İŞTE BURHANETTİN DURAN'IN YAZISINDAN BAŞLIKLAR
Atatürk'ü vurgulu şekilde sahiplenmenin üç açıklaması olduğu görüşündeyim:
1- Erdoğan, Cumhuriyetin "normalleşmesini" değişim ve süreklilik sentezinde görüyor. Kemalist vesayet odakları ile hesaplaşmayı ve radikal laikliği dönüştürecek açılımları yaptığını düşünüyor. Milletin İslami taleplerini (başörtüsü ve dini eğitim) sistemin "tanımasını" sağladığı kanaatinde. Bu sebeple AK Parti'nin "Atatürk" vurgusunun bir yenilginin değil, muktedirliğin işareti olduğunu düşünmeliyiz.
2- "Atatürk" vurgusu son dört yıldaki terörle mücadele ve dış saldırılara karşı koyma bilincini güçlendirmeye matuf. Erdoğan, "milli ve yerli" tanımlaması içindeki rabia formülünde (tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet) hem ortak "İslami" değerleri hem de "Kurtuluş Savaşı'nın lideri olarak Atatürk'ü" bir araya getiriyor.
3- Erdoğan, Atatürk'ün AK Parti muhalifleri tarafından "marjinal bir direniş sembolü" haline getirilmesinin önüne geçiyor. 2019 seçimleri öncesinde Batı başkentleri ile uyum içinde olması muhtemel Batıcı/ Kemalist bir muhalefetin söylem sermayesini şimdiden zayıflatıyor. Tıpkı kendi partisinin eğitim, kültür, kentleşme ve ekonomi politikalarını eleştirerek yaptığı gibi.
İslami-muhafazakâr çevreler de laikçiler de rahat olsun; yeni bir Atatürkçülük gelmiyor.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN