Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MERT VİDİNLİ

Sahte çantalardan sonra etiket hırsızlığı da çıktı!

Pazar günü Pelin Kaya'nın Günaydın'daki köşesinde; pahalı çantalarına sanatsal dokunuş yaptırma modasına takılan sosyetik isimler vardı. 200 bin lira değerindeki Hermes Birkin çantasına panda resmi çizdiren Derin Mermerci ve 'oh ne ala parası olan'lar yaptırsın arkadaş; zevk onların, çanta onların. Konunun üzerine dönen masa dedikodularından biri vardı ki, hem de en zıt köşeden geldi bu çarpıcı bomba tadındaki iddia; şaştım kaldım ben. Tabii gazetemizin moda yazarı Pelin Kaya bu duruma ne diyecek, meraktayım... Kendi sahte kıyafet ve ayakkabılarını yaratanlar varmış da varmış! 'Nasıl yani?' dememle, konuyu en ince ayrıntısına kadar anlatıyor karşımdaki gıybet sever arkadaşım. Malumunuz sosyetik olmak bu devirde çok kolay; her davete katılan, dergilerde fotoğrafları çıkan herkes 'sosyetik' olarak anılıyor. Ancak bazıları kuralına göre oynamıyor, oynayamıyor. Tamam kimseden lady'lik okulundan mezuniyet belgesi istemiyorum ama en azından bazı hususlara dikkat edelim, öyle değil mi? Mesela marka giyip giymemekle sosyetik olunmuyor... Gidilen davetler veya popüler restoran müşterisi olmakla da. Neyse dönelim konumuza... Malum şahıs ve kendi gibi olan arkadaşları; bir ellerinde makasları, diğer ellerinde yapıştırıcıları, el marifetlerini itina ile sergiliyorlarmış. Louboutin çakması birebir kopya topuklu ayakkabı alıp içine ünlü Fransız markasına ait etiketi yapıştırıyorlarmış. Bu durum yetmiyormuş gibi; bir de tasarımcıların pahalı kıyafetlerini birebir yaptırıp etiketine kadar diktiriyorlarmış, hatta terzinin yanına oturup her aşamayı takip ediyorlarmış. Şimdiye kadar ünlü tasarımcıların benzer kıyafetlerini alanlara alıştık ancak etiket hırsızlığı yapanıyla ilk defa karşılaştım. Bırak çakması olsun, bari etiketlettirme; kim görecek, kim bakacak içindeki o etikete? Neyse belki de bu durumun başka bir kafası, başka bir heyecanı vardır. Ya da kafayı kırmışlar; yapacak bir şey yok. Sahte çanta krizinden sonra ayakkabı ve kıyafet garip geldi bana.

BİRİLERİ SİZİ FOTOĞRAFLIYOR!
Şehrin kalburüstü mekanlarından birindeyiz; öğle saatleri, her masada tanıdık bir sima var. İçeriye paparazziler girse bol manşet çıkarırlar; oh oh tadından yenmez. Ancak durun paparazziye ne gerek var; mekanın tam ortasındaki bara hoş, alımlı bir kadın geliyor ve açıyor akıllı telefonunun kamerasını sonra ortamda ne olup bitiyorsa fotoğraflıyor; muhtemelen, o an benim onu gördüğümü fark etmedi bile... Fark etse bile o kadar vurdumduymaz ve rahat bir tavrı vardı ki; bir şey demeye kalksam fırçayı yerdim. Neyse zaman akıyor, yemekler yeniyor, gün devriliyor... Mekanda birden bir hararet, bir ayaklanma yaşanıyor. Malum ajan, koket kadınımız; fotoğrafladığı masanın karelerini arkadaşına yolluyor ve kıyamet kopuyor. Olayın detayına hakim olamasam da çekilen fotoğrafın yarattığı bir krizin olduğu aşikar; apar topar mekanı terk ediyorlar. Artık bir aile mi yıkıldı, yoksa söylenen yalan mı ortaya çıktı bilinmez! Peki arkadaşlar buna ne demeli? Nereden geliyor bu rahatlık? Gelmişsin o restorana, yemeğini ye be arkadaş, ne işin var ajanlıkla! Neyse canlarım, siz siz olun; dikkatli olun, etrafta birileri sizin fotoğraflarınızı çekiyor olabilir. Aman dikkat!

KÜSMEYELİM, MESAFE KOYALIM!
Hepimiz birilerine küsüz, öyle değil mi? Görmek, denk gelmek istemiyoruz. Numarası ya block'lu ya da telefonunu açmıyoruz. 'Aman yüzünü şeytan görsün' diyoruz. Ama durun ya! Neden karma yaratıyoruz, o negatif enerjinin içinde bocalıyoruz, dağılıp saçmalıyoruz ki? Küsmek çok 90'lar kafası, çok eskilerde kalmış bir durum; asla anlayamıyorum. Eminim büyükbabamın bile küs olduğu biri vardır; sorsan sebebini hatırlamaz ya da o kadar önemsizdir ki, küslüğün süresi dolmuştur. O yüzden şu küsme kafasından çıkalım arkadaşlar. Mesafe koyalım ama kafa çevirmeyelim gördüğümüz yerde. Görmemezlikten gelmek ya da sinsi bakışlar atmak, germek ve gerilmek çok gereksiz. Neden gireriz ki bu tavırlara? İnanın o küslüklerinizi affetseniz, bir tık da mesafe koyup ilişkinizin dozunu ayarlasınız; en mutlu siz olacaksınız. Bana inanın...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA