Başkan Recep Tayyip Erdoğan, akademik yıl açılış töreninde üniversite öğrencilerine müjde verdi. Burs miktarını lisansta 500 liraya, yüksek lisansta bin liraya, doktorada ise bin 500 liraya yükselttiklerini açıklayan Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde yapılan törende özetle şu mesajları verdi:
BİZ GELDİĞİMİZDE 45 LİRAYDI
"Türkiye yükseköğrenim sistemi bugün gerçekten çok ileri bir seviyede. 205 yükseköğrenim kurumumuzda 7 milyon 611 bin öğrencimiz bulunuyor. Almanya'daki üniversitelerde 3 milyon öğrenci var. Bizde ise hamdolsun 8 milyona yakın. Keyfiyet-kemmiyet noktasında bir sıkıntımız var.
Dünyadaki ilk 500'ün içine iki üniversite değil, çok daha fazlasının girmesi lazım. Onun için ben hocalarımdan özelikle bunu istirham ediyorum. Biraz daha gayret. Adımızı oraya da çok daha farklı bir şekilde yazdıralım.
Üniversiteye giriş sınavı basitleştirerek öğrencilerimizin üzerindeki yük azaltıldı. Dershane sistemini tamamen ortadan kaldırdık. Hedefimiz, öğrencilerimizin okullarındaki dersleri dışında herhangi bir kurumdan ve kişiden özel destek almadan üniversiteye girebileceği bir sistemi tesis etmek ve oturtmaktır.
Artık, benim vatandaşım ahırındaki davarını satıp veya kolundaki bileziğini satıp çocuğun kursa gönderme derdinden böylece kurtulmuş oluyor. Geçmişte pek çok istismara, hatta güvenlik sorunlarına yol açan paralel eğitim sistemlerine kesinlikle müsaade etmeyeceğiz.
Buradan öğrencilerimize bir müjde vermek istiyorum. Önümüzdeki eğitim-öğretim yılı için kredi, burs miktarını lisansta 500 liraya, yüksek lisansta bin liraya, doktorada ise bin 500 liraya yükseltme kararı aldık. Bu rakam, biz göreve geldiğimizde 45 liracıktı.
HEDEF, TEKNOLOJİ HAMLESİ
Türkiye, her alanda çağı yakalamak ve ötesine geçmek istiyorsa, önce dijital dönüşümünü tamamlamak zorundadır. Dijital Dönüşüm Ofisimizle üniversitelerimiz ve özel sektörümüzün desteğiyle büyük bir teknoloji hamlesi başlatmak istiyoruz. İnsan Kaynakları Ofisimiz'in yapacağı ilk işlerden biri yüksek öğretimde yetenek yönetimi sistemine geçmektir. Üniversitelerimizden mezun olan en yetenekli öğrencilere çok özel kariyer fırsatları sunarak kamuda ve özel sektörde değerlendirilebilmelerini sağlayacağız.
Bu devasa, güçlü zannettiğimiz ülkeleri, başında olanların değil medyalarının yönettiğini gördüm. Çünkü yaptığım görüşmelerde 'Medya şöyle diyor medya böyle diyor' söyledikleri bu. Ben de kendilerine 'Halkınız ne diyor bırakın medyayı' dedim. Bir zamanlar bizde de bu vardı. Ülkemizi de medya yönetiyordu. Söyledikleri şey dördüncü kuvvet, dördüncü kol, bilmem ne. Demokrasi diyorsun, bir taraftan da halkı bir kenara koyuyorsun medya diyorsun. Şimdi yazılı medya yarın yazar, varsın yazsın. Bizim derdimiz halkımız, halkımıza ne veriyoruz, halkımız bize kaç puan veriyor önemli olan bu.
YÖK Başkanı Saraç, Başkan Erdoğan'ahat yazılı tablo hediye etti.
MEDYAYLA DEMOKRASİ OLMAZ
Demokrasi gücünü halktan alır. Halk varsa demokrasi var, halk yoksa demokrasi yok. Medyayla filan falan demokrasi olmaz ha öyle güçlü demokrasi olur ki orada medya da güçlüdür. Ama kalkıp da 'ben demokrasiyi oluşturuyorum' böyle bir mantık varsa, kimse kusura bakmasın. Bir siyasetçi de medyasından korkuyorsa, onun da sağlıklı siyaset yapması mümkün değildir. Herkes kendi alanında bu gayreti gösterdiğinde işin çok daha kolay olacağı açıktır. Akademisyenlerimiz de kendi mecralarında ülkemizin doğrularını anlatarak bu mücadeleye katkı verebilir. Her gün aleyhinde yazıların yayımlandığı, haberlerin yapıldığı, sosyal medya dedikodularının yayıldığı bir ülke olarak bu dayanışmayı göstermeye mecburuz.
YETERLİ MESAFE KAYDEDEMEDİK
Ülkemizin yönetiminde sorumluluk üstlendiğimiz son 17 yıla yakın döneme ilişkin en büyük hayıflanmamız bu konudadır. Sayısal olarak çok büyük başarıları imza atmış olmamıza rağmen 'Asım'ın neslini' yetiştirme konusunda yeteri kadar mesafe kat edemediğimizi düşünüyorum. İnşallah yeni dönemde bu eksiğimizi de tamamlayacağız. Temeli ne kadar sağlam atarsak üzerindeki binanın o derece sağlam olacağı açıktır.
Eğitim-öğretim hayatında 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' bilinciyle yetişen hiç kimse ne içeride ne dışarıda ülkesinin aleyhinde faaliyetlere kalkışmayacaktır. Türkiye'yi kesinlikle hak etmediği iftiralardan ve yalanlardan korumanın en sağlıklı yolu budur."
ÜNIVERSİTELERDE DİJITAL DÖNÜŞÜM
Yükseköğretım
Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç da yaptığı konuşmada, "Bu yıl büyük bir proje ile üniversitelerimizde dijital dönüşüm çalışmalarını hızlandıracağız. Bütün öğrencilerimizin belli bir düzeyde dijital okur yazarlığı olsun istiyoruz" dedi. Saraç özetle şöyle konuştu: "Cumhurbaşkanlığı sistemi, yükseköğretim sistemimize etkin, sağlıklı ve hızlı hareket edebilme kabiliyeti vermektedir. Yeni sistemin sunduğu imkanları yükseköğretim için bir fırsata dönüştürerek 'Güçlü Türkiye' hedefini, daimi tekamül esaslı bir yükseköğretim sistemi inşa ederek desteklemeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki ay, Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa, Belçika ve İspanya'da o ülkelerin bilim insanları ile paneller serisi düzenleyeceğiz. Bu seneki başlığımız üniversitelerimizde dijital çağa ayak uydurmak için yeni bir dönüşüm ve bununla ilgili olarak bilgiye ulaşımda dünya üniversitelerinin de çalışmalarını dikkate alarak 'açık erişim' çalışmaları olacak. Bütün öğrencilerimizin belli bir düzeyde dijital okur yazarlığı olsun istiyoruz. Teknolojik bağımsızlığı gerçekleştirmek istiyoruz."
Erdoğan, Dr. Selma Şenel'e üstün başarı ödülü verdi.
SEFERBERLİK RUHUYLA ÇALIŞMALIYIZ
"Türkıye
, içeride ve dışarıda
çok büyük
mücadeleleri
yürüttüğü bir
dönemden geçiyor.
Bu süreçte
herkes gibi akademisyenlerimizin
de
desteğine ihtiyacımız
var. Hep gördüğümüz
bir gerçeği
geçtiğimiz günlerde
Amerika ve Almanya
ziyaretimizde bir kez
daha müşahede ettik.
Özellikle Batı ülkelerinin
medya organlarında,
akademi çevrelerinde
ve kamuoylarında
ülkemiz hakkında
pek çok yalan, yanlış,
yanıltıcı bilgi dolaşıyor. Bu
yanlışların düzeltilmesi için
seferberlik ruhuyla çalışmalıyız.
Buna karşılık yurtdışında
ülkemiz ve milletimiz
aleyhinde faaliyet gösteren
kendi vatandaşlarımızı
görmek bizi derinden üzüyor.
Kimi gazeteci kimi akademisyen
kimi STK mensubu
kimi siyasetçi kimlikli
bu kişilerin nasıl olup da
kendi vatanlarına bu derece
husumet içine girmelerini
anlamakta zorlanıyoruz.
Bu noktada iş ister
istemez yine eğitim konusuna
geliyor. Çünkü bunların
büyük bir bölümü bizim
eğitim sistemimizden geçmiş.
Demek ki sistemde
bir sorun, arıza
var."