Betül olmasa ben bir hiçim

Yeşilçam'ın efsanevi isimlerinden Cüneyt Arkın ve 44 yıllık eşi Betül Arkın ile Levent'teki evlerinde bir araya geldik. Sıcak bir bayram sohbeti gerçekleştirdiğimiz ünlü çift, minik torunları sayesinde artık bayramların daha neşeli geçtiğini söylüyor. Yanlarına küçük oğulları Kaan Arkın'ı da alan çift; hem yarım asra yaklaşan mutlu evliliklerinin sırrını, hem de oğullarıyla birlikte geçirdikleri bayramları anlattı... Çiftin büyük oğlu Murat Arkın ise sorularımızı Londra'dan yanıtladı.
Bayramlar sizin için ne ifade ediyor?
CÜNEYT ARKIN: Torunlarımın bana o güzel gözleriyle bakıp "Büyük dede" demesi beni çok mutlu ediyor. Bir de öyle güzel "Dede" diyorlar ki... Onlar sayesinde bayram, artık daha neşeli bir şenlik haline geldi.
BETÜL ARKIN: Eski bayramlar gibi olmasa da, biz yine her bayram evde toplanıp birlikte yemek yeriz. Gençler artık bayramda tatile gidiyor. Fakat bizim çocuklarımız bayramda asla bir yere gitmez; mutlaka evde bizimle olurlar.
KAAN ARKIN: Bu ev; çocukluğumuzun geçtiği, büyüdüğümüz ev. Bayramlarda mümkün olduğunca bir araya geliyoruz. Benim 5 yaşında Zeynep adında bir kızım var. Ailemden aldığım birçok değer var. Bugüne kadar ki başarısızlıklarım ve başarılarımın nedeni ailemdir.
Cüneyt Bey, kaç yıldır evlisiniz Betül Hanım'la?
C.A.: Ben doğduğumdan beri Betül Hanım'la evliyim. (Gülüyor) Oğlum Kaan, bu evde ortalarda koşturup oyun oynardı. Şimdi kocaman adam oldu.
B.A.: Tam 44 yıl oldu.
Arkın Ailesi'nin değerleri nelerdir?
B.A.: Hayatımız boyunca gösterişi hiç sevmedik. Büyük arabalara binebilirdim ama Cüneyt'in en popüler döneminde bile mütevazı arabalara bindim. Aynı şeyi çocuklarımıza da aşıladık. Harçlıkları dışında, onlara para vermezdik. Murat oyuncu olmayı çok istiyordu; biz istemedik. 40'ına doğru setlere girdi...
Neden istemediniz?
B.A.: Zor bir hayat çünkü... "Bir eve bir oyuncu yeter" dedik ama Murat geç de olsa oyunculuğa başladı.
iki yıl yerde yattık
Betül Hanım, bunca yıl evliliğinizi ayakta tutmak zor olmadı mı?
B.A: Eskiden Cüneyt yanımdayken, kadınlar telefon ediyordu. "Kocan şu anda nerede, kimin yanında?" diye soruyorlardı. O sırada Cüneyt, benim yanımda oturuyordu halbuki. Evliliği yürütmek için duymamanız, görmemeniz gerekiyor. Üç maymunu oynayacaksın.
C.A.: Evlilik; çok büyük fedakarlık ve sorumluluk gerektiren bir şey. Evliliği canlı tutacaksın. Ben karıma hâlâ şiirler yazarım, her zaman çiçek alırım. Betül çok acı çekti, insan üstü bir sabır gösterdi. İnan her kadın kaldıramaz. Belimden kaza geçirdiğimde, iki yıl yerde yatmam gerekti. Betül de benimle birlikte yerde yattı. Betül olmasaydı, Cüneyt Arkın bir hiçti, olamazdı yani.
Cüneyt Arkın, çok yakışıklı bir aktör. Hiç aldatıldığınızı düşündüğünüz oldu mu?
B.A.: Belki aldatılmışımdır; tersini söylersem komik olur. Aldatılmamak mümkün mü sizce? Onu deliler gibi kıskanırdım ama susardım. Gençliğimde en çok, Cüneyt'in alkol almasına sinir olurdum.

KADIN ALDATILDIĞINI ANLAR

C.A.: Etrafımdaki erkeklere bakıyorum; eşlerini aldatıyorlar. En çirkini de; karısıyla yaşadığı eve başka bir kadını getirmesi... Erkekler, karısının haberi olmadığını düşünüyor. Oysa kadınlar, adamın kendisini aldattığını kapıdan içeri girdiği anda hisseder. Kimse kendini kandırmasın.

Geçmişte yaşadıklarınızı sorguladığınız oluyor mu?
B.A.: Ben güçlü bir kadınım. Tüm zorlukların altından kalkabilirim. Konuşmak için hep doğru zamanı beklerim.
C.A.: Betül, çok inatçı ve sabırlıdır. Bekler, sonra da anamı beller! Betül'ün bu evde olması, benim için bayramdır. En zor şartlarda bile, Betül'ün hep gülen yüzüne alıştım. Tabii bazen de mavi gözlerine yağmur yağar, 10 takla da atsam yüzü gülmez. Betül'ün bir kez bile bana "Araba, ev istiyorum, kıyafet istiyorum" dediğini duymadım.

