Türkiye'de popüler müziğin en sevilen isimlerinden biri olan Mehmet Erdem, 'Kulislerden Şarkılar' isimli çok özel bir proje ile geçtiğimiz günlerde İş Sanat sahnesine konuk oldu. 'Kardeş Türküler' ile başlayan müzikal yolculuğunu, 2012 tarihli solo albümü 'Herkes Aynı Hayatta' ile sürdüren Erdem; sevilen şarkılara orijinal yorumuyla dikkat çekti. Birçok film ve dizinin müziğine imza atan sanatçı, 'Deli Deli Olma' filminin müzikleri ile Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Film Müziği ödülünü almıştı. Erdem; İş Sanat'taki konserinde 'Çalgı Çengi', 'Polis', 'Leyla ile Mecnun' gibi birçok film ve dizi için bestelediği eserleri oyuncu ve müzisyen dostları ile birlikte seslendirdi. Başarılı sanatçı ile konseri ve hakkında merak edilenleri konuştuk.
RİSK ALMAYI SEVİYORUM
İş Sanat ile iş birliği yapma fikri nasıl ortaya çıktı?
Bu proje senelerdir aklımız da vardı. 2007'de Onur Ünlü'nün yönetmeliğini yaptığı 'Polis' filminde 'Olur Ya' isimli şarkımı söylemiştim ve o günden itibaren dizilerde, filmlerde şarkılarımız çalınıyordu. Senelerdir film ve dizi müziği yapıyorduk ama kimi şarkılar, albüm yapmamıza vesile oldu ve onların unutulmamasını istedik. Albümlerime koyduğum birçok parça da dizilerde çaldığı için bu konserde karma bir repertuvar hazırladık. Sonuçta müzisyenim; cover da yaparım, film müziği de söylerim.
Konserde dinleyicilere ne gibi sürprizleriniz oldu?
Altın Portakal aldığımız film müziklerini hiçbir yerde çalmamıştık. Çünkü film müzikleri çalınabilecek bir atmosfer denk gelmedi. Bu konserde daha enstrümantal şeyler çaldık. Bunun yanı sıra Umut Kurt ve Celil Nalçakan gibi oyuncu arkadaşlarım da benimle birlikte sahneyi paylaştı. Zaten ikisi de çok eski arkadaşım; rica ettim, kırmadılar. Daha önce hiç yapmadığımız bir şey denedik; İngilizce biliyorum ama aksanıma güvenmesem de zor toplara girerek 'What a Wonderful World'ü söyledik. İngilizce şarkının devamı gelmez ama sembolik bir şey olsun diye yapalım istedik.
Risk almayı seviyor musunuz?
Tabii ki risk almayı severim. Millet, 'Cover yaptılar' diyor ama şarkılarına cover yaptığımız insanlar öyle böyle insanlar değil. Ahmet Kaya'dan Sezen Aksu'ya, Ferdi Tayfur'dan Orhan Gencebay'a kadar en dokunulmaz ve özel isimlerin eserleri yorumlamaya çalıştık.
BENİM ŞARKIMA DA COVER YAPSINLAR
Solistliğin yanı sıra müzisyen olduğunuz için de, neyin altından kalkıp kalkamayacağınızı hesaplıyor musunuz?
Tabii ama cover yapsak da düzenlemelerle birçok şeyi değiştirmeye çalışıyoruz. Cover yapmak; şarkının sabinin yaptığının benzerini yapmak değildir, biz üzerine ne katarız diye düşünüyoruz. Bugüne kadar cover yaptığımız şarkıların sahiplerinden; 'Neden yaptınız?' diyen çıkmadı. Rahmetli olanların da varisleriyle görüştük, herkes memnundu. Zaten şarkıların sahipleri istemezse söylemeyiz.
Sizin besteniz olan bir şarkıya, 20 yıl sonra başka bir sanatçı cover yapsa ne hissedersiniz?
