İpek Tuzcuoğlu (Oyuncu)
“40’lı yaşlar farkında bir hayat sürenlerin altın çağıdır”
Günümüzde birçok kavramın yeniden şekillendiği gibi orta yaş kavramının da 40’lı yaşlardan 50’li ve sonrasına doğru ilerlemiş olduğunu görüyoruz. Tabii ki bunun tıp dünyasında ki gelişmelerle ilgisi olduğu kadar bilinçli bireylerin daha sağlıklı bir yaşam sürme ve daha kaliteli yaşlanma isteği olduğunu düşünüyorum. Yaşam kalitesinin hem fiziksel hem ruhsal yönden sağlıklı bir biçimde artırılma isteği dolayısı ile orta yaş kavramını da farklılaştırıyor. Kırklı yaşlar, farkında bir hayat sürenlerin altın çağıdır, hayatla hesaplaşmanın, gelişmenin , büyümenin taçlandırıldığı yaşlardır.Her anlamda bolluğun bereketin dünyevi hayat ile manevi hayatın dengesinin kurulabildiği bir kraliyet dönemidir.
Tuluhan Tekelioğlu ( Gazeteci -“50’sinde Erkek” kitabının yazarı)
“Kadınlar içlerindeki kız çocuğunu korumalılar”
Kitabımı yazmak için yaptığım çalışmada saha deneyimim oldu. Özellikle erkeklerin kadınlara oranla kendilerini daha genç hissettiklerini gördüm. Bu da içlerindeki büyümeyen çocuktan kaynaklanıyor. Benim anneannem vefat ettiğinde 99 yaşındaydı ve bir genç kızın ruhuna sahipti, bu sebepten onun asla öleceğini düşünmezdim. Bir insan içindeki mutluluğu koruyabildiği kadar genç. Günümüzde beslenme alternatifleri, gelişen tıpla yaş ortalaması 80 oldu ve bu 100 yaşına kadar ilerleyecek. Orta yaş aralığı da ilerledi. Yaşlılığın delikanlısı olan 50 yaşındaki erkekler yaşanmışlıklarıyla daha bilge, daha tecrübeli… Delikanlı gibi duruyorlar. Bu sadece yaşam standardıyla da ilgili değil. Kitabım için yaptığım röportajlarda taksi şoförü de vardı. Erkeğin içindeki çocuk aktif, kadınlar ise içlerindeki kız çocuğunu korumalılar.
Ahmet Ümit (Yazar)
“150 yaşına kadar yaşamak isterim”
Yaşam algısı değişti. Daha aktif yaşar, mutlu olmayı başarabilirseniz yaşlanmayı da hissetmiyorsunuz. İnsanın biyolojik, psikolojik, hissettiği yaşı var… Psikolojiniz çok önemli bu anlamda. Sadece beslenme, çevre koşulları değil bakış açısında da iyileşme söz konusu. Mesela ben hala jean pantolon ve spor ayakkabı giyiyorum. Bir üniversiteye konuşma yapmak için gittiğimde kendimi okulun bir öğrencisi gibi hissediyorum, karşımdaki dekan benden daha büyükmüş gibi geliyor halbuki yaş olarak benden birkaç yaş küçük oluyor. 52 yaşına kadar geldim. Şu ana kadar hayatım şahaneydi, bugün ölsem gam yemem. Ama mümkünse 150 yaşına kadar yaşamak istiyorum, o ayrı.
Lale Mansur (Oyuncu)
“20 yaşında ihtiyarlar tanıyorum”
Annelerimizin döneminde 50 yaşını geçtin mi yaşlı kabul edilmeye başlanırdın ama artık kavramlar değişti. Bunun psikolojiyle ve hayat şartlarıyla da çok ilgili olduğunu düşünüyorum. Ben asla kendimi yaşlanıyor gibi hissetmedim fiziksel gücüm aynı, isteğim, gücüm aynı…20 yaşında ihtiyarlar tanıyorum, iç dünyanızla bağlantılı gençlik duygusu. Çok deforme olsaydım estetik operasyon yaptırabilirdim ama öyle olmadı. Çizgilerimin bana gerekli olduğunu düşünüyorum, bir rolü canlandırırken 30 yaşında görünmek istemiyorum.
Selçuk Yöntem (Oyuncu)
“Ruh güçlü kaldıkça bedenin yapamadığını ruh yapmaya çalışacak”
Yaşam standartlarında değişimler oldu. Beslenme, sağlık, kendine bakım yöntemleriyle ilgili çok gelişim gösterildi. Herkes daha iyi gıdaları tercih etmeye ve kendine özen göstermeye başladı. Bu aslında insanın kendini iç dünyasında iyi hissetmesiyle de çok alakalı. Elbette ki, tarlada güneşin altında tüm gün çalışan bir insan 35 yaşında yıpranmış gözükebilir, bazı yaşam tarzları yıpratabilir insanı. Ben hiçbir zaman yaşlanıyorum diye paniklemedim, konservatuarda okurken ruhum nasılsa, hâlâ öyle… Ruh diri kaldıkça bedenin yapmaya izin vermediğini ruh yapmaya çalışacak.
Kerem Görsev (Caz Müzisyeni)
“Çocuğumun aile kurmasını görmek istiyorum”
Eskiden yaş 35 yolun yarısı derlerdi, Cahit Sıtkı’nın şiirinde söylediği gibi. Ama zamanla insanların bilinçlenmesi ile bu süreç değişti hayatımızda. Artık ne yiyip, ne içeceğimiz konusunda daha hassasız, sigara ve ağır alkolden uzak durulmaya çalışılıyor. Bir de sorumluluk var, ben şahsen kendi çocuğumu iyi bir şekilde büyütüp onun aile kurmasını görmek istiyorum. Aynı zamanda müzikle ilgili de yapmak istediğim daha pek çok şey var. Kendime de bakmaya çalışıyorum, yemeğime çok dikkat ediyorum. Havuç, turp ve sebzeyi masamdan eksik etmiyorum, eşim de bu konuda çok dikkatli. Organik gıdalar tüketiyoruz. Spor ise çocukluğumdan beri hep hayatımda, egzersiz yaptığımda beynim temizleniyor ve daha iyi müzik yapıyorum.
Rebekka Haas Çetin (Yoga eğitmeni-oyuncu)
“İnsan korkmaya başladığında yaşlanmaya başlıyor”
Bana göre insanlar plastik cerrahi ile gençleşmiyorlar. Doğal saçlar, pembe bir cilt, sağlıklı diş etleri her zaman daha sağlıklı görünür. İnsan kendi gibi olduğunda, kendi olarak mutluysa çekicidir. Gençlik sağlıklı yaşamı tercih etmekle paralel bir süreçtir. Şimdi insanlar daha uzun süre genç kalabiliyorlar, yoga ile beden-ruh ve zihinde uyumunu yakalayabiliyorsunuz, vücudunuz tam oluyor. Bu bilgi yeni ve bizler son yıllarda bunu fark ediyoruz. İnsanın içinde o kadar büyük bir güç, enerji ve potansiyel var ki, bunu aktif hale getiren her insan kendi ile mutlu ve tam olduğunda çok çekici görünüyor. Daha ileriki zamanlarda, bilgilerin artmasıyla insanlar daha da genç görünecekler. Ben yaşlanmaktan korkmadım, kendimle mutluyum. Çok fazla sorun aramak ister, sürekli düşünürseniz elbette illa bir şeyler bulursunuz. Daha uzun yıllar yaşamayı isterim Allah izin verirse.