OĞLUM OLDUĞUNU SAKLAMIŞ

Gelinlerinizle aranız nasıl?
B.A.: Murat ve Kaan çok zor evlendi. Kız arkadaşlarını getirip "Anne, sana benziyor mu?" derlerdi. Çocuklarımın hayattaki ikinci şansları eşleridir; çok iyi kadınlarla evlendiler. İnşallah böyle de devam eder. Mesela Kaan'ın eşi Aslı'yı oğlumdan daha çok seviyorum; çok mükemmel bir kız. Merhametli ve düzgün biridir.

KAAN SABIRLI, MURAT ÇABUK PARLAR

Kaan Bey, Cüneyt Arkın'ın oğlu olmak nasıl bir sorumluluk getiriyor?
K.A.: Bu; başlı başına büyük bir fedakarlık gerektiriyor. Bizim Cüneyt Arkın'ın oğlu olduğumuzu; okulda, iş hayatında ve sosyal yaşamda kimse bilmezdi. Tanıştığımız insanlara bunu söylemeyiz. Küçükken abimle beni 'Malkoçoğlu' ya da 'Kara Murat' diye çağırırlardı. Bunlar ikimiz için de gurur verici şeylerdi. Hiçbir işime 'Ben Cüneyt Arkın'ın oğluyum' diye girmedim. Eski iş yerimde bunu bir yıl saklamıştım. Duyduklarında yaklaşımları daha farklı olmuştu.
C.A.: Oğlum bir işe girmişti; bir gün sürpriz yapıp yanına gittim. Baktım ki; arabasının içini doldurmuş, hamallar gibi mal taşıyor. Dayanamadım onu görünce, patronunun yanına gittim. Adam beni görünce şoka girdi zaten. "İnanamıyorum, siz babası mısınız?" dedi. Kaan, kim olduğunu herkesten bir yıl boyunca saklamış.
İki oğlunuzun hangi özellikleri Cüneyt Bey'e benziyor?
B.A.: Cüneyt çocuklarına nasıl davrandıysa, Murat da oğullarına öyle davranıyor. Murat çok çabuk parlar ama çabuk söner. Kaan ise öyle değil; çok sabreder, susar, bekler ama küstüğü zaman da barışması zordur. Kırıldığı anlarda içine kapanır. Bu yüzden ben Kaan'ın tepkilerinden daha çok korkarım.

BABAM HEP 'ÖNCE SAĞLAM BİR İŞİN OLSUN' DERDİ

Murat Bey, sizin oyunculuk isteğiniz ne zaman başladı?
MURAT ARKIN: Oyunculuk arzum, gençken izlediğim filmlerle başladı. Babam;"Önce sağlam bir işin olsun, sonra ne istersen yap" derdi. Londra'da yüksek lisans yaptıktan sonra 14 yıl şirketlerde çalışıp kendi yazılım firmamı kurdum. Sonra Gani Müjde'den 'Pis Yedili' dizisi için teklif geldi. 10 ayda, çekimler için Londra-İstanbul arasında 106 kez uçtum. Yazılım işim de devam ediyor. Kardeşimle birlikte DersleriKurtaranAdam. com isimli bir sitemiz var. Çok büyük ilgi gördü.
Ailenizden uzak olmak sizi zorluyor mu?
M.A.:İstanbul'dayken Londra'daki ailemi, Londra'dayken İstanbul'daki ailemi özlüyorum. Ama iki şehir arasında mekik dokurken, bir kez bile sete geç kalmadım.

CEYLAN BENİ ARASIN ONA DERS VEREYİM

44 yıllık evliliğinizi düşündüğünüzde, aklınıza ilk ne geliyor?
B.A.: Cüneyt'i 20 yaşındayken tanıdım. O yaşta nasıl oldu da bu evliliğe "Evet" dedim, ben de şaşırıyorum. Ben çok inatçı bir kadınım; bir şeyi başarmak, yürütmek istiyorsam, ölürüm de kararımdan dönmem. Cüneyt'i çok sevdiğim ve hayatımda onun yerine başka hiçbir şeyi koyamadığım için hep mücadele ettim. Sürekli setlerden eve kaza geçirmiş halde gelen bir adamla evliydim. Zaten görüşemiyoruz, bir de üstüne adam hasta... Ömrümün yarısı hasta bir adama bakmakla geçti. Düşüp belini sakatladı; iki yıl boyunca halının üzerinde birlikte uyuduk. Şimdi bakıyorum da; Burak Özçivit'le birlikte olan Ceylan Çapa'nın işi çok zor çünkü bu adamları idare etmek zor. Beni arasın, ona öğreteyim ne yapması gerektiğini... Onlar, çok yakıştırdığım bir çift.