Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

İşte devletin valisi

Vali nedir? Devletin halka dokunan parmak ucudur. Bir şehirde devletin ete kemiğe bürünmüş halidir vali. İşte o nedenle halka yakın durmalıdır, ihtiyaçlarından haberdar olmalıdır, otoritenin yanı sıra, devletin şefkatli yüzünü temsil etmelidir.
Ordu Valisi Tuncay Sonel tüm bu özellikleri içinde barındıran bir icraata girişmiş. Şehirdeki öksüz ve yetim 2122 çocuğa tek tek mektup yazıp, sormuş: "Eğer anneniz, babanız hayatta olsaydı, onlardan ne isterdiniz?" Kimi yavru köpek istemiş, kimi bisiklet, kimi tablet, kimi de annesi için çamaşır makinesi... Vali Sonel hepsinin isteğini yerine getirmiş. Hem de kapılarını çalıp, tek tek kendi eliyle hediyelerini götürerek...
Merhum Recep Yazıcıoğlu'nun bugün hâlâ 'Efsane Vali' olarak anılmasının sebebi de benzer icraatlarıydı. "Gidemediğin köy senin değildir" demişti, Erzincan'da köprüler yaptırırken. Dizisi bile yapılmıştı Yazıcıoğlu'nun. Ordu Valisi Tuncay Sonel için de bir dizi yapılır mı bilemem ama bildiğim bir şey var: Akşam yastığa kafasını koyduğunda "Acaba öksüz, yetimler ne istiyordur?" diye düşünen valiler yüceltecek devleti...

Bırak dağınık kalsın İbrahim Sadri

Her cumartesi olduğu gibi yine İbrahim Sadri'nin sunduğu Atv'deki Kahvaltı Haberleri ile başladım güne. İyi ki de öyle yapmışım. Bir bültenden bir haftalık malzeme çıktı bizim köşeye.
İbrahim Sadri bir ara masasının üzerindeki Bandırma Vapuru maketini gösterdi. Dedi ki, "Görüyorsunuz, arkadaşlarımın gösterdiği tüm özene rağmen, her yeri dingildiyor. (Gerçekten de ahşabı kırılmış, direkleri kopmuştu) Acaba Samsun'daki dostlar bunun yenisini gönderebilirler mi?"
Bence göndermesinler sevgili İbrahim Sadri dostum, göndermesinler. Çünkü Atatürk'ün Samsun'a çıktığı Bandırma Vapuru'nun gerçeğinin, o masanın üzerindeki maketten farkı yoktu. Resmen dökülüyordu. Her şeyden önce pusulası çalışmıyor, motoru tekliyor, Karadeniz'in hırçın dalgalarına zor direniyordu. Kaptan, bu yüzden düz rota izlemek yerine kıyıları takip ederek varabilmişti Samsun'a...
Bırak dağınık kalsın İbrahim Sadri... Dağınık kalsın ki, bu Cumhuriyet'in hangi şartlarda kurulduğunu unutmayalım...

Keser döner, sap döner

Haber bültenlerinde ya da sosyal medyada mutlaka izlemiş olmalısınız. Kırklareli'ndeki hazır döner firmasının çalışanları, tezgahın üzerindeki nimetlerle oyuncak gibi oynuyor, onları mıncıklıyor, havalara atıyor, bir yandan da türkü eşliğinde göbek atıyorlardı. Nimete saygısızlık, halk sağlığına tecavüz, aymazlık, sorumsuzluk, şımarıklık, ne ararsanız o görüntülerin içindeydi. Peki bunu niye yapmışlardı? Sosyal paylaşım sitesi TikTok'ta daha çok izlenmek için...
Hatırlarsanız, geçen yıl da Konya'daki süt fabrikasında kendini bilmez bir çalışan süt kazanının içinde Kleopatra misali süt banyosu yapmış, mahkemedeki savunmasında ise "Ama iç çamaşırı giyiyordum" diyerek tarihin en saçma cümlelerinden birini kurmuştu. Onun da amacı, sosyal medyada daha çok 'tık' almaktı. Belli ki sosyal medyada 'tık' almak uğruna pek çoklarımızın insanlığından artık 'tık' yok.
Meselenin bir başka dehşet verici boyutu ise, pandemi nedeniyle restoranlara, kafelere gidemediğimiz için siparişle hazır yemeklere üşüştüğümüz şu günlerde her iki olayın da hazır yemek sektörüne büyük darbe vuracak olması. Başlıkta 'Keser döner, sap döner, gün olur devran döner" sözüne atıfta bulunmam da işte bu yüzden. Yiyecek-içecek sektörünün büyük kriz yaşadığı şu günlerde 'tık' peşindeki sorumsuzlar yüzünden millet serumla beslenecek hale geldi, bilesiniz.

Şeref kürsüsü

Ankara'da kağıt toplayıcı çocukların üşüdüklerini fark edip, onlara dükkanındaki iki montu giydiren esnaf Abdullah Bey hepimizin yüreğini ısıttı. (Show Haber'de kahramanımızın soyadı geçmediği için yazamadım.)

Zap'tiye

Bizim teknoloji dehası Akıncı (Şükrü Özyıldız) çamaşır makinesi reklamında gözün ne kadar deterjan alacağını telefon açıp eşine sormuyor mu, bitiyorum vallahi!..

Ne demiş?

"Gaçın bu yana İstanbullulaaa... Alın bi tarla, gurun bi gulübe, yatın galkın..." (12 yaşındaki Balıkesirli çoban Şevki'nin sosyal medyada fenomen olmasına yol açan sözleri)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA