HDP de dahil, bütün partilerin oyunu düşürmeye çalıştıklarını, AK Parti ne kadar çok oy alırsa diğer partilerin o kadar az alacağını kaydeden Davutoğlu, "Biz siyasetimizi HDP'nin barajı geçip geçmemesine göre ayarlamayız, kendi siyasetimizi takip ederiz" diye konuştu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Düşünün bir yayın organı Cumhurbaşkanına hitaben, bana hitaben yazı yazıyor. Hitaben bir çerçevede kendilerince ayar verme çabası. Türkiye'de artık medyanın yönettiği bir siyaset yok. Medya haber versin, medya eleştirsin ama medya yönetmeye kalkmasın" dedi.
"Genel seçimlerde 330 ve yukarısı bir milletvekili söz konusu olacak mı?" sorusuna Davutoğlu, "Tabii" yanıtını verdi.
Davutoğlu, "Zaten onun için gayret ediyoruz çünkü şimdiye kadar zayıf hükümetler, iktidar olsa da az marjla iktidar olduğunda doğabilecek sıkıntılar olabilir, bundan kaçınmak lazım. Birileri buna da oynuyor ama esas olan mümkün olduğunca, sivil bir anayasayı yapabilecek güce ve orana ulaşmaktır. Bu konuda da gece gündüz çalışıyoruz ve buna da ulaşacağımızı düşünüyorum" diye konuştu.
Mitinglerde söylediği "Darbemsi girişimler" sözü hatırlatılarak, "21. yüzyılda Türkiye'de hala artık darbe söz konusu mu?" diye sorulması üzerine de Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Darbemsi dememin sebebi şu; biz kapattık. Yani o defteri kapatan AK Parti'dir" ifadesini kullandı.
28 Şubat'ın bir darbe olduğunu ve "darbemsi" kategorisine girmeyeceğini vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Ama 27 Nisan e-muhtırası, bir darbemsi faaliyettir, eğer biz dik durmasaydık, darbeye dönüşecekti. Yani bu küçük bir kıvılcım gibi karşısında irade görmedi mi yangına dönüşür. Mesela, 12 Eylül öncesinde ve sonrasında o dönemin Adalet Partisi, CHP'si bir olabilseydi o kıvılcımı söndürebilirlerdi. 28 Şubat'ta aynı şekilde eğer DYP dik durabilseydi o kıvılcım sönebilirdi. E-muhtıranın 27 Nisan'da farklı karşılandığı bir parti vardı. O parti bu anlamda, Sayın Cumhurbaşkanımızın, o zaman Başbakan olarak AK Parti Genel Başkanı olarak gösterdiği dirayetli tutum ve o dönemde Cumhurbaşkanı adayımız olan Sayın Abdullah Gül'ün dirayetli tutumu, bütün partinin arkasında durması ilk defa bir e-muhtıra, eğer tabiri caizse aynen postayla iade edildi. Bu Türkiye'de darbeler anlamında kırılma noktasıydı. Eğer orada zarf gösterilseydi, bu darbemsi eylem darbeye dönüşürdü. Yani Abdullah Gül Cumhurbaşkanı yaptırılmazdı ama oldu. Bu da şunu gösterdi; Türkiye'de artık bir kesimin isteği üzerine bir iktidar değişimi olmayacak."
Bu konuda hiçbir zaman rehavete kapılamayacaklarını dile getiren Davutoğlu, aynı veya farklı çevrelerin bu sefer de 17-25 Aralık'ta "dönemin başbakanı" diye iddianame hazırlayarak yine darbemsi bir teşebbüste bulunduğunu söyledi.
Bunun da darbeye dönüşmediğini vurgulayan Davutoğlu, "çünkü karşısında yine dirayetle durduk" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, "Şu anda böyle bir tehlike hissediyor musunuz?" sorusuna da "Türkiye'de bu tür çalışmalar yapmak isteyen her zaman çıkar. Türkiye çok önemli ve son derece belirleyici bir aktör artık. Türk siyasetini yönlendirmek isteyen çıkar ama başarılı olamaz. Neden? Bir; çünkü artık toplumda çok güçlü bir bilinç oluştu. İki; Türkiye'de demokrasi ve şeffaf seçim geleneği çok kuvvetli şekilde oturdu. Bir de üç; çok güçlü bir AK Parti teşkilatı var" cevabını verdi.
"Darbe dönemleri artık kapanmıştır diyebiliyor musunuz?" sorusu üzerine de Davutoğlu, "Denemeler olabilir ama o denemeleri daha başlangıç aşamasında söndürecek kadar kuvvetli bir AK Parti var ve demokratik güçler var. Demokratik güçlerden kastım, bu tür darbelere karşı dirençle davranan güçlerdir. Bu anlamda ben teşebbüsler olabileceğini fakat o teşebbüslerin mutlaka akamete uğrayacağı kanaatindeyim" değerlendirmesini yaptı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Doğan Medya ile yaşananlar bizim tarafımızdan, hükümet tarafından ortaya konan bir tavır değil, bu medya grubunun ortaya koyduğu bir tavrın doğurduğu sonuçlardır" dedi.
HDP'ye yönelik eleştiride bulunan Davutoğlu, "Batı'da liberal çevrelere şirin görünmek için barış dili kullanıyor. Çıksın söylesin, 'PKK artık silahı bıraksın, Türkiye'de rahatlıkla siyaset yapıyoruz biz' desin. Dedi mi? Hayır" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, HDP'ye yönelik yapılan her saldırıyı kınadığını; Demirtaş'ın ise Van'da Burhan Kayatürk'e, Siirt'te Yasin Aktay'a ve Erzurum'da Abdurrahim Fırat'a yapılan saldırıyı kınamadığını anımsatarak, "Kınayamaz çünkü kulağını çekerler, çünkü ona talimat verenler o saldırıyı yapanlar. Türkiye'de demokratik siyaset böyle olmaz. Herkes kendisi olacak, özne olacak. Kimse karşımıza maskelerle çıkmamalı, kendisi, kimliği neyse çıksın. Bir ayağı dağda bir ayağı ovada siyaset olmaz" diye konuştu.
Demirtaş ile 1 Ekim'de yaptığı görüşmeye değinen Davutoğlu, "Kendisine de söyledim. Cumhurbaşkanlığı seçimindeki tutumunun doğru olduğunu, bu yolda devam etmesinin faydalı olacağını da söyledim. Biz HDP'nin Türkiyeleşmesini isteriz ama 'Türkiyeleşiyorum' diye bir maske takıp da arkasında PKK'dan ya da başka terör yapılarıyla ilintili talimat alıcı tavırlar içine girmemeleri lazım. Bir bakıyorsunuz o bir açıklama yapıyor, bir de Kandil'den bir açıklama geliyor. Aynı yönde tehdit eden açıklamalar. 7 Haziran'da biz giremezsek sivil itaatsizlik yaparmışız. Bizim için partimiz kapatılma davası açıldı. İktidardaydık, bir tek AK Partili sokağa çıktı mı? Haksız da bir muamele yani seçim kaybetmemiştik. Bizim derdimiz Türkiye, bunların derdi Türkiye değil" değerlendirmesinde bulundu.