Şaka programlarıyla ilgili tavrımı, bu köşenin sürekli okurları artık biliyorlar. Ben, 'şaka' yapılan kurbanların korku dolu, panikleyen, çaresiz ve aciz hallerine gülemiyorum. Gelin görün ki bizdeki 'şaka' programları hep 'insanlara eziyet' üzerine kurulu. FOX'taki 'İlk Buluşma' ve Show TV'deki 'Demet Akbağ ile Çok Aramızda' programlarını bu nedenle keyiften değil, sadece 'işimin konusu olduğu' için 'zorla' izliyorum.
Demet Akbağ'ın diğerlerinden farkı, şakaların hedefinin ünlüler olması. Ünlülerin pek çoğu Demet Akbağ veya Show TV yönetimine sevgi ve saygılarından dolayı bu şakaların yayınlanmasına onay veriyorlar. Bir de 'Adım ekranda anılsın da ne olursa olsun' diyen ve haber olma hasretiyle yanıp tutuşan B sınıfı ünlüler var ki, onlara her şey müstahak.
Ancak Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olanlar da var. Pek çoğu, programda ne hale düştüklerini ekranda görmeden yayına onay veriyorlar. Yayın gecesi hallerini görünce de 'Eyvah ben ne yaptım!' diye dizlerini dövüyorlar. Muhtemelen Yeliz Yeşilmen de perşembe akşamı ekranda kendini görünce öyle demiştir. İçinde silahlı çatışmadan yangına kadar türlü belanın yer aldığı bir şakaya (!) muhatap olan Yeşilmen'i, o şaka belki rahatsız etmemiştir. Ama kameranın adeta yüzündeki gözeneklere kadar girdiğini görünce eminim isyan etmiştir.
Düşünün ki; yüzünüzdeki izleri, kırışıklıkları binbir özenle kapatmak için yıllarca kamera önünde mücadele veriyorsunuz ama bir 'şakacı' gelip sizi fena halde açığa düşürüyor.
Parasını yüzüyle kazanan ünlülere tavsiyem, şaka programlarının montajlı halini görmeden yayına onay vermemeleri...