Salı sallanır, ortalık toza dumana bulanır. Bir yanda kara teslim olmuş İstanbul, diğer yanda elektrik kesintisine, yağan kara ve buz kesen soğuğa, kötü hava koşullarına aldırış etmeyen Mert var karşınızda. İşte bu haftanın bir güne sığdırılmış keşif önerileri...
İlk durağımız Topağacı bölgesinde hizmet vermeye başlayan Grey. Bölgenin tek eksiğiydi; beyaz masa örtüleri ile popüler İtalyan tatlarını en şık ambiyansta sunan, bir tarafı asil, diğer yarısı da bir o kadar cool bir mekan. Ne zaman önünden geçsem bir ünlü isme denk geliyordum ve dayanamadım Grey'in brasserie atmosferindeki bahçesindeki bir masaya kuruldum... Mekanı ilk keşfedenler arasında kimler mi var? Cumartesi akşamı Murat Yıldırım'a denk geldim, öğle saatlerinde Kıvanç Tatlıtuğ burada soluklanıyordu. Hatta mekan Özge Ulusoy'un yakın arkadaşları ile beraber düzenlediği dolar gününe de evsahipliği yaptı. Anlayacağınız mekan şimdilerde ünlü isimlerin keşif listesinde. Dumanı üstündeki mekanın lezzetleri, Da Mario'nun efsane lezzetlerine imzasını atmış şef Asım Yıldız ve ekibinin elinden çıkma. Mönüden benim favorim; sote patates yatağında, deniz börülcesi ile servis edilen ızgara deniz levreği. Peki ya gerçek bir İtalyan'a puan vermek mi istiyorsunuz, o zaman kuşkonmazlı trüflü linguine sipariş edin. Tam kıvamında, tam İtalyan usulü al dante porsiyonlar mı? O da tam Türk usulü işte, büyük ve göz doyurucu.

SOHO HOUSE'DA NE OLUYOR?
Grey'in hemen ardından kendimi Soho House'a attım; ne zamandır gitmiyordum. Neler oluyor, eski popülaritesine sahip mi diye etrafı kolaçan edeyim istedim. Mekana adım attığımda bir tarafta Soho House'ların kurucusu Nick Jones barda takılıyor, bir tarafta Siren Ertan toplantı yapıyor, başka bir tarafta ise kulübün dev koltuklarında 'Muhteşem Yüzyıl: Kösem' oyuncularından Gülcan Arslan, arkadaş grubu ile sohbet ediyordu. Yine popüler isimler buradaydı anlayacağınız! Hatta bir ara Siren Ertan ile ayaküstü lafladık. Soğuklardan şikayetçiydik her ikimiz de. 'Sıcak bir yerlere mi kaçmalı?' deyip hayıflandık. Dubai mi doğru adres? Ardından binanın en alt katında yer alan Downstairs'de düzenlenen, biraz oyun, biraz dans konseptli partiye geçtik. DJ Gazali'nin hiphop parçaları eşliğinde ping pong oynayan üyeler arasında Survivor'dan tanıdığımız bir isim de vardı. Tabii bende soğuktan hafıza kısa devre yaptığı için 'Ah bu çocuğun adı neydi?' deyip etrafımdakileri dürttüm ama nafile. Soho House, üyeleri için hafta içleri de sıra dışı etkinlikler hazırlamış. Çarşamba akşamı David Bowie gecesi varmış. Unutulmaz şarkıları ile karaoke yapmak isteyenler oradaymış; hem David Bowie'yi yad etmişler, hem de dans edip eğlenmişler.

ÖNAL'IN KISA FİLM TADINDAKİ KLİBİ
Salı gecesi yerinde duramayan Mert'in rotasındaki diğer mekan da Beyoğlu'ndaki Cezayir'di. Oradaki partinin evsahibi ise Ayşe Hatun Önal'dı. 18 Mart'ta vizyona girecek olan, senaryosu Armağan Tunaboylu'nun 2004 yılında yayımlanan 'Yıldız Cinayetleri' isimli kitabından uyarlanan 'Şeytan Tüyü' filmi için hazırladığı şarkının klibini de ilk kez o gece izledim. Ayşe'nin film için hazırladığı şarkıyı dinleyenler, klibi izlemeyip film hakkında fikri olmayanlar; Ayşe'nin bir club hiti, 'eller havaya' parçası yaptığını düşünmüş olacaklar ki eleştiri bombardımanına tutmuşlar! Ama durun bir dakika, acele etmeyin; bu bir film müziği, hoplayıp zıplamak için yapılan bir parça değil, senaryoya paralel hazırlanmış bir parça... Klipteki Haldun Dormen, Güven Kıraç, Mustafa Üstündağ ve genç nesil oyunculardan Şükran Ovalı'lı sahneler çok eğlenceli... Kısa film tadındaki 'Şeytan Tüyü' klibini izleyince fikriniz değişecek. Bu arada Ayşe'nin hitlerini merak edenler; hop oturtup hop kaldıratacak şarkılar yolda meraklanmayın, Şubat sonunda kavuşursunuz...