Darbeci iki general, bu iddiayı kesin dille reddetti ve asla böyle bir telefon hattı kullanmadıklarını iddia ettiler. Mahkeme, bu iki telefonun geriye dönük HST kayıtları ile sinyal ve baz bilgilerini ilgili GSM operatöründen isteyince iki generalin de foyası ortaya çıktı. Bu iki telefonun, darbe teşebbüsünden önce 2 yıl boyunca Darendeli ve Kartepe'nin adına kayıtlı olan telefonlarla yan yana sinyal verdiği belirlendi. Bu iki telefonla 2 yıl içinde sadece 5 kez telefon görüşmesi yapıldığı, 5 görüşme yapılan kişilerin de FETÖ'nün TSK'daki mahrem imamları oldukları ortaya çıktı.
15 Temmuz hain darbe girişiminde Diyarbakır'dan F-16 uçakları kaldırıp Ankara'yı bombalattıkları gerekçesiyle 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanan 2. Birleştirilmiş Hava Harekat Merkez Komutanı Tümgeneral Atilla Darendeli, 8. Ana Jet Üssü Komutanı Tuğgeneral Deniz Kartepe ile Hava Harekat Merkez Amiri Kurmay Albay Bülent Gürdoğan'ın yargılamasına 8. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi. Tüm suçlamaları reddeden 3 sanığın yargılandığı davanın seyri MİT'ten gönderilen raporla tamamen değişti. MİT, farklı kişiler adına kayıtlı 2 adet telefon hattıyla darbe teşebbüsünden önce geriye dönük 2 yıl boyunca sadece 5 kez görüşme yapıldığını, bu 5 görüşmenin TSK'nın mahrem imamlarıyla yapıldığının tespit edildiğini bildirdi. MİT, bu iki telefon hattının FETÖ tarafından Atilla Darendeli ile Deniz Kartepe 'ye verildiğini ve gizli görüşmeleri bu telefonlarla gerçekleştirdiklerine dikkat çekti.
FETÖ'den tutuklu eski Diyarbakır 8'inci Ana Jet Üs Komutanı Tuğgeneral Deniz Kartepe
İTİRAZ ETTİLER: KESİNLİKLE BİZE AİT DEĞİL
İki sanık, kendileri adına kayıtlı olan telefon hatları dışında farklı telefon kullanmadıklarını, MİT'in bu tespite nasıl ve ne şekilde vardığını merak ettiklerini ifade ederek, "adımıza kayıtlı kullanmış olduğumuz telefon dışında farklı kişiler adına telefon kullanmadık" dediler. Mahkeme ise, 2 yıl boyunca sadece 5 görüşme yapılan bu telefonlar ile sanıkların adına kayıtlı telefonların geriye dönük baz sinyal bilgileri ile HTS kayıtlarını istedi.
BAZ SİNYAL BİLGİSİ VE HTS KAYITLARI FOYALARINI ÇIKARDI
İlgili kurumlardan gelen sinyal baz bilgileri ile geriye dönük HTS kayıtları incelendiğinde bu telefonlardan birinin Deniz Kartepe adına kayıtlı olan telefon hattıyla 7/24 yan yana aynı baz üzerinden sinyal verdiği belirlendi. Diğer telefonun da aynı şekilde Atilla Darendeli adına kayıtlı telefonla aynı baz üzerinden yan yana sinyal verdiği tespit edildi. Öyle ki, Atilla Derendeli'nin Diyarbakır'dan 1 günlüğüne Amasya Merzifon'a gittiği, 'Bana ait değil' dediği telefon hattı ile kendisi adına kayıtlı telefonun Merzifon'da aynı baz istasyonundan sinyal aldığı belirlendi. Ertesi gün Diyarbakır'a döndüğünde yine kendi telefonuyla diğer ikinci telefonun adeta ikiz telefon gibi yine aynı bazdan sinyal aldığı tespit edildi. Darendeli ve Deniz Kartepe'nin kendi adlarına kayıtlı telefonlarıyla 'Bize ait değil' dedikleri iki telefonun Ankara Akıncı Üssüne gittiklerinde de aynı bazdan sinyal verdiği, mesai sonrasında eve gittiklerinde bu iki telefonun bu kez lojmana yakın noktadaki aynı bazdan sinyal aldığı, yıllık izinde Akdeniz ve Ege bölgesine tatile gittiklerinde de Darendeli ve Kartepe'ye ait telefon ile farklı telefonların sanki ikizmiş gibi konakladıkları otele yakın olan aynı baz üzerinden sinyal aldığı rapor halinde mahkemeye bildirildi.
15 Temmuz'dan ilk kez yayınlanan görüntüler!
Mahkeme sanıklara, "Bu telefon size ait değilse, nasıl olur 2 yıl boyunca 7/24 size ait telefonla aynı noktalardan baz sinyali alabilir" sorusuna sanıklar cevap veremeyince mahkeme delillerin toplanmış olması nedeniyle sanıklara son savunmalarını yapmak üzere süre verip duruşmayı karar açıklamak üzere erteledi.
FETÖ'den tutuklu eski Diyarbakır 2. Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi Komutanı Tümgeneral Atilla Darendeli
6 UÇAK GASP EDİLEREK ANKARA BOMBALANMIŞTI
İddianamede, 3 sanığın görevli olduğu Diyarbakır 8. Ana Jet Üssü'nden 6 F-16 savaş uçağının gasp edilerek Ankara'daki alçak uçuşlarda kullandıkları, ardından darbecilerin karargahı olan Akıncı Hava Üssüne indirdikleri belirtildi. Deniz Kartepe'nin aktif olarak darbe teşebbüsü içinde yer aldığı ve hava kuvvetleri ayağının planlayıcılarından olduğu bildirildi. Hava Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreterliğinde görevli sanık Kurmay Albay Ali Durmuş'un darbe teşebbüsü eyleminin hava kuvvetleri ayağının planlayıcılarından olduğu belirtilen iddianamede, Durmuş'un, Kartepe ile yaptığı görüşmede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast planından söz ederek, "Büyük bir kelle alacağız" dediği iddianamede yer aldı. İddianamede şu tespitlere yer verildi:
"Ali Durmuş, yaptığı plan doğrultusunda darbe girişiminden 3 gün önce Diyarbakır'dan uçak gasp eden Eskişehir'de görevli pilot Yavuz İstek'i arayıp, 'Özel bir görev olduğunu' söyleyerek Diyarbakır'a gelmesini istemiştir. Pilot İstek, birliğinden izin alarak Diyarbakır'a gelmiştir. Durmuş ise darbe girişiminden bir gün önce Diyarbakır'a gelerek uçak gasp eden İstek ile Deniz Kartepe'nin evine giderek görüşme yapmışlardır. Bu görüşmede Durmuş, Kartepe'ye 'Büyük bir kelle alacağız' demiştir.
DALAMAN'A KARŞILIKLI HİZMET UÇUŞU PLANI
"Bu cümleden Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikasttan söz edilmiştir. Görüşmeden sonra Ali Durmuş, uçak kaçıran pilotlarla toplantı yapmıştır. Toplantıda gasp edilen savaş uçaklarının kalkış planı değerlendirilmiştir. Darendeli ve Kartepe, darbe girişiminden 3 gün önce rutin plan dışında 'Aynı günlü ivedi' başlıklı Muğla'nın Dalaman Askeri Havalimanı'na karşılıklı hizmet uçuşu planlamışlardır. Darendeli, kendi özel aracıyla gittiği Dalaman Askeri Havalimanından Kartepe'yi alarak darbe teşebbüsüyle ilgili görüşmek için üs dışında 1,5 saat görüşmüşlerdir. Sanık Bülent Gürdoğan da darbe girişiminde hava kuvvetleri ayağının planlayıcılarından olup, verdiği emir ve talimatlarla aktif olarak darbe teşebbüsü içinde yer almıştır.
LAZER POD CİHAZIYLA TBMM VE ÖZEL HAREKÂTI VURDULAR
"Devletin bu yapıyla etkin mücadeleye başlaması sonrasında FETÖ kendi üyelerini yeni kadrolara yerleştirmek bir yana mevcut kadrolarını korumakta zorlanmıştır. Devlet kadrolarında tasfiye sürecine girildiği, ekonomik ve siyasi yönden zayıflamıştır. Örgüt, 'Mağdur edebiyatı' strateji üstüne kurulu algı yönetiminden de bir sonuç alamayacağını anlayınca Fetullah Gülen'in bilgisi ve talimatıyla 15 Temmuz gecesi TSK bünyesinde askeri hiyerarşi dışında kendilerini, 'Yurtta Sulh Konseyi' olarak tanımlayan 'üniformalı teröristler', Anayasayı askıya alarak, seçilmiş Cumhurbaşkanını görevden almak, Meclis ve hükümeti ortadan kaldırmak amacıyla demokrasiye karşı silahlı darbe teşebbüsünde bulunmuşlardır. Rehin alınan Hulusi Akar'ı Fetullah Gülen ile görüştürmek isteyen Akıncı Üssü komutanı Tuğgeneral Hakan Evrim, darbe girişiminden bir gün önce 14 Temmuz'da Diyarbakır'a gelerek burada hassas hedeflemeye yarayan ve terörle mücadelede kullanılan lazer pod cihazını kendi geldiği F-16 savaş uçağına takarak tekrar Ankara'ya dönmüştür. Bu cihaz TBMM ile Özel Harekât Daire Başkanlığı'nın vurulmasında kullanılmıştır."
