Hafta başında kara kışın bastırmasıyla birlikte mevsimin olmazsa olmazı külotlu çoraplardan bahsetmenin zamanı da geldi.
Çoraplar, çok uzun yıllardır hem erkeklerin, hem de kadınların bacaklarını süslüyor. Erkekler mi demeyin; 16'ncı yüzyılda Avrupa'da düzgün bacaklara sahip erkekler, bacaklarını kısa şortlarının altına giydikleri uzun çoraplarla sergilemekten gurur duyarlarmış. I. Dünya Savaşı'nın sona ermesi ile kadınların savaşta kaybedilen erkek gücünün yerine geçmesi sonucu, iş hayatında daha çok var olmaları ile çoraplar da önem kazandı. Daha önceleri yün ve pamuktan üretilen çoraplar, o dönem daha zarif bir görünüşe sahip ipek veya yapay ipekten üretilmeye başladı.
1938'te Amerikan bir kimya firması olan DuPond'un naylondan ürettiği çoraplar, kadınların hayatında çığır açtı. Böylece bütün kadınların bacakları Hollywood yıldızlarınınki gibi zarif görünmeye başlamıştı.
1960'lı yıllara gelindiğinde ise naylon çorap dünyasında yeni bir devrim yaşandı. Mini etek modası ile kısalan etek boyları, kadınları çorapları tutturmak için kullanılan jartiyerlerin görünmesi tehlikesi ile karşı karşıya bırakıyordu. Bunun sonucunda külotlu çoraplar icat edildi.
Günümüzde; yaz aylarında dahi giyilebilecek ince çoraplardan korse gibi kalça ve bel bölgesini şekillendirenlere, desenlilerden neon renklilere kadar büyük bir çorap pazarı var. Etek giymeyi çok seven biri olarak bu sezon en kalın renkli opak çoraplardan başta krem ve siyah olmak üzere aldım hemen. Bu arada geçtiğimiz kış ülkemizde de çok sevilen desenli çoraplar, artık bu sezon gündemde değil. Bunun yerine kadınlar, uygun düşen durumlarda süper ince siyah çorap giyebilirler.
Ne diyelim; hava nasıl olursa olsun, çorabınız güzel olsun...
ÖZGE ULUSOY