Son zamanlarda çok popüler bir internet uygulaması var.
Adı Tiktok... Özellikle flört için kendine eş arayanların rağbet ettiği ve içinde tuhaf videoların paylaşıldığı bir uygulama. Buraya girenler kendilerine eş bulup mesajlaşıyor hatta görüşüyor. Ancak Tiktok giderek aile müessesesini hedef alan bir tehdit haline dönüştü.
Bu nedenle yuvalar yıkılmaya başladı.
Bunun son örneği de atv'deki Esra Erol'un programında yaşandı.
Programa katılan 46 yaşındaki Serpil Celep, kayıp kızı Saadet'in, Tiktok uygulamasından tanıştığı Ferhat Yılmaz ile kaçtığını iddia etti.
Şu anda Kastamonu'da olan Saadet Keleş, Esra Erol'da programında her şeyi itiraf etti.
Programa katılan gözü yaşlı anne Serpil Celep, bu uygulamaya isyan ederek kızına ve torununa dön çağrısında bulundu. Programda ayrıca Ferhat Yılmaz'ın aynı yolla pek çok kadını mağdur ettiği de iddia edildi.
Olay üzerine 'Tiktok kapatılsın' başlığıyla başlatılan internet kampanyası zirve yaptı.
Bu köşede internetin tüm yararlarına rağmen sanal âlemdeki bazı uygulama ve yöntemlerin denetimsizlik nedeniyle sosyal hayatı ciddi biçimde tehdit ettiğini yazar dururum. İşte 'özgürlük' ile 'sınırsız şuursuzluğun' sanal âlemde birbirine karıştığı bir vaka daha... Allah sonumuzu hayır etsin!
Hikmetli insanların ülkesi
İbrahim Sadri, pazar günü atv'nin kahvaltı haberlerinde harika anlattı ama bir de ben üzerinden geçmek istiyorum.
Diyarbakır'da bir sosyal deney yapılmış. Bir genç, lokantada yemek yiyenlerin yanına gidip "Telefonunuzdan annemi arayabilir miyim?" diyor. Sonra telefonu alıp yanındakilerin duyabileceği şekilde, sözde başka şehirde bulunan annesine, "Anne bana verdiğin 10 lira bitti. İki gündür yemek de yiyemedim.
Ne? Para gönderemez misin? Peki ben bu gece nerede kalacağım? Şarjın mı bitiyor, peki..." diyor.
Genç bu konuşmayı, 3-4 ayrı masada yapıyor. Her seferinde Diyarbakırlılar gencin yardımına koşuyor.
Onu masalarına oturtup önce karnını doyuruyor, sonra da misafir olması için evlerine davet ediyorlar. Genç ona kendi pidesini ikram eden adama "Size zahmet vermeyeyim" diyor. Adam bozuluyor:
"Asıl yemezsen bize zahmet olur..." Bizim genç. kendisini evine davet eden bir başka adamın teklifini nazikçe geri çevirmeye kalkıyor:
"Ama ben şimdi sizin düzeninizi bozmayayım?" Diyarbakırlı, bilgece konuşuyor:
"Misafir düzen bozmaz, düzen kurar..." Görüntülerin ardından hepimiz gibi gözleri dolan şair İbrahim Sadri dedi ki: "Bunu söyleten nedir? İşte bunu söyleten hikmettir, hikmet..." Ne mutlu bize ki, kimsenin açlıktan ölmeyeceği 'hikmetli' insanlarla bu ülkeyi paylaşıyoruz...
Çukur'dan isyan çıktı
Çukur, bana göre Türk dizi tarihinin en sürprizli ve en fantastik dizilerinden biri. Özellikle de Yamaç'ın (Aras Bulut İynemli) o delilik sınırlarında gezinen hallerini izlemek beni gülümsetiyor. Zaman zaman önemli sosyal olaylara göndermelerde bulunup mesajlar da veren Çukur, bu hafta da uzun dizi sürelerini kendi üslubuyla protesto etti. Yamaç, silah üretimi yapan Karadenizlinin atölyesinde tarihi görünümlü kılıçları görünce "Bunları diziler için yapıyorsun değil mi? Ama ben dizi izleyemiyorum. Süreleri çok uzun, çoook..." dedi. Gelin görün ki, pazartesi akşamı Çukur'u izlemek için saat 20.00'de ekran başına geçenler, bölümün final sahnesini görebilmek için 23.50'ye kadar beklemek zorunda kaldılar. Yani Yamaç'tan Çukur'a yuvarlanmanın bedeli tam 3 saat 50 dakikaydı...
Ne demiş?
O Ses Türkiye'ye katılmak için ABD'den gelen Türkmenistanlı yarışmacı Şahina, FBI ajanı olmak istediğini söyleyince Beyaz espriyi patlattı: "Sen yine de FBI ajanı olacağını televizyonlara çıkıp söyleme tamam mı kızım. FBI tarafından pek hoş karşılanmaz."
Gaf kürsüsü
Acun Ilıcalı, Gel Konuşalım'ın canlı yayınında kendi cep telefonundan bir video izletirken, eski eşi Şeyma Subaşı'dan gelen mesaj da ekrana yansıdı. Subaşı mesajında 'Acun, ne zaman görüşebiliriz? Tarihleri konuşmamız lazım, Miami oteli ve parayla ilgili başka bir şey de konuşacağım' diyordu.
Zap'tiye
Tel Abyad'ın altına 70 kilometre tünel kazan YPG, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yeni metro ihalesine girer mi acaba?