Valla benim hoşuma gider, sonuçta bir şarkı yapıyorsun ve onu herkes farklı yorumlamak istiyor. Bu yemek bulmak gibi bir şey, keyif verir. Yemek öyle değil mi? Zeytinyağlı sarmayı biri buldu ama herkes kendine göre yorumlar. 'Menemeni ilk bulan' diye bir şey var mı? Sonuçta herkesin lezzeti farklıdır.
İş Sanat ile iş birliği yapmanın sizdeki ayrıcalığı neydi?
Bizim için salon konseri yapmak daha önemli çünkü müzikal olarak kendimizi daha iyi ifade edebiliyoruz. Çok yerde çalıyoruz, gürültülü ya da geç saatte çıktığımız mekanlar olabiliyor ama İş Sanat'taki tek amaç konser vermek oluyor. O zaman enstrüman ya da düzenlemelerde daha çok ayrıntılara dikkat ediyoruz. Her yerde çalamayacağımız parçaları burada çaldık.
BARDA AĞIR PARÇALAR ÇALAMAYIZ
Bar programları daha serseri ruhlu ama konserler daha mı ağırbaşlı oluyor?
Tabii, zaten bar programlarında çok ağır enstrümantal şarkı çalamazsınız çünkü orada kimse onları dinlemek istemez. Barlarda daha çok eğlenmek istiyorlar ama burada biz daha sanatsal bir şey yaptık.
Biletleriniz iki ay önce satışa çıkmış ve 13 gün içinde bitmiş. Bu konseptte böyle bir talep göreceğinizi tahmin ediyor muydunuz?
Sağ olsunlar ama burada İş Sanat'ın da farkı var. Çünkü daha planlı davranıldığı için kemikleşmiş bir dinleyicileri var. Şu an sokağa çıksam rastgele bir konsere de gidebilirim ama İş Sanat'ta her şey daha planlı oluyor. İşlerim yoğun olsa da, ben de İş Sanat programında başka sanatçıları dinlemeye gidiyorum.
ARABESK TARAFIM VAR!
Bir gün sizden de eller havaya bir şarkı duyar mıyız?
Hareketli parçalar da yapıyoruz ama daha çok orkestramla hangilerini kotarabiliyoruz düşüncesiyle, kendi meşrebimize uygun olanları tercih ediyoruz.
Arabesk bir tarafınız var mı?
Hangimizde yok! Hepimizde var; zaten doğu coğrafyasıyız ve hüznü yaşıyoruz. Tabii kötü anlamda değil, belki hüznü yad etmek anlamında tercih ediyoruz bunu ama sonuçta arabesk seviyoruz.
Altın Portakal Film Festivali'nde ödül almış bir sanatçısınız. Ne hissediyorsunuz?
Kuzenim Özgür Akgül ile film müziği yapmıştık ve Altın Portakal'da 'Deli Deli Olma' filmiyle En İyi Müzik Ödülü'nü aldık ve bu, bizim tarzımız dışında bir olaydı. Müzik yarışmalarında da ödüller aldım ama film festivalinde ödül almak motive edici oldu.
OYUNCULARIN DÜNYASI BİZE GÖRE DEĞİL
İş Sanat'taki konserinizde oyuncularla aynı sahneyi paylaşmak nasıl bir duygu?
Oyuncu çok arkadaşım var, hatta bazen ben de onların dizilerine ya da filmlerine konuk oldum; belki kendim olarak ya da müzisyen olarak bulundum. Öyle bir karşılıklı paslaşmamız var, bunlar da hatıramız oluyor.
Siz oyuncuların dünyasına girdinizde nasıl bir deneyim yaşıyorsunuz?
Benim için zor oluyor, oynayamıyorum. Çünkü siz de biliyorsunuz ki set hayatı zor, uzun süreler beklemek zorunda kalabiliyorsunuz. Belki bir dakikalık sahne için üç saat uğraşılıyor ama bu, biz müzisyenler için çok alışık olmadığımız bir durum. Biz müzisyenler sahneye çıkarız, konserimizi veririz ve biter.