90'ların unutulmaz ismi Sadettin Teksoy "Teksoy Görevde" programıyla birçok insan hikayesini ekrana taşıdı. Sarı ceketi ve farklı üslubuyla Sadettin Teksoy, bir kült hatta marka isim haline geldi. 68 yaşındaki Sadettin Teksoy'un şu sıralar ne yaptığı merak konusu oldu. İşte bir döneme damga vuran Sadettin Teksoy'un yeni hayatı…
90'ların unutulmaz ismi Sadettin Teksoy "Teksoy Görevde" programıyla birçok insan hikayesini ekrana taşıdı. Sarı ceketi ve farklı üslubuyla Sadettin Teksoy, bir kült hatta marka isim haline geldi. 68 yaşındaki Sadettin Teksoy'un şu sıralar ne yaptığı merak konusu oldu. İşte bir döneme damga vuran Sadettin Teksoy'un yeni hayatı…
90'lardan bugüne hafızamıza kazınan önemli habercilerden biri hiç şüphesiz Sadettin Teksoy'dur. Usta haberci, "Teksoy Görevde" programıyla birçok insan hikayesini ekrana taşıdı. Sarı ceketi ve farklı üslubuyla Teksoy, bir kült hatta marka isim haline geldi. 68 yaşındaki Sadettin Teksoy yeni hayatını anlattı.
Karantina sizin için nasıl geçiyor? Tüm bu pandemi süreci zorlayıcı mıydı?
- Bomba gibiyim Eda Hanım. Öncelikle bu, sizin zamanı nasıl değerlendirdiğinizle alakalı. Ben pandemi sürecini kendi açımdan verimli geçirdiğimi düşünüyorum. Kendi alanıma dair araştırmalarıma ve görüşmelerime devam ediyorum. Ayrıca dünyanın farklı ülkelerinden örnek vermek gerekirse; Amerikalı filozof Noam Chomsky ve Slavoj Zizek gibi düşünürlerin gündeme dair yorumlarını yakından takip ediyorum.
Günümüzde her ne kadar gelişmiş bir teknoloji dünyasında yaşasak da aslında bu gelişen teknoloji bizi sosyal yaşamdan daha da uzaklaştırdı. Medya gurusu olarak anılan Kanadalı iletişim kuramcısı Marshall McLuhan, "Global ya da Küresel Köy" diye adlandırdığı kuramında 21'inci yüzyılda iletişim, sosyal medya gibi teknolojinin ilerleyeceğini, herkesin oturduğu yerden her habere kolay yoldan ulaşabileceğini söylemişti. Bu olayın adeta dünyayı küçük bir toplulukmuşçasına "global bir sanal köy"de yaşatıyor izlenimi vereceği tezini ortaya atmıştı. Bugün yaşadığımız da tam olarak bu...
Başa dönersek habercilik hayatınıza nasıl girdi? İlk yaptığınız haberi hatırlıyor musunuz?
- Hürriyet Gazetesi'nin 1972 yılında açtığı sözlü ve yazılı sınava yaklaşık 3 bin kişi katılmıştı. Oldukça zor sınavı 3 kişi kazanmıştı. Biri Hürriyet Gazetesi eski Yazı İşleri Müdürü rahmetli Orhan Olcay, diğeri DHA eski Genel Müdürü Uğur Cebeci ve ben. Hürriyet istihbarat servisinde geçen tamı tamına 18 yıllık bir yazılı basın maceram var. Havalimanı, polis ve savaş muhabirliği yaptım. Çok sayıda yazı dizisi ve özel haberlerle hep ilklere imzamı attım. 1981 yılında Irak-İran Savaşı'nın en ateşli döneminde Irak eski lideri Saddam Hüseyin'le görüşmeyi başaran ilk gazeteci oldum. Gazete iki gün haberimi manşetten verdi. Ayrıca, 14 günlük ''Hümeyni'nin İran'ı'' adlı yazı dizim gazetede bir ilkti. Savaşı her iki cepheden de yıllarca izledim.
Acı, kan ve gözyaşının hakim olduğu o ortamları anlatmaya ne sözler ne de kelimeler yeter. Korkunç bir deneyim. Savaşın merkezine gitmemde en büyük etken 1979 yılında gösterime giren Coppola'nın "Apocalypse Now" filmi olmuştu. Tabii, genç oluşum, heyecan ve de macerayı sevmemi de eklemek gerekir. Ünlü Billur Tuz cinayetinin katilini polisten önce ben buldum. Suudi Prens kılığına girip yanımda kara çarşaflara bürünmüş sözde eşimle İstanbul'da Arapların yaşadığı sorunları dile getirdim.
Programda sizi en çok etkileyen haber hangisiydi?
- Ekranlarda her yayınlandığında izlenme rekorları kıran, televizyon tarihinin unutulmazları arasında gösterilen programlara imza attım. Halen yaptığım işlerin taklit ve benzerlerini ısıtıp ısıtıp sunuyor. Yaptığım her iş kendine ait bir özgünlüğe sahip olan düşünce ve emek ürünüydü. Artık bir klasik haline gelen "Gizemli Antik Mısır", "Soğuğun Kalbine Yolculuk" adlı Kutuplar belgeseli ve Afrika'nın tehlikeli ormanlarındaki Pigme kabileleriyle yaptığım belgeseller benim için büyük bir öneme sahiptir.
Sarı ceketiniz, beden dilini kullanış biçiminiz, programın başında ve sonundaki konuşmanız... Nasıl çıktı bu üslup?
- Televizyon dünyasında izleyicilerin akıllarına kazınan bir üslup oluşturmak her babayiğidin harcı değil. Bu konuda mütevazı olamayacağım, kusura bakmayın. İnsanların zihnine sadece anlattığınız konularla girmek ve hafızalarda kalmak imkânsızdır. Bunu yapabilmek için kendine has üslubu olan bir sembole ya da bir imaja ihtiyacınız vardır. Bu yapıyı kurmak için de sırtınızı bilgiye dayamalısınız. Edebiyatın demir leblebisi olarak anılan isimlerin kitaplarına başvurdum. Elbette bir de en önemlisi ve bu işin olmazsa olmazı, bir Sadettin Teksoy'a ihtiyaç var.