Adana Demirspor tüm oyuncularını yenilemiş bir şekilde şampiyonluk parolası ile sezona başlamıştı. Türkiye liglerinin en iyi ve en çok taraftar grubuna, özellikle en fazla Passolige sahip olan Adana Demirspor'a sezon başında umut bağlanmıştı.
Ancak ligin 10. haftası geride kalırken ümitlerin kaybolduğu bir takım görüntüsü vardı. Giray hoca kendisine tanınan şansı kullanamadı, takımımız takım olamadı.
Geçen hafta yağan yağmura rağmen taraftar desteği üst düzeydeydi. Doğaldır ki bu destek karşılıksız kalınca protestolar başladı. Ligin en iyi taraftarı önünde, bence ligin en masraflı takımının zirveye oynamaması ve kendi sahasında mağlup olması sonucu buralara getirdi.
Şampiyonluk adayı rakiplere puan vermek hem kadro hem taraftar hem yönetim ve hem de şehri moral motivasyon düşüklüğüne itiyordu. Böyle durumlarda ise teknik ekipte değişikliklerin tek çare olduğu aşikardır.
Fakat bu durumların temel nedeni kulübün kurumsallaşmamasıdır. Her sezon yeni yönetim, yeni teknik adam, yeni oyuncular milyonlarca lira ve sonuç hüsran. Sürdürülebilir başarılar, planlı programlı, hesap verilebilir bir düzen ve uzun vadeli yatırım gerektirir.
Kurumsallaşmadan, kalıcı finansal çözümler getirilmeden, 10 yıllık yerine 12 aylık hedefler koyulduğu sürece, bizler daha çok hoca, daha çok oyuncu ve daha çok farklı yönetim görürüz.
Acaba Demirspor'un 1. Ligde kalıcı olarak mücadele ettiği için sevinmeli miyiz, yoksa Süper Lig'de mücadele etmediği için üzülmeli miyiz?