Ümit Besen, Cengiz Kurtoglu ve Arif Susam...
Taverna müziginin üç efsane ismi, Polat Yagcı'nın organizasyonuyla yılbası gecesi ilk kez birlikte Kuruçesme'deki Suada'da sahneye çıkacak.
Müzikte Tarabya kültürünün öncülerinden olan, kasetleri milyonlar satan ve yüz binlerce kisilik rekor konserler veren Besen, Kurtoglu ve Susam; yıllarca konusulacak gece öncesi GÜNAYDIN için bir araya geldi. Efsane üçlüyle geçmisten günümüze bir yolculuga çıktık...
Bir ilke imza atılıyor... Üç büyük isim, ilk kez birlikte sahneye çıkacak. Neden bunu daha önce yapmadınız?
ÜMİT BESEN: Sahnede ilk kez bir aradayız ama gönül olarak hep birlikteydik. Yıllardır bastıgımız tus aynı, insanlara verdigimiz sevgi aynı... Ilk kez birlikte aynı sahnede olmak heyecan verici. Bizi, Polat Yagcı'nın projesi bir araya getirdi. Suada'da dev bir yılbası gazinosu yapacagız. O gece Tarabya ruhu yeniden canlanacak.
Üçünüzün de ismi çok büyük... Bir araya gelmekten çekinmediniz mi?
Ü.B.: Yok, biz rekabet içinde degiliz. Hepimiz; sevgiyi, sevgiliyi ve hasreti kendi tarzımızla anlatıyoruz. Cengiz'in yorumladıgı sarkının aynısını ben yorumlayamam. Onun tadı baskadır. Insanlar, o sarkıları Cengiz'den dinlemeye alısmıstır. Dolayısıyla hepimiz birbirimizin farkındayız ve rekabet halinde degiliz. Bir araya gelmekte sakınca görmedik.
BİRBİRİMİZİ GELİŞTİRDİK
Geçmiste birbirinizin sarkılarını söyler miydiniz?
Ü.B.: Dinleyici, direkt olarak ismimize geliyor. Mesela bana gelip Cengiz'in veya bir baskasının sarkısını dinlemek istemez. Bana gelen, benim sarkımı ister.
ARİF SUSAM: Peçetelere 'Ben buraya seni dinlemeye geldim. Cengiz Kurtoglu dinlemek istesem, ona giderdim' yazıyorlardı.
Ü.B.: Benden eski olan isimlerin sarkılarını her zaman okurum, onları ayrı tutmak lazım. Fakat o zaman da 'Kendi sarkını okusana' diyorlar. Ne bileyim; Orhan Gencebay'dan, Ferdi Tayfur'dan sarkılar söyleyecegim zaman itiraz geliyor. Dinleyici, daha programın basında 'Nikah Masası'nı dinleyip gidecekmis gibi duruyor.
CENGİZ KURTOĞLU: Bazı sevenlerimiz, sarkılarımıza takıntılı olabiliyor. Bu repertuvarlar üzerimize yapısmıs.
Sizce neden hâlâ çok seviliyorsunuz?
A.S.: Eglendiren, düsündüren, maziyi yasatan müzikler var... Biz haftanın yedi günü çalısıyorduk. Bir cumartesi günü bizi izlemek için bir ay önceden rezervasyon yaptırırlardı. Su anda o performansa dayanabilir miyiz, bilemem.
Birbirinizi dinlemeye gider misiniz peki?
A.S.: Sahne saatlerimiz aynı oldugu için birbirimizi dinleyemiyoruz.
C.K.: Bunu açıkça itiraf edelim: Biz birbirimizi çok merak ederdik. Istanbul'a ilk geldigim yıllarda, Ümit Besen'in nerede sahneye çıktıgını merak ederdim. Hiç unutmam; Emirgan'dan geçerken bir afiste Arif Susam yazıyordu. Tarabya'da Nejat Alp, Yıldızlar'da ise Ümit Besen yazıyordu. "Burada nasıl tutunacagım? Herhalde eve dönerim" dedim. 'Bunlar çok sosyete insanlar, bizi barındırmazlar' diye düsündüm. (Gülüyor) Bu bir akademik kariyerdir. Bizim birbirimizden haberdar olmamız, müzikal anlamda gelismemizi saglıyordu.
Ü.B.: Ben de baslarda korkuyordum. Tarabya'da hep Batı müzigi yapılıyordu. Benim tarzım, daha arabesk-pop müzigine yakın... Geldim; 'Dönülmez Aksamın Ufkundayız'ı, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur sarkılarını okudum. Sonra dükkan dolup tasmaya basladı.
A.S.: Birbirimizle görüsmemiz, müzik ve bilgi paylasımı açısından önemliydi. Okul gibiydi o yıllar.
O zamanlar müzisyenler arasında çok saygılı bir iletisim varmıs...
A.S.: Kesinlikle... Simdi kim kime gidip bilgi alır ki? Biz birbirimizden bilgilenirdik.
Ü.B.: Birbirimize yardımcı olmayı seviyorduk. Bir otelde programım vardı; baktım yan salonda Hayko prova yapıyor, bir türlü ses düzenini ayarlayamıyor.
Gittim, bizim müzik sistemini kurdum; ses plak gibiydi! Hayko, "Herkes birbirinin kuyusunu kazar, sen bizim ses sistemini kurdun" dedi.
PAPYONSUZ ÇIKMAZDIK
'Nikah Masası', 'Gelin Olmus Gidiyorsun' ve 'Nikah Memuru'... Bunlar çok etkileyici sarkılar... Siz neler yasadınız Allah askına?
C.K.: O gelin sarkısından sonra altı tane torun oldu!
Ü.B.: Gerçekten yasadıgım seyler, söz yazarları tarafından yazıldı; isin aslı bu. Bunu ne Cengiz, ne de Arif yasadı; yasayan benim! 'Nikah Masası'nın sözü ve müzigindeki o duygular gerçek... O sarkının sözlerini Ahmet Selçuk Ilkan yazdı, bestesini ben yaptım.
Çok beyefendi bir tarzınız var; müziginizde, giyim tarzınızda ve tavırlarınızda...
C.K.: Sahnede bel kusagı, papyon, fular takardık. Simdi yırtık kotla çıkıyorlar iste...
Sanatçı olarak topluma örnek olma amacınız var mı?
Ü.B.: Eskiden beri bazı seylerin denetlenmesi gerektigini söylerim. Çocuklar, büyürken sanatçıları örnek alır. Filmler, diziler, sarkılar fark etmez; her konunun denetlenmesi, Türk örf ve adetlerine uygun olması gerekir. Su an öyle sarkılar yapılıyor ki, sözlerinin mutlaka denetimden geçmesi gerekiyor.
A.S.: 25 sene önce Cengiz'e "Gel beraber 'Rüstem Batum Sov'a gidelim, ikimizi de davet ettiler" dedim.Bana, "Manyak mısın sen? Canlı yayın bu! Adam adımı soyadımı sorsa, o anda heyecandan ölürüm" dedi. Şimdi bülbül oldu bak...
C.K.: Oğlum 60 yasına geldik, bırak da konusalım! (Gülüyor)
ARİF ÇOK KONUŞUR, ÜMİT UTANGAÇTIR
Birbirinizin özelliklerini tarif etmenizi istesem, neler söylersiniz? C.K.: Arif Susam, sahnede çok konuşurdu ama Ümit Abi öyle değildi. Bir 'Efendim hoşgeldiniz, saygılar' der, bir de 'Güle güle...' Ü.B.: Biz çok utangaçtık. A.S.: Bizim tarzımızda Ümit Besen büyük patlama yaptı. Ferdi Özbeğen'den sonra, piyanoyu halkın arasına indirdi. Ama kaset olarak Ümit Besen ile Cengiz Kurtoğlu benden öndedir.
REİSİMİZLE KALBİMİZ BİR ATIYOR
Biraz da ülke gündemiyle ilgili konuşalım... Cumhurbaşkanımızın dolar bozdurma çağrısıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Ü.B.: Şu anda hükümetin
ve Cumhurbaşkanımızın
sunduğu önerilerin hepsine
uyuyoruz ve destekliyoruz.
Türkiye'de yaşıyoruz
ve Türk Lirası'nı değerlendirmemiz
gerektiğine
inanıyoruz. Kira ödemeleri
ve alışverişler; dolarla
veya Euro'yla değil, TL ile
olsun. Herkes dövizini bozdursun
ve Türk Lirası'na
yatırsın. Bunlar, Türkiye'yi
içten içe bölme planlarının
bir uzantısı. Dış mihraklar,
sosyal medyada insanları
korkutup onları yurt dışına
yatırım yapmaya zorluyor.
'Türkiye bitecek, gidin yurt
dışından ev alın. Kendinizi
sağlama alın, paranızı
dolara ve Euro'ya yatırın'
mantığını yerleştirmeye
çalışıyorlar. Bunların hepsi
Türkiye aleyhine yapılan
bölücü eylemler. Türkiye'yi
yıpratmaya yönelik oyunlara
gelmeyin.
C.K.: Reisimizin ülkemiz
için verdiği mücadeleden
büyük onur duyuyoruz
ve kendisini her zaman
destekliyoruz. Kalbimiz bir
atıyor. Benim çok büyük
bir sevdam ve bağlığım var
kendilerine. Allah onu başımızdan
eksik etmesin.
A.S.: Aynı duyguları
paylaşıyorum, Allah hakkımızda
hayırlısını nasip
etsin.
ALTIN KASET TENEKE ÇIKTI!
C.K.: Şahin Özer, milyonlarca satan kasetimden dolayı Altın Kaset ödülü verdi. Altın Kaset'i aldım, eve gittim. Eşim Fadime'ye dedim ki, "Bunu çarşafa sar, yatağın altına koy. İleride lazım olursa bozdururuz." 10 sene sonra bir çıkarttık, simsiyah olmuş teneke! (Gülüyor)
A.S.: Şahin Özer, Gülhane'de bana da Altın Kaset verdi. Bir baktım 2.5 kilo ödül! Ertesi gün kuyumcuya götürdüm, "Benimle kafa mı buluyorsun?" dedi. "Altın değil mi bu?" diye sordum, kuyumcu "Ne altını ya!" dedi. Bir de "Yabancı biri olsan seni polise ihbar ederdim" diye fırça attı!
C.K.: Ümit Abi'nin birden fazla longplay'i var, benim bir tane...
Ü.B.: İki-üç Atın Plak ödülüm var benim de...
A.S.: Götürmedin mi kuyumcuya? (Gülüyor)
Ü.B.: Ben biliyordum ne olduğunu, götürmedim o yüzden.