Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

‘Ne işimiz var Libya’da?’ diyenlere gelsin...

Türk İşi Dondurma filmini vizyondayken kaçırmıştım. Cuma akşamı FOX ekranlarında yakalayınca kumandayı sehpaya bıraktım.
Türk İşi Dondurma, konusunu gerçek bir olaydan alıyor. 1900'lü yılların başında geçim derdiyle kendilerini Avustralya'ya atan iki Türk gencinin dramatik ve destansı öyküsünü keyifle ve 'dersler çıkartarak' izledim. 1915'de İngiliz Milletler Topluluğu'nun boğazları geçip İstanbul'u işgal etmek üzere Çanakkale'ye saldırmasıyla birlikte bizimkiler bir anda 'düşman' olarak görülmeye başlıyorlar. Hatta gözü dönmüş bir İngiliz komutanın zulmüne uğrayıp eşlerini, kundaktaki bebelerini kaybediyorlar. Onlar da cepheye gidecek asker ve mühimmat dolu bir Anzac trenini engellemek için iki kişilik bir ordu kuruyorlar.
Gelelim başlığa... Keşke bu filmi "Libya'da ne işimiz var?" diyerek, tezkereye karşı ayak diretenler de izleseydi. O zaman göreceklerdi ki, vatan savunması sadece ülke sınırları ile 'sınırlı' değildir.
Yüreğinde vatan sevgisi olanlar, tehlikeyi sınırlarımıza dayanmadan, ta en uzak kıtada engellemek için savaşırlar.
Bilmem anlatabildim mi?

Nilüfer'e de bunu yaptılar ya...
Önceki gün, intihar eden üniversite öğrencisi Sibel Ünli'nin gerçek katilinin 'şekilcilik' olduğunu yazmıştım. Aynı konuda tüylerimi diken diken eden bir olayı daha yorumlayayım: Nilüfer'in yılbaşı sahnesinden çekilen fotoğrafın üzerine bir haber sitesi '80 kilo oldu' diye yazıp ünlü sanatçının kendisine bakmadığını belirterek kendince dalgasını geçmiş. Nilüfer dayanamamış, cevap vermiş: "Bir kere ben 80 değil, 57 kiloyum. O fotoğraflar da alt açıdan çekilmiş ve sanırım photoshop yapılarak şişman görünmem sağlanmış. Bu, açıkça kadına yapılmış bir saldırıdır." Şu hale bakar mısınız? Türk müzik tarihinin dönüm noktalarından, efsane sanatçı Nilüfer'i bile 'estetik/güzellik tartısıyla' tartıyorlar. Yahu bu ülkeye Nilüfer gibi kaç ses sanatçısı gelebilir? Onun şarkılarının tattırdığı keyfi, hayatımıza verdiği çekidüzeni hangi liposaction, botoks vs. sağlayabilir? Ah sevgili Nilüfer, keşke yanıt vermeye tenezzül bile etmeseydin. Senin sanatını, hayatlarındaki tek kıstas olan 'bacak kalınlığıyla' ölçmeye çalışanlara sadece gülüp geçseydin...

Hekimoğlu'ndan aşı dersi
"Bebeklere aşı gerekli mi, değil mi?" tartışması süre dursun, Kanal D'nin dizisi Hekimoğlu'nda aşı muhaliflerine ders niteliğinde bir mesaj verildi. İdealist doktor Ateş Hekimoğlu (Timuçin Esen), 6 aylık bir bebeği muayene ederken annesine "Aşılarını yaptırdınız mı?" diye sordu. Kadın, "Hayır, ben aşıya karşıyım. Bunun ilaç şirketleri tarafından yapılan ticari bir aldatmaca olduğunu düşünüyorum" dedi. Hekimoğlu o sırada çocuğun oynadığı ve etiketinde "Organik malzeme ve boyalarla üretilmiştir" yazan oyuncak kurbağayı fark etti. Anneye dedi ki, "Hımm, organik oyuncak ha? Bu da bir sektöre dönüştü galiba. Şimdi sen bebeğine organik yemekler de hazırlarsın. Peki helva yapmayı da biliyor musun? Organik helva mesela?" Kadın şaşırdı: "Helva mı? Niye?" Hekimoğlu odadan çıkarken, en vurucu sözünü söyledi: "Bebekler anne sütüyle sadece ilk altı ayda korunabilirler. Ondan sonra koruyucu aşılar gerekir. Aşı yaptırmazsan, helvasını yersin..."

Gaf kürsüsü
Hekimoğlu dizisinde Doktor Ateş Hekimoğlu, hijyenin en üst düzeyde olması gereken hastanede asansör düğmesine sürekli elindeki bastonun alt ucuyla basıyor.

Zap'tiye
Kendi komutanının cenazesini defnederken 50 vatandaşını öldüren, ABD'ye misilleme yapmak isterken sadece Iraklıları vuran İran'ın intikamından Allah tüm Müslümanları esirgesin, amin!

Ne demiş?
İstanbul Üniversitesi'ndeki yemek zammının geri alınmasında Sibel Ünli'nin intiharının yanı sıra, protestocu öğrencilerin taşıdığı şu pankart çok etkili oldu: "Öğrencisi açken tok yatan rektör bizden değildir."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA