Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iki günlük Kıbrıs gezisi dönüşü öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan dış politikadan iç politikaya önemli mesajlar verdi:
(Muhalefetin 15 Temmuz'u, "tiyatro" ve "kontrollü" gibi söylemlerle sulandırma, hafifleştirme söylemleri): Bizim o gece geldiğimiz uçak, 14 kişilikti. Üstelik o gece F-16'lar bizim üzerimizden gidip geliyordu. Bunlar ise tankların arasından Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine gitti. Orada da kahvesini yudumlarken, bir taraftan da ne zaman vurulacak diye herhalde bizi izliyordu. Derdi oydu. Ama kudret, kuvvet sahibi olan Allah'tır. Bunların sadece yalan üzerine kurulu bir hayatları, düzenleri var. Hele bunları konuşan zatın zaten siyasette bir dünyası yok.
(CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun "Suriyelileri göndereceğim" ve "Kuvayı Milliye geleneğinden geliyorum" açıklamalarına ilişkin): "Ben Atatürk'ün partisiyim" diyen bu adam, "Kuvayı Milliye geleneğinden geliyorum" diyor ama bir defa Kuvayı Milliye ruhundan haberi yok. Tavsiye ediyorum; Misak-ı Milli'yi bir öğrensin. Neyi kapsıyor? Biz bu ülkede iktidarda olduğumuz sürece, bize sığınan Allah'ın kullarını katillerin kucağına atmayız. Şu anda bunlar bize sığınmışlar; el-eman diliyorlar. Bu el-eman dileyenlere "Hadi geldiğiniz yere dönün" diyemeyiz. Bu insani, vicdani ve İslami bir yaklaşım tarzıdır. Ama bu adamın böyle bir derdi, sıkıntısı yok ki. Bizim derdimiz var, bizim sıkıntımız var. Biz insana insanca yardım etmenin gayreti içerisinde olmayı sürdüreceğiz. Bu nasıl bir devlet adamı veyahut da nasıl bir siyasetçi onu da anlamakta zorlanıyorum. Hani yanında güya elçilik falan yapmış olanlar var; onlara da bir sor. BM kurallarına göre, mülteciler gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde evlerine dönebilir. Kimlerin eline kaldı siyaset; yandık!
(CHP Genel Başkan Yardımcısı'nın "KHK'lıların haklarında yargı kararı olsa dahi görevlerine iade edilecek" açıklaması): Bunlar bunları nasıl söyleyebiliyorlar anlamıyorum. Olabilir mi böyle bir şey? "Yargı kararı bile olsa" ne demek! Yargı kararı varsa bitmiştir o zaten. Bunlar nerede geziyor, nerede dolaşıyor?
(Kıbrıs gezisine liderlerin davet edilmesi): Oğuzhan Bey, Erbakan Hocamızın oğlu Fatih Bey, Önder Aksakal gibi Temel Bey de davet edildi. Ama Temel Bey maalesef gelmedi. Aynı şekilde CHP ve İYI Parti genel başkanları da davet edildi. Maalesef onlar da gelmedi. Ben maksat hasıl oldu diye düşünüyorum.
LİBYA İÇİN AB HAYIRLI BİR RÜYA DEĞİL
(Afganistan'dan kitlesel göç ve Türkiye'nin sınırlarında aldığı önlemler): Güvenlik tedbirlerini alıyoruz. Pakistan'la
görüşmelerimiz var. İşin bir de Taliban boyutu
var. Onlarla ilgili görüşmelerimizi sürdürüyoruz.
Sıkıntının boyutu gerçekten büyük.
(AB'nin Libya'da bir askeri misyon gönderme planına dair): Birleşmiş Milletler tarafından
tanınan meşru hükümetin daveti üzerine
Libya'da bulunuyoruz. Libya'da hem
diplomatik hem askeri alanda gösterdiğimiz
başarılarla ülkenin uzun süreli bir iç savaşa
sürüklenmesini engelledik. Böylece BM
öncülüğündeki siyasi sürecin de önünü açtık.
Libya yönetimi, AB ülkelerini kendileri için pek
hayırlı bir rüya olarak zaten görmüyor.
BİZ BUNLARIN HER ŞEYİNİ BİLİYORUZ
(Fransa lideri Macron'un YPG'ye bağlı oluşumla görüşmesi): Alıştık artık. Macron
benimle hem iyi geçinmek istiyor, "Artık birbirimize
böyle yüklenmeyelim" diyor. Ama öbür
taraftan da PKK'nın, YPG'nin bu tür uzantılarıyla
el ele adım atıyorlar. Kaldı ki şu anda zaten bunlar
koalisyon güçlerinde Amerika ile beraberler.
Teröristlere ciddi manada destekler veriyorlar.
Türkiye gibi bir ülkenin bunlardan haberi olmayacağını
zannediyorlar. Ama biz bunların bütün
olanını bitenini her şeyini biliyoruz. Ve üzerlerine
üzerlerine gidiyoruz, gitmeye de devam edeceğiz.
MUHALEFETİN YALAN TERÖRÜ BÜYÜK TEHDİT
(Medya ve sosyal medyada yer alan yalan haberlerle ilgili ciddi cezai müeyyide öngören yasa çalışması): Meclis'imiz sosyal medya ile alakalı bir
yasa geçirdi. Fakat yalan terörü hususunda bir adım
daha atılması gerekiyor. Bu konuda yaptığımız bir
çalışma var. Uluslararası alanda yalan teröründe
ne tür adımlar atılıyor, ne tür düzenlemeler, ne tür
müeyyideler getiriliyor, karşılaştırmalı bir çalışma
yaptık. Ekimde Meclis'te bir çalışma yürütülecek.
Fakat sorun çok daha can yakıcı. Çünkü bizdeki
muhalefet partisi yalan
terörünü siyasetinin
tek malzemesi
yapmış durumda.
Dolayısıyla
demokrasimiz
adına çok daha
büyük bir tehdit.
Daha fazla
katlanamayız.
Çünkü bu da
bir terör. Onun
için üzerine gitmemiz
lazım.