan o dosya giderek tuhaf bir hal alıyor. Hangi dosyadan bahsettiğimiz çok açık... ABD'nin, nükleer programı nedeni ile bir dönem İran'a uyguladığı ambargonun delindiği iddiası. Bugün net biçimde görülüyor ki New York Güney Bölgesi Savcılığı ile FETÖ'nün kumpas takımı açık ve örtülü paslaşma içinde. Savcılık, sözde bir ana dosya oluşturmuş. O dosyanın içinde farklı klasörler açmış. İstediği anda, istediği ismi dahil edip operasyon çekmeye hazır bekliyor. Gerekçe, o kadar zorlama ki! BM'nin İran yaptırımlarını yetersiz bulan ABD, kendi iç mevzuatında ek yaptırımlar listesi oluşturmuş. O yaptırımlar, ABD para transfer sistemi ve ABD doları kullanılarak aşılmış. Mademki ABD ödeme sisteminden yararlanılmış, o halde ABD'ye karşı suç işlenmiş... Vs vs! YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ!