Ankara'da Türk Metal Sendikası Kadın İşçiler 20. Büyük Kurultayı'nda yaptığı konuşmada Kabataş tartışmalarına değinen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan "Terbiyesizce, ahlaksızca, vicdansızca o kadının üzerine gittiler, gitmeye devam ediyorlar" dedi. Erdoğan şunları söyledi:
SURİYELİ KADINLARIN ÇİLESİ: Suriye'deki felaketlerin yükünü en çok sırtlananlar ve sırtlayanlar, hiç şüphesiz kadınlar. Sığınmacıları gördünüz değil mi ekranlarda? Birkaç çuval veya valizle nasıl Türk topraklarına sığındıklarını gördünüz. O ne çiledir, değil mi?
O KADINLAR İÇİN NE YAPTINIZ: Şimdi buradan dünyaya sesleniyorum, ey dünya, ey Batı, lafa geldiği zaman kadın haklarını konuşuyorsunuz ancak benim ülkeme sığınan Suriye ve Irak'tan 2 milyon insanın hakları konusunda bugüne kadar ne yaptınız, ne yapıyorsunuz? Herhangi bir destekleri de söz konusu değil.
AKIL ALMAZ DUYARSIZLIK: Bir tarafta kadın hakları diye kamuoyu ayağa kaldırılırken, diğer tarafta kadının doğrudan hayat hakkına yönelik terör karşısında, saldırılar karşısında akıl almaz bir duyarsızlık var.
ANAMIN AYAĞINI ZORLA ÖPERDİM: Ayaklarının altına cennet serilen kadının analık vasfına vurgu yapmak, kadına karşı ayrımcılık değil ama tam tersine ona karşı sonsuz bir hürmetin ifadesidir. Bazıları diyor ki 'Bize ana demeyin. Biz, kadınız.' Ben, diyorum ki doğuran, doyuran, yetiştiren... Ben, anasının ayaklarının altını öpen bir evladım. Anacığım, ayağını çekerdi, ben zorla öperdim. 'Benden cennetin kokusunu mu esirgiyorsun anacağım' derdim.
KABATAŞ SALDIRISI: Gezi olayları esnasında bir genç kadın, yanında çocuğu da olduğu halde bir grubun Kabataş'ta tacizine maruz kaldı. Kimse o hanımefendiyi taciz edenleri konuşmadı, kınamadı, peşine düşmedi. Tacize uğrayan kadına ise etmedik hakareti bırakmadılar. Terbiyesizce, ahlaksızca, vicdansızca o kadının üzerine gittiler, gitmeye devam ediyorlar. Hatta olumlu yazılar yazan 4 tane bayan köşe yazarına da olmadık hakaret bırakmadılar. Şimdi de bir taraftan yalan yanlış hakaretlerle sosyal medyada üzerlerine gitmeye devam ediyorlar. Hani tacizde esas olan, kadının beyanıydı. Hukuk böyle diyor. 'Müftünün karısıyım' diyerek istismar yapanlara sesini çıkarmayanlar, tacize uğrayanın acısını deşmek için seferber oldular. Müftünün karısı falan değil. Tam bir istismar.
ÖNEMLİ OLAN BAZI KADINLAR: 'Benim annem de başörtülü' edebiyatı yapılırken aynı zamanda elleri öpülesi analar, evlatlarının mezuniyet törenlerine ve düğünlerine alınmayıp gözleri yaşlı kapılardan çevrildi. Demek ki bunlar için önemli olan kadının bizatihi kendisi değil sadece bazı kadınlar. Asıl ayrımcılık işte budur.
