Terörle mücadele konusunda Batı camiasının bir yanlışlığını düzeltmesi lazım; terör terördür, terörist teröristtir. Teröristin bir kısmı iyidir, bir kısmı kötüdür, bir kısmı daha az kötüdür diye bir ayrım yapılması bugünlere gelmemizin de bir anlamda nedenini teşkil etmektedir. Terörle mücadelede muhakkak hiçbir ayrım gözetmeden tek bir tanımlamayla üzerine gidilmesi lazım.
Dolayısıyla biz Avrupa ülkelerine iki şey söylüyoruz, 1- terörle mücadelede ayrım yapmayın, 2- terörün kaynağının kurutulmasında Avrupa Birliğini sadece Hıristiyan birliği olarak görmek, bu terörün gelişmesinin de nedenini teşkil eder. Irkçılıkla mücadele ve terörle mücadele birlikte ilerlemelidir. Irkçılık da kötüdür, terör de. Ama bunların bir araya gelmesi daha başka sonuçlar ortaya çıkarıyor. Irkçılıkla ve İslam karşıtlığıyla mücadele de radikalizmle mücadele de, mutlaka bu insanların yaşadıkları ortamın geliştirilmesi, daha fazla içeriye alınmaları ve dışarıda tutulmamaları önem arz etmektedir.
Peki PKK'ya karşı AB'nin duruşu Türkiye'yi memnun ediyor mu ?
PKK halen AB tarafından terör örgütü olarak tanınan bir örgüttür, bu noktada bir değişiklik olmamıştır. Fakat, özellikle Kobani olayları sırasında Avrupa'da Türkiye'nin PKK ile DAEŞ'i nasıl aynı kefede tutabildiğine dair yorumlar ortaya çıktı. PKK, DAEŞ de, DHKP-C de terör örgütüdür. Bu söylemleri haksız bulduk ve bulduğumuzu da ilettik. Son olaylar da terör örgütleri arasında bir fark olmadığını göstermektedir.
Avrupa'nın içinde terör faaliyeti gerçekleştirmedikleri sürece, terör örgütlerinin yurtdışı oluşumlarına Avrupa müsaade etmektedir. Yayınlar önlenmiyor, mali kaynaklarının üzerine gidilmiyor, insan öldürmüş örgüt üyelerinin Avrupa'da serbestçe dolaşmasına engel olunmuyor. Yine de terör örgütleri listesinde yer almaktadır. Bu terör örgütleri kendilerine zarar verecek seviyeye ulaştığında, Avrupa müdahalede bulunmaya başlıyor. Terör faaliyetleri ayrıca milyonlarca dolarlık ekonomik faktörlere sahiptir; bazı ülkeler bunu göz önünde bulundurup karar almayabiliyor.
Ortadoğu her zaman Avrupa ülkelerinin cazibe merkezlerinden biri olmuştur. Bölge ile ilişiklerini kestiklerini, ilgilenmediklerini belirtseler bile, aksi yönde şüphelenmek gerekmektedir. Bu tabloyu göz önünde bulundurup, Türkiye'nin çıkarlarını savunacak şekilde konum almak, devletimizin politikaları arasında yer almaktadır.