11 ayın sultanı Ramazan'ın yöreden yöreye değişen ve kimi yüzyıllardır yaşamaya devam eden, kimi de çoktan tarihin tozlu sayfalarına karışan birçok geleneği bulunuyor. Gizliilimler.tr.gg sitesi, bu gelenekleri derledi…
BU AYA ÖZGÜ KEHKE VE KÜLÜNÇ
Şanlıurfa'da eski Ramazanlar'da, günler önce evlerde bu aya hazırlık olarak hummalı bir çalışma yapılırken, ayın başlamasıyla birlikte teravih namazından sonra kahvehanelerde 'Arzu ile Kamber', 'Tahir ile Zühre' gibi hikayeler anlatılırmış.
Geçmiş dönemlerde kentte, Ramazan ayı gelmeden önce, evlerde kadınlar hummalı bir çalışma içerisine girermiş. Kadınlar evlerinde, Ramazan ayı süresince yetecek kadar saclarda ekmek yapar, isot (kırmızı biber) biber salçası, turşu, şehriye ve peynir gibi çeşitli gıda maddeleri hazırlarmış. Ramazan ayının başlamasıyla birlikte iftar vaktinde en güzel yemekleri hazırlamaya çalışan kadınlar, bunlardan mutlaka komşularına ikram edermiş.
Kentte bu aya özgü olarak 'kehke' (simit) hazırlanır, bu iftardan sonra ve sahurlarda çayla birlikte yenilirmiş. Ayrıca bu aya özgü baharatlı külünçe (pasta) hazırlanırmış. İftar saatine yakın, evlerde genellikle çocuklar damlara çıkarak Ulu Cami'den atılan iftar toplarını sabırsızlıkla beklermiş.
Şanlıurfa'da Ramazan ayının en önemli geleneklerinden biri de, meddahın anlattığı hikayelerdi. Özellikle kentin meşhur Köroğlu Kahvesi'nde meddah gelir; 'Arzu ile Kamber', 'Tahir ile Zühre' ve buna benzer hikayeler anlatırmış. Vatandaşlar da teravihten sonra kahvehaneye gelir, hikayeleri dinlermiş. Meddah, 'Yarın akşam devamını anlatacağım' diyerek en heyecanlı yerinde hikayeyi kesermiş. Bu gelenek, Ramazan süresince devam edermiş.
KALEDE TOPLANIYORLARDI
Adıyaman'da davulcular geçmiş yıllarda
Adıyaman Kalesi'nde
toplandıktan
sonra, mahallelere
dağılarak sahur için
mahalleliyi uyandırırdı.
Davul çalan ekipler,
kentin önemli meydan
ve kavşaklarında
karşılaştıklarında ise
kahvehanelerden ya
da akşam gezmesinden
dönen vatandaşlara
halay çektirir, şenliğe
dönüşen bir kutlama
yapılırdı.
Davulcular, Ramazan
ayının sonlarına
doğru, kentin zengin
olarak bilinen ailelerinin
evlerine giderek
bahşiş toplardı.
Bugün davulcular artık
tek bir merkezde toplanmadan,
kendilerine
ait mıntıkalarda davul
çalıyor.
Adıyaman'da kadınlar,
Ramazan boyunca
evde pişen iftar yemeklerinden
komşulara ve
muhtaç ailelere dağıtırken,
aile büyükleri
ziyaret edilerek Ramazanları
tebrik edilirdi.
SANDALLA SAHİL TURU TEKİRDAĞ'DA
Ramazan geleneklerinin birçoğu kaybolmak üzere. Geçmişte Tekirdağlılar, Ramazan ayında sandallarla sahil turları yaparmış. Tekirdağ'da Ramazan ayının 15'inci gününden sonra bayram hazırlıkları başlarmış. Evler bayrama hazırlanır, çocuklar için giyecek alışverişi yapılırmış. Çocuklar bayram yerinde atlara, midillilere ve süslenmiş merkeplere binerlermiş. Belediye binası ön bahçesindeki havuz kenarında ise sazlar çalınırmış. Kentte Ramazan ayından önce tandırlar yakılır ve bu tandırlarda çörek ve ekmekler pişirilirmiş. Eskiden iftarda topluca oturup yemek yeme geleneği vardı. Bunda birliktelik, bir arada olma, eğlence amacı güdülüyordu. Bu gelenekler artık pek yaşamıyor.