SİYASİ PARTİLERİN SEÇİM VAATLERİ
Çok açık net söylüyorum. İlk defa TRT kanallarından söylüyorum. Eğer ana muhalefetin başındaki zat dürüstse. Ben yarın Iğdır ve Erzurum'da olacağım. Buyursun gelsin, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde buraları dolaşsın. Herhangi bir lavaboda altın kaplama bir klozet bulacak mı? Eğer böyle bir şey bulamazsa, kendisi bu görevi bırakmaya var mı? Bulursa ben Cumhurbaşkanlığı görevini bırakacağım. Bunu devletin televizyonundan haykırıyorum. Siyaset namusla yapılır. Ben çıkıyorum programdan, genel sekreterime talimatı veriyorum, o da sıkıyorsa Beştepede Cumhurbaşkanlığı Külliyesini dolaşsın.
İkincisi bardaklar. Benim dönemimde bardak alımı falan olmamıştır. İfade edilen rakamlarla alınmış bir bardakta yoktur. Her tür oradaki alımlarla ilgili arkadaşlarım bilgiyi verirler. Dönemimde böyle bir alım yapılmamıştır, geçmiş dönemde yapılan alımlardır. Bir iftira edebe adaba yakışmaz. Hodri meydan diyorum. Çık gel Beştepe Külliyesini dolaş. Bulduğu takdirde cumhurbaşkanlığı bırakacağım diyorum. Kendisi de bulmadığı takdirde CHP'nin başından ayrılacak mı? Tüm yazılı görsel medyanın bunu takip etmesi lazım. Bunların yalan hücrelerine işlemiş. İftira at tutmazsa iz bırakır.
KAYNAK DA ÜRETTİK, BORÇLARI DA ÖDEDİK
Kaynak üretmede Türkiye tarihinde bir ilkiz. Cepte hazır olan parayı tüketmek kolaydır. Biz kaynak ürettik, Marmaray'ı, üçüncü köprüyü, üçüncü havalimanını yaptık. Koalisyon hükümetlerinden sadece zorunlu tasarruftan borç, 15 katrilyon sadece memur ve işçiye borç vardı. Sendikalarla arkadaşlarımız bir araya geldiler, bu borçları biz ödedik. Bunlar memuru da işçiyi de soydular. Biz gelmeseydik; memurum, işçim bu borçları tahsil edemeyecekti. Memura da işçiye de yapılan zamlara baktığımızda aldığımız mesafe çok çok önemli.
Benim memur kardeşim işçi kardeşim şunu niye düşünmez: Ben daha önce bu hastanelere bu şekilde gidebiliyor muydum, ilaçlarımı rahatlıkla alabiliyor muydum? Hastanelerde bulamadıkları için eczaneden satın alıyorlardı. Bu devir kapandı. İstediğin hastaneye gidip, istediğin eczaneden ilacını alıyorsun.
Eskişehir'de konuşuyor, "üniversiteli gençlerin harcını kaldıracağım" diyor. Biz harçları kaldıralı nerdeyse iki sene oldu. Verilen burs 45 liraydı. Biz 330 liraya çıkarttık, artı beslenme yardımı. Master öğrencilerine 660 lira. Doktora öğrencilerine 990 lira. Bunlar şu anda veriliyor. Biz yapılanı konuşuyoruz, cek cakla konuşmuyoruz.
Özellikle emeklilerle alakalı konuda, ciddi bir aldatmaca söz konusu. "Bu oyunu hep birlikte 7 Haziran'da bozmak gerekir" diye düşünüyorum. Mesela 2002'de net asgari ücret 184 lira. 2015'te şu anda 949 lira. Nominal artış, yüzde 415. Emekli sandığına baktığımızda artış yüzde 259 lira. SSK işçileri 257 lira alıyordu. 2015'te 1072 liraya çıktı. Artış yüzde 317. Bağkur-Tarımda artış yüzde 885.
Bunları böyle sürdürmek mümkün. Eskiden hatırlarsanız enflasyona bizi ezdiriyorlardı, ama şu anda böyle bir şey ilke olarak yok.
MUHALEFETİN VAATLERİ
Ben filancadan daha mütevazıyım demek tevazu değildir ama bunun en önemli şahidi halktır. 4 buçuk yıl belediye başkanlığı yaptım. Florya'daki muhteşem resmi konutunda değil, Burhaniye'deki o evde yaşadım. Başbakan oldum, yine aynı şekilde 12 yıl resmî konutta yaşamadım, Subay Evleri'nde oturdum. Şimdi resmî konuttayım.
Bu tür iftiralarla, onların da kendilerine has yandaş bir medyaları var malum. Benim bir dönem özel sektörde çalışmışlığım var. Askere gittim geldim, sonra kendi işimizi kurduk. Kurduğumuz işimizle de belli imkânları elde ettik. Bunu hazmedemeyen tipler var. Artık bunların hiçbiri umrumda değil, çünkü halkımızın da umrunda değil. Mütevazı olmak noktasında, köşelerinde bazılarının yazdıkları şeyler. Bu konular benim asla arzu ettiğim ifadeler değildir. Bizim tek derdimiz var, Allahın rızası tahsil edebiliyorsak ne mutlu bize. Bunun dışındaki, bu tür aşırılıklara kaçan ifadelerden tenzih ederim.