Oscarlı
Güneş Yanığı'nın (1994) devamı 'epik bir savaş filmi' olarak karşımızda. Üçleme için yola çıkan, ancak ikinci filmi 16 yıl sonra çeken Nikita Mikhalkov ile geçen yıl Altın Palmiye için yarıştığı Cannes'da
Güneş Yanığı 2 vesilesiyle görüştük. Şimdilerde Kremlin Sarayı'na, yani Putin iktidarına yakınlığıyla eleştiri alan, aşırı milliyetçi ve dinci suçlamalarıyla karşı karşıya kalan bir zamanların komünisti Mikhalkov'un morali yerindeydi. "Ben Rusya'nın büyüklüğüne inanıyorum. Kadim bir kültür ve ırk söz konusu. Özünüzü yadsıyabilir misiniz?" sözleriyle sohbete başladı. İlk filmde Çehov'un müthiş evrenini yaratıcı ve incelikli bir sinemayla aktaran yönetmen, bu kez 'Rusya'nın en pahalı filmi ünvanıyla anılacak' dev bir bütçe harcamasını "Sanat filmi de çektim, az parayla çok iş de kotardım. Şimdi de Rusya tarihine geçecek görkemli bir film yaptım. Niye bizim de pahalı bir epik filmimiz olmasın ki! Ne kadar para harcadığınız değil, nasıl bir iş çıkardığınız önemli," diyerek açıkladı. Gelgelelim yer yer şahane tesbitler olsa da, 150 dakikanın tamamı için aynı şeyi söylemek zor. "Şamatacı bir üslup tutturduğum doğru. Ama müsrif ve şımarıkça davrandığımı hiç düşünmüyorum. Savaşın kendisi şamata gibi. İktidarlar sizi harcar. Ben de bu akıl almaz durumu abartarak vermek istedim. Bence 2. Dünya Savaşı'nın Rus cephesinin anlatılması, milletmiz için çok önemli. İnanılan devrimin güneşi sonradan çok can yaktı. Geçmişimizle yüzleşelim ki geleceğe aydınlık bakalım," diyen Mikhalkov'a göre filmdeki din, iman ve mucize gibi temalar gayet yerli yerinde. "İnançlı olmak önemlidir. Yoksa nasıl savaşa gidersiniz ki!"
'TARAF OLAMAZ MIYIM?'
Rus film eleştirmenlerinden Alexander Sokourov gibi önemli yönetmenlerce 'sahtekar' olarak nitelenmesine ve protesto edilmesine ise itiraz etti Mikhalkov: "İktidara yakınlığım neden eleştiriliyor ki? Ben devlet yardımlarını kendime yontmuyorum, bir çok sinemacıya bütçe çıkardık. Rusya yeni ve liberal bir dönem yaşıyor bence. Sinemacıyım ama taraflı olamaz mıyım?"