İSLAMİ CEMAATLER SİYASETE SAHİP ÇIKTI
-17 Aralık darbesinin ardından 30 Mart seçimleri de Gülen hareketi açısından hüsranla sonuçlandı. Gülen hareketinde bu başarısızlık
nasıl karşılandı sizce?
-Gülen hareketi içinde menfaat bağı ile bağlı olmayanlar olayın gerçeğini gördü. Cemaat ve tarikatlar da bu gerçeği gördü. Cemaatin memurları ise birdenbire ortada kalmamak için canla başla savunmaya devam ediyorlar. Daha üst kademe daha hırsla hareket ediyor. Hareketin başındaki de sistemin devamı için mücadeleye devam ediyor.
-İslami cemaatlerin Gülen hareketi-AK Parti çatışması hakkındaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Bu meselede Sünni cemaatler Alevilerden daha iyi sınav verdi. Sünniler tehlikeyi erken fark ederek AK Parti'nin yani siyasetin yanında yeraldı. Diğer cemaatlerin Gülen grubunun karşısında yeralmasının arkasında "devletten beslenme" şeklinde açıklanmasını da inandırıcı bulmuyorum. Bu bir menfaat ittifakı değildir. Sürüyü kurda satmama ahlakına sahip olan islami cemaatler ülkeyi satmadılar.
BAŞBAKAN ERDOĞAN'I YALNIZ BIRAKTILAR
-Geçtiğimiz günlerde Mehil Gökçek gazetemize bazı açıklamalarda bulundu. Bu açıklamalar hakkında ne söylemek istersiniz?
-17 Aralık darbesini sahneye konulurken Tayyip Erdoğan tehlikeyi hemen idrak etti. Seçimlere bel bağladılar. Çok şükür seçimde de muvaffak olamadılar. Şimdi de tehlike geçmiş değil.
AK Parti içinde gemi fareleri var. Başbakan'a rağmen sessiz kalıp ortamı kollayanlar var. Gemi su almaya başlayınca karşı gemiye yüzmeye çalışanlar vardı. Troya atlarının içinden çıkabilecekler vardır. Çok dikkatli olmak lazım.
Başbakan 17 Aralık operasyonu ve sonrasında yalnız bırakıldığını düşünüyorum. Elbette destekleyen, sağlam duran önemli isimler vardı ama büyük ölçüde yalnız bırakıldı. Ben bir akademisyen ve hukukçu olarak bu tehlikenin püskürtülmesi için elimden gelen desteği verdim. AK Parti içinde pusuya yatanlar oldu. Gelene ağam, gidene paşam demeye hazırlananlar vardı.