Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Erdoğan’dan başka kim böyle konuşabilir?

Almanya Başbakanı Angela Merkel de İsrail'e destek mesajı verdi. Gazze'den İsrail'e yönelik devam eden füze saldırılarını sert bir şekilde kınadı ve Alman hükümeti olarak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile dayanışma içinde olduğunu açıkladı.
Almanya gibi güçlü bir ülkenin İsrail'in Filistin'de çocukları katletmesine ses çıkarmamasında elbette Nazi Almanya'sında yaşanan Yahudi soykırımının yarattığı suçluluk duygusunun etkisi var.
Sosyal medyaya sızan bazı belgelerde de Alman uluslararası yayın kuruluşu Deutsche Welle'nin Almanya'nın soykırım nedeniyle Yahudi devletine yönelik özel sorumluluğu gerekçesiyle İsrail hakkındaki eleştirel haberciliği kısıtladığı anlaşıldı.
Demokrasi, basın ve düşünce özgürlüğü denince mangalda kül bırakmayan Almanya, söz konusu İsrail olunca sesini bile çıkaramıyor
ABD, Almanya başta olmak üzere birçok ülkenin Filistin'de yaşanan insanlık dramına karşı üç maymunu oynamaları aslında Türkiye'ye karşı yürüttükleri iki yüzlü politikaları daha net görmemizi sağlıyor!

SERT ELEŞTİRDİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise son konuşmasında yine ABD ve İsrail'e sert eleştirilerde bulundu. Filistin'de akan kanın durması için dünyaya seslendi. ABD Başkanı Joe Biden'a "Kanlı ellerinizle tarih yazıyorsunuz" dedi. Erdoğan, İsrail için ise "Bunlar yavruları öldürecek kadar katil. 5 yaşındaki yavruları, kadınları yerlerde süründürerek öldürecek kadar katil, yaşlı insanları öldürecek kadar katil. Maalesef aynı suda beslenenler de bunları destekliyor" dedi. Tarihi bir konuşmaydı.
ABD, Almanya İsrail'i desteklerken, utanmadan Filistin'i kınarken, Rusya, Çin gibi süper güçler bile sessiz kalırken... Türkiye'nin Filistin davasına verdiği maddi, manevi büyük destek ve İsrail'e karşı gösterdiği sert tepki, nesiller boyu gururla anlatılacak erdemli bir devlet duruşudur.
Söyleyin; Erdoğan'dan başka hangi dünya lideri İsrail ve ABD'ye karşı böyle cesurca konuşabilir?

***


FİLİSTİN NEDEN BULANIK?
İsrail saldırılarının Gazze'de yol açtığı yıkımı görüntülerle belgelemek için gazeteciler Google Earth'e girdiklerinde Filistin topraklarının düşük çözünürlüklü fotoğraflarla yer aldığını keşfettiler.
BBC'nin haberine göre Bellingcat'te çalışan gazeteci Aric Toler, şu tweet'i paylaştı: "En yakın tarihli Google Earth fotoğrafları 2016'dan ve çöp gibi görünüyor. Suriye'de rastgele kırsal bir yere zoom yaptım ve o günden bu yana çekilmiş 20'den fazla yüksek çözünürlüklü fotoğraf vardı." Örneğin Google Earth'ten elde edilen bu Gazze görüntüsünde arabaları seçmek zor.

Ama Kuzey Kore'ye ait görüntüde arabalar, hatta insanlar net bir şekilde görülebiliyor.
Çin'in, Rusya'nın, Suriye'nin vs. birçok ülkenin Google Earth fotoğrafları çok net ama Filistin bulanık. Güvenlik amacıyla İsrail'e ait görüntüler de bulanık.
İsrail, dünya siyaseti ve medyanın dışında Google gibi internet devlerinin üzerinde de büyük bir lobi gücüne sahip. Devlet otoritesinin insanlar üzerindeki gücünü sembolize etmek için hep "George Orwell'ın meşhur 1984 romanı gibi" benzetmesi kullanılır ya, İsrail '1984'ün ta kendisi!

***


KAMERA GÖRÜNTÜLERI OLMASAYDI?
İstanbul'da 70 yaşındaki diş doktoru İsmail Beker, Kadıköy'deki kliniğinde temizlik görevlisi olarak çalışan Türkmenistanlı Munira S.'ye tecavüz ettiği iddiasıyla feci şekilde dövülerek polise teslim edilmişti.
Bazı kadın dernekleri, kadın hakları savunucuları da Beker'i sosyal medyada afişe etmişti.
Sonra klinikteki güvenlik kamerası görüntüleri incelendi, tanık ifadeleri dinlendi ve Berker'in suçsuz olduğu ortaya çıktı.

Munira S., 11 gün çalıştıktan sonra işi bırakmış ve 9 bin lira para istemiş.
Alamayınca da Beker'e iftira atmış.
Peki, ya o kamera görüntüleri olmasaydı ne olacaktı? Beker büyük ihtimalle hayatının geri kalanını cezaevinde geçirecekti, içeride de başına gelmeyen kalmayacaktı!
Bu olay hukukta 'Kadının beyanı esastır' ilkesinin ne kadar suistimale açık olduğunun özeti aslında.

***


BU TABLO 46.5 MİLYON DOLAR EDER Mİ?
Soyut ekspresyonizm akımının önemli temsilcilerinden Mark Rothko'nun bu tablosu, açık artırmada tam 46.5 milyon dolara satıldı. 1970'de yaşamını yitiren Rus asıllı Amerikalı ressam Rothko'nun 1954'te tamamladığı 'Adsız (Sarı ve Mavi)' adlı yaklaşık 2.5 metrelik tablosu, yalnızca parlak sarı ve mavi renklerden oluşuyor.
Tabloya bakınca "Nalburdan almış sarı ve mavi boyayı, duvar boyar gibi boyamış" ya da "Çocukların sulu boya resimlerinin X-Large'ı" diyesi geliyor insanın değil mi?
Ama bazı uzmanlar Rothko'nun çocuksu yalın bir teknikle soyut resimde doğallığı yakaladığını ve kullandığı renklerle insan ruhunun dehlizlerine indiğini söylüyor.

Bence bu tabloyu asıl değerli kılan ABD'nin Soğuk Savaş döneminde sosyalist gerçekçilik akımına alternatif akımları desteklemesidir. ABD, Sovyetler Birliği'nin sanattaki hegemonyasını kırmak için resimden edebiyata bazı sanat dallarında sosyalist gerçekliğe karşıt olan sanatçıları ve onların başlattığı akımları destekledi.
Komünizmin Batılı entelektüel ve sanatçılar üzerindeki etkisini ciddi bir sorun olarak gören CIA, Propaganda Araçları Yönetimi adlı bir bölüm kurdu. Bu bölüm, dünya çapında yaklaşık 800 dergi ve gazeteye fon sağladı.
Rockefeller Ailesi gibi bazı zenginler de bunu destekledi. Bu akıma ait eserlere hak ettiğinden daha yüksek paralar ödediler.
Bazen bir sanat eserini arkasındaki öykü değerli kılar ya da ona biçilen değer!
Elbette günümüzde sanat en karlı yatırım ve bazen de kara para aklama aracı!
CIA desteklemesiydi soyut ekspresyonizm akımının akıbeti ne olurdu acaba? Bugün modern sanat diye dayatılan birçok garip sanat eserini konuşuyor olur muyduk?

***


Altyazı
"Evlenmek için delicesine aşık olmayı bekleyeceğim. Sanırım bu yüzden de evde kalacağım." (Aşk ve Gurur)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA