Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Hayırdır Hıncal ağabey?

Hıncal Uluç Ağabeyim geçen hafta iki kez köşesinden beni eleştiren yazılar kaleme aldı. Önce, sağlıkla ilgili kamu spotunda 'dizi karakterlerinin' yer almasını eleştirdiğim yazımı yerden yere vurdu. Neyse, onun yanıtını aşağıda bir okurum vermiş zaten. Ancak o yazıda beni rahatsız eden, Hıncal Ağabeyin sosyal medyanın nabzına göre yazı yazdığımı iddia etmesi oldu. Ona göre ben sosyal medyanın dümen suyundaymışım, onu söylüyor yani. Bunu nereden çıkarttığını, bu konuda herhangi bir belgesi olup olmadığını mesajla kendisine sordum. Üç gündür yanıt vermedi, veremedi.
Hepinizin bildiği bir gerçeği bu vesile ile bir kez daha söylemek isterim ki, bu köşenin yazarı sadece yüreğinin ve vicdanının sesini dinleyerek yazar. Belki bazen yanıldığı da olur ama bu sadece ve sadece 'inandığı' içindir. Bu köşenin yıllardır yaşamasının başlıca sebebi de işte bu samimiyettir.
Tık almak, çok okunmak vs. gibi bir derdim hiç olmadı Allah'a şükür, olacağı da yok. Neye inanıyorsam, içimden ne geliyorsa onu yazıyorum. Usta'nın her eleştirisi başım gözüm üstüne ama eleştirinin sınırları 'yazarlık şahsiyetimi' hedef alırsa işte orada susmam. Bugüne kadar susmuşluğum varsa da bu sadece Hıncal Ağabey'in yaşına ve mesleki tecrübesine duyduğum saygı ile hayat felsefesi olarak benimsediğim 'nezaketimin' bir yansımasıdır. Bunun 'şamar oğlanlığı' ile karıştırılmaması gerekir.
Hıncal Ağabey ikinci eleştirisinde ise benim meslek liselilerin bugüne kadar ikinci sınıf öğrenci olarak görülmesine verdiğim tepkiyi tartıya çıkarmış. Verdiğim Güldür Güldür'deki skeç örneklerine bozulmuş.
Efendim o sadece mizahmış, eleştirilemezmiş. Bir mizah eserinin asla eleştirilemeyeceğini, ona sürekli gülünmesi gerektiğini de bu yaşımda kendisinden öğrenmiş oldum.
Hıncal Ağabey beğenmese de buradan bir kez daha haykırıyorum:
Maske, eldiven, dezenfektan üreten meslek liseliler, cansınız, iyi ki varsınız.
Sizinle dalga geçtiğimiz için affedin bizi!
Hıncal Ağabey bir de "Evde kalmak Yüksel'e yaramadı" demiş yazısında.
Benim hayatımda değişen bir şey yok Ustam. Bir televizyon, bir not defteri. hepsi o kadar... Ama belli ki yemeklerden, davetlerden, açılışlardan, konserlerden, türlü eğlenceden uzak kalan senin canın fena sıkılmış.
Sanırım o yüzden her gün bir köşe yazarını hedef tahtasına koyup, dart oynuyorsun. Ama başkalarının yazdıkları üzerine değil, kendi fikirlerin üzerine yazarsan belki biz de sende eleştirecek yönler bulabiliriz.
Yok bu konuda bir fukaralık çekiyorsan, benim köşe küçük olduğu için her gün koyamadığım yazıları sana paslayabilirim.
Ellerinden öpmek isterdim ama malum, hijyen meselesi... Sağlıkla kal Ustam...

"Hıncal Uluç da anlamamış!"
Geçen hafta okurumuz Zeki Topçuoğlu'nun, koronavirüs önlemlerini kamu spotu ile anlatan dizi karakteri doktorlara (Hekimoğlu ve Ali Vefa) tepkisini dile getiren mesajını yayınlamıştım. Sevgili Hıncal Ağabey, bu konuda zehir zemberek bir eleştiri yazısı kaleme aldı. Ona cevap da yine okurumuz Zeki Topçuoğlu'ndan geldi:
"Saygıdeğer Yüksel Bey, sizin ve okuyucularınızın aslında ne demek istediğini ne yazık ki Hıncal Bey de anlamamış. Yazınızda ismi geçen şahıslar eğer sağlık mesajlarını halka Hıncal Uluç'un da belirttiği diğer pek çok sanatçı gibi (rollerinde kazandıkları popülerliği de kullanarak) sadece gerçek hayattaki kendi doğallıklarıyla konuşarak ve davranarak iletselerdi aslında sağlıkçı olmamalarına rağmen yine de tepki almazlardı. Ama izleyicilere aygın baygın mimiklerle, azarlayan çirkin suratlarla ulaşmaya çalıştıklarında biz de doğal olarak 'Keşke gerçek ve güven veren doktorlar ekrana gelseydi' demek hakkını kendimizde buluruz. Hislerimize tercüman olduğunuz için izleyiciler adına size tekrar teşekkürlerimizi iletiyorum. Saygılarımla..."

Gaf kürsüsü
Milyoner yarışmacısı, "Hangisi bir çorbadır? a) Tuzlama b) Mıhlama c) Demleme d) Gözleme" sorusunda 'Tuzlama' yerine 'Mıhlama' şıkkını seçince ilk barajı bile geçemeyip, stüdyodan para alamadan ayrıldı.

Zap'tiye
Günün şarkısı: "Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli..."

Ne demiş?
"Zorbaların asıl derdi aslında hep kendileridir..." (Hekimoğlu dizisinde Doktor Levent'in sözleri)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA