Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

‘Yetenek Sizsiniz Valiler’ başladı

Türkiye'nin normalleşme haritası yayınlandığında ilk dikkat çeken Güneydoğu bölgesi ve Batı'da Uşak ilinin tek başına salgının en az gözüktüğü 'mavi renk' kategorisinde yer almalarıydı.
Güneydoğu'nun başarısı için "Az test, az vaka" diyenler oldu ama her ilin yüz bin kişideki vaka oranı açıklanıyor. Yani az ya da çok test yapsanız da yüz bin kişideki oran alındığı için pek fark etmiyor.
Güneydoğu'nun başarısı iklim koşullarıyla alakalı olabilir. Bölgede 2 metre kar varken insan hareketliliği doğal olarak azalıyor. Güneydoğu'nun diğer bölgelere göre az yerli ve yabancı turist alması da etken olabilir ama Adıyaman'ın 'kırmızı' olması bütün denklemi bozuyor!
Belki de Güneydoğu'da kayyum iyi çalıştı, halk daha bilinçli ya da Ekim- Kasım aylarında salgın pik yapmıştı şimdi sürü bağışıklığına geçildi. Yani illere göre salgının yoğunluğunun net bir açıklaması yok.

UŞAK'IN SIRRI

Batı illeri salgından kırılırken Uşak'ın 'mavi' olması da dikkat çekici. Uzmanlar Uşak'ta aşılama hızının yüksek olduğunu, evde oturan 65 yaş ve üstü insanların sayısının fazla olduğunu söylüyorlar.
İllerdeki vali, emniyet ve belediye teşkilatlarının performansları da önemli. Belki de Uşak ilinin Valisi Funda Kocabıyık, kadın olmanın verdiği disiplin ve titizlikle Uşak'ta pandemi sürecini iyi yürüttü.
İki haftada bir normalleşme haritasının açıklanıp, gelen verilere göre kısıtlamaların derecesinin belirlenmesini başarılı buluyorum.
Bundan sonra 'kımızı renkli' şehirlerdeki yetkililer ve vatandaşlar hatayı biraz da kendilerinde arayacaklar.
Şimdi iller arasında büyük bir rekabet başlayacak. Özellikle valiler, büyük bir sınavdan geçecek.
'Yetenek Sizsiniz Valiler' yarışması memlekete hayırlı olsun.
Bu pozitif rekabetten kazanan Türkiye olacak.

***


VATANDAŞ YAPMIŞ

Kademeli normalleşme planı vatandaşın kafasını karıştırınca @ufubo adlı bir Twitter hesabı yardıma yetişti. Bu hesaptan anlaşılır, kolayca kullanabilecek bir yasaklar tablosu paylaşıldı.
Bu tablo sosyal medyada paylaşım rekoru kırdı. Bazı haber ajansları ve gazeteler kendi yaptıkları karmaşık tablo ilgi görmeyince @ufubo'nun tablosunu kullandılar ama kaynak belirtmeden.
Gazeteciler 'Bizim yaptığımız tablolar, grafikler her gün kaynak belirtilmeden kullanılıyor' diyebilirler ama bu yanlışı düzeltmez. Ana akım medyanın 'infografik' çalışmalara yüklenmesinde fayda var.

***


BİRİ DEMET'E ANLATSIN!

ŞEHİRLERİN risk haritasına göre kademeli normalleşme planı açıklandıktan sonra kafası karışanlardan biri de Demet Akalın'dı ve "İstanbul'u biri bana anlatsın ne olur?" diye tweet attı.
"Asya ve Avrupa'yı birbirine bağlayan...", "Gezmelik güzel bir şehir ama yaşanmaz", "Ortadaki su Boğaz" gibi esprili yanıtlar aldı. Ve yine gündem olmayı başardı.

***


BÜYÜK BİRADER SAMSUN'DA!

Samsun ili nüfusa göre koronavirüs vaka oranında Türkiye'de 4'üncü sırada yer alınca Samsun Valisi Zülkif Dağlı, yakın korumaları ile fotoğrafçılardan oluşan sekiz kişilik bir ekip kurmuş.
Bu ekip kentteki işlek cadde, sokak, meydan ve pazar yerlerini tek tek dolaşıp buralardaki insan yoğunluğunu fotoğraflıyormuş.
Vali Dağlı da fotoğraflara bakıp önlem alıyormuş.
İlk bakışta George Orwell'ın 'Bin Dokuz Yüz Seksen Dört' adlı romanındaki Büyük Birader'i hatırlatan bir uygulama gibi gözüküyor ama faydalı olabilir. Çin radikal önlemlerle salgını bitirdi!

***


ALMANYA ZEUS SUNAĞI'NI GERİ VER

İzmir Büyükşehir Belediyesi Türkiye'den Almanya'ya kaçırılan Zeus Sunağı'nı geri istemeye hazırlanıyormuş.
Hürriyet'ten Ömer Erbil'in haberine göre;
Bergama Dikili yolunun mühendisi Alman Carl Humann, 1869-1878 yılları arasında sunağın büyük bölümünü kaçırmış ve biz yeni geri istiyoruz!
Olsun bir yerden başlamak lazım...
Ancak 1878'den sonra sunağın geri kalanının Müze-i Hümayun Müdürü Alman Dethier'in yardımıyla alınan izinlerle Almanya'ya taşınması gibi bir sorunumuz var. Yani sunağın büyük bölümü kaçırıldıktan sonra geri kalanını da resmi izinle kendimiz vermişiz!
Bu işler biraz da kamuoyu, sosyal medya baskısıyla oluyor. O yüzden "Almanya Zeus Sunağı'mızı geri ver" diye kampanya başlatmalıyız.

***


YA DOMATESLERİN YAŞAM HAKKI!

Baştan uyarayım; garip bir yazı okuyacaksınız! Tırtıllar domates yapraklarını yemeye başladığında, yapraklardaki gözeneklerden uçucu bir kimyasal çıkıyormuş. Domatesler, bu kimyasallarla eşek arılarını yardıma çağırıyormuş. Eşek arılarıysa tırtılların içine yumurtalarını bırakıyormuş.
Pensilvanya Devlet Üniversitesi'nden araştırmacılar acaba "Tırtıllar misilleme yapabilir mi?" sorusuna yanıt aramışlar.
Ve bingo; tırtılın salyasındaki bir enzimin, domates yapraklarındaki gözeneklerin açılmasını engellediği tespit edilmiş.
Bu enzim sayesinde tırtıllar, domateslerin 'yardım çığlıklarını' bastırarak eşek arılarını çağırma şanslarını azaltıyormuş.

ZAVALLI DOMATESLER!
Veganlar hayvan dostlarımızın besin ürünü olmasına karşı çıkıyorlar, onların yaşam hakkını savunuyorlar. Ben de bu fikre saygı duyuyorum ama şunu da sormak isterim; domatesin yaşam hakkı ne olacak?
Sonuçta bitkilerin de duyguları, bir hayatı var! Ama biz o domatesi hunharca kesip menemen yapıyoruz.
Kedi, köpek gibi evcil hayvan dostlarımızın hakları savunulurken, her gün yüzbinlerce dana, inek, koyun, sığır kıyma makinesinden geçiyor! İnekten daha evcil hayvan mı var? Ya da bir yunusun ölümüne çok üzülürken tava yapacak hamsi bulamayınca endişeleniyoruz!
Domatesin, kedinin, hamsinin, yunusun birbirinden farkları ne? Bazıları daha şirin oldukları için mi korunmayı hak ediyor?
Kedinin tavuğa üstünlüğü ne? Tavuk bahçede kene yiyip bizi ölümden kurtarıyor, yumurta veriyor ama sonu fırında bitiyor.
Adaletin bu mu dünya?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA