ABD Başkanı J. F. Kennedy ve Martin Luther King suikastlerini alenen 'darbe' olarak niteleyen müthiş ve keşfedilesi ABD'li belgeselci Emile de Antonio, 1989 yılındaki ölümüne kadar 'tarihin tekerrürüne karşı gerçeği, hiç değilse gerçeği' ifşa etmek derdindeydi. Nitekim, 16. Gezici Festival'in özel 'Darbe!' seçkisi de gösteriyor ki, adalet arayışlarının neticesinde dön dolaş -ama hiç değilse- yaşanan acı ve kayıpların ifşasıyla teselli bulunuyor. Bu cuma, memleketi Ankara'da başlayacak olan festival, hemen ertesi gün Alman Kültür Merkezi'nde 'Darbe, Sinema ve Bellek' başlıklı bir panel düzenliyor. 12 Eylül 1980 darbesinin 30. yıldönümünde hazırlanan 'Uygunadım Hayatlar' bölümünde mevzuya bizim cenahtan bakan
Beynelminel'in ortak yönetmeni Sırrı Süreyya Önder ve dönemimizin mağdurlarıyla yaptığı görüşmelerden oluşan
12 Eylül'ün yönetmeni Özlem Sulak da panele katılacak. Mevzunun Ankara'da kalmayacağı, festivalin itinayla seçilmiş diğer filmleriyle birlikte yola devam edeceği malum. Kültür veTurizm Bakanlığı'nın katkıları, rotasındaki Artvin ve Ordu belediyelerinin desteğiyle elbette. Darbe seçkisindeki filmler ise Türkiye'nin yanısıra Latin alemini telef eden benzer 'müdahalelere' dair birkaç önemli ipuçu veriyor. Bu filmler 'önce' ve 'sonrası' belgelemesinden ziyade hak ve özgürlüklerininin zaptından sonra vatandaşdaki travmalarla ilgileniyor. Bu minvalde
Yargıç ve General'in yargıcı Juan Guzman'ın, neticede General Augusto Pinochet taraftarlığından vazgeçip bilakis bir adalet savaşçısına dönüşmesi manalı.
ADIOS AMIGOS!
Şili'deki 11 Eylül 1973 darbesi ve 25 yıllık Pinochet diktatörlüğünün hesabını soran yargıcın, esasen ucu ABD desteğine uzanan feci suç tablosuna karşı yetkilerinin 'okyanusu' aşamaması da ayrı travmatik. Bu dönemde 'kaybolan' binlerce vatandaşın arasındaki 30 yaşındaki ABD'li araştırmacı gazeteci Charles Horman'ın trajedisi ise malum Costa Gavras'ın
Kayıp (1982) adlı filminde. Gözden düşse de kadim sömürgecilik refleksinden taviz vermeyen Portekizli Salazar'ın iktidar yıllarını işaretleyen
48 (2009) de bu diktatörlerin 'koltuktan düşene' yani pekâlâ da ölene dek hesap vermeden göçüp gittiğini hatırlatıyor. Deneysel
48, bu mezalimlikleri ortak belleğimize kaydetme derdinde. Brezilya'daki 1964 darbesiyle
Annemler Tatilde (2006) ise bunu, bir çocuğun gözünden anlatırken en katı yüreklere doğrudan değsin istiyor. Şimdinin 'taş atan çocuklarını' düşününce, tarihin makus tekerrüründe neyi ifşa edeceğimiz iyice bulanıklaşıyor.
www.gezicifestival.org