Hicri takvime göre, Zilhicce ayının bitip Muharrem ayının başladığı gece hicri yılbaşı olarak kabul edilir. Bu tarih İslam alemi için önem teşkil etmekle birlikte "Allah'ın ayı" olarak zikredilen Muharrem ayına özgü bazı hayırlı ameller bulunur. Dolayısıyla, Zilhicce ayının sonuna geldiğimiz bu günlerde hicri yılbaşı ne zaman, Muharrem ayı ne zaman başlıyor gibi sorular yanıt arıyor. İşte Muharrem ayı tarihi ve ibadetleri.
2024 MUHARREM AYI NE ZAMAN BAŞLIYOR?
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basılan Diyanet Takvimi'ne göre 2024 yılı Muharrem ayı 7 Temmuz Pazar günü başlıyor. Bugün aynı zamanda Hicri yılın ilk günü dolayısıyla hicri yılbaşı.
MUHARREM AYININ ÖNEMİ
Muharrem, Kurban Bayramı ve hac ibadetinin kendisinde gerçekleştiği Zilhicce'den sonra gelen kutlu bir aydır. Allah Tealâ tarafından hürmete layık aylardan biri olarak belirtilen Muharrem ayını Peygamberimiz de (sas), "Allah'ın ayı" olarak nitelendirmiş ve Ramazan orucundan sonra en faziletli orucun bu ayda tutulan oruç olduğunu ifade etmiştir. (Müslim, Sıyâm, 202)
Muharrem, hicri yılın da ilk ayıdır.
İslam tarihi açısından bir milat ve insanlık açısından büyük manalar ihtiva eden hicret bu ayda gerçekleşmiştir.
Muharrem ayının onuncu günü de tarihimizde ve hafızalarımızda derin bir hüzün ile yer eden Âşûrâ günüdür. Bu elim günde, Sevgili Peygamberimizin torunu ve Hz. Ali ile Hz. Fatıma'nın gözünün nuru olan Hz. Hüseyin Efendimiz, yanında bulunan yetmişten fazla Müslüman ile birlikte Kerbelâ'da şehit edilmiştir. Kerbelâ, Allah ve Resûlü'ne iman edip, Ehl-i Beyt sevgisini gönüllerine nakşedenlerin ortak acısı, yürek sancısıdır. Bu menfur hadiseyi gerçekleştirenler, istisnasız bütün Müslümanların vicdanlarında mahkûm olmuşlardır. Kerbelâ'yı doğru okuyup anlamalı, ondan dersler çıkarmalıyız. Asla tarihin acılarından yeni acılar üretmemeli, hüzünleri yeni hazanlara dönüştürmemeliyiz.
MUHARREM NEDİR?
"Muharrem" hürmet edilen anlamındadır. Bu ay, Hz. Peygamber (sas) tarafından Allah'ın ayı diye nitelendirilmiştir (Müslim, Sıyâm, 202;). Bu niteleme Muharrem ayının faziletine, ilahî feyz ve bereketinin bolluğuna işarettir.
Sözlükte "haram kılınan, yasaklanan; kutsal olan, saygı duyulan" anlamlarındaki muharrem savaşmanın haram kabul edildiği dört aydan birinin adıdır. Bu ayın İslâm'dan öncesi Arab-ı bâide (Âd ve Semûd) veya Arab-ı âribe döneminde mü'temir ve mûcib diye adlandırıldığı rivayet edilir. Bazı kaynaklarda muharremin Câhiliye devrinde "nâtık" şeklinde anıldığı belirtilmekteyse de (Mes'ûdî, II, 207) nâtık ramazan ayının ismiydi (İbn Düreyd, III, 489; Lisânü'l-ʿArab, "emr" md.; Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâ, s. 52).
Kur'ân-ı Kerîm'de muharrem kelimesi ay ismi olarak geçmemekle birlikte saldırıya uğrama durumu hariç savaşın haram olduğu aylardan söz edilerek bu aylara saygı gösterilmesi emredilmiştir (el-Bakara 2/191, 194, 217; el-Mâide 5/2, 97; et-Tevbe 9/5, 36). Resûl-i Ekrem haram ayları zilkade, zilhicce, muharrem ve receb olarak açıklamıştır (Buhârî, "Megāzî", 77).
MUHARREM AYI İBADETLERİ NELERDİR, BU AYA ÖZGÜ BİR İBADET VAR MI?
Mübarek gün ve gecelerde farz, vacip hükmünde bağlayıcı özel bir ibadet şekli yoktur. Sahih kaynaklarda Muharrem ayına özel bir nâfile namazın olduğuna dair herhangi bir rivâyet mevcut değildir.
Mübarek gün ve gecelerde kaza namazları olanların öncelikle kaza namazlarını kılmaları uygun olur. Ayrıca Kur'ân okumak ve anlamak, dinî eserlerden istifade etmek, zikir ve salavatla meşgul olmak da unutulmamalıdır.
Muharrem ayı içerisinde oruç tutmak ise müstehaptır. Bu ayın başında, sonunda veya ortasında yani 13, 14, 15'inci günlerinde ya da 9, 10 veya 10 ve 11'inci günlerinde oruç tutulabilir.
Resûl-i Ekrem (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Ramazan orucu dışında en faziletli oruç, Allah'ın ayı Muharrem'de tutulan oruçtur. Farzlar dışında en faziletli namaz da gece namazıdır." (Müslim, Sıyâm, 202-203 [1163]).
Muharrem ayının 10. gününe, âşûrâ günü denmektedir. Resûlullah (s.a.s.), "Âşûrâ günü orucunun önceki yılın (küçük) günahlarına keffâret olacağını umarım." (Müslim, Sıyâm, 196-197 [1162]) buyurarak, ümmetine bu günde oruç tutmayı tavsiye etmişlerdir. Âşûrâ günü oruç tutmakla ilgili olarak İbn Abbâs (r.a.) şöyle anlatıyor: "Resûlullah (s.a.s.) Medine'ye gelince, Yahûdilerin âşûre günü oruç tuttuklarını gördü. Onlara, 'Bu da ne (niçin oruç tutuyorsunuz)?' diye sordu. 'Bu, salih (hayırlı) bir gündür. Allah, o günde İsrailoğullarını düşmanlarından kurtardı. (Şükür olarak) Mûsâ o gün oruç tuttu.' dediler. Resûlullah (s.a.s.) da, 'Ben Mûsâ'ya sizden daha yakınım' buyurup o gün oruç tuttu ve Müslümanlara da tutmalarını tavsiye etti." (Buhârî, Savm, 69 [2004]; Müslim, Sıyâm, 127-128 [1130]).
Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminde Yahudiler sadece Muharrem ayının 10. (âşûrâ) gününde oruç tuttuklarından, onlarınkine benzememesi için Peygamberimiz (s.a.s.) öncesine veya sonuna bir gün ilave edilerek oruç tutulmasını tavsiye etmiştir. Bazı rivâyetlerde ise bir öncesine ve bir sonrasına ilave ederek üç gün oruç tutulmasını tavsiye etmiştir (Bezzâr, el-Müsned, 11/399 [5238]; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 4/475 [8406]). Bu nedenle âşûrâ günü oruç tutulurken önemli olan âşûrâ gününü yalnız tutmamaktır. Bir önceki veya sonraki günü ilaveyle iki gün oruç tutulabileceği gibi her ikisini de ilave ederek üç gün de tutulabilir.