otohaber_logo
Haberler
Söyleşi - Hakan Yılmaz
Turbodan şanzımana, elektrik motorundan kabin ısıtıcısına kadar çeşitli alanlarda teknolojiler geliştiren ve üretim yapan BorgWarner’da Başkan Yardımcılığı ve Teknolojiden Sorumlu Başkan görevlerini yürüten Hakan Yılmaz ile konuşmacı olarak katıldığı Ulus
Söyleşi - Hakan Yılmaz

Kendinizden ve kariyerinizden bahseder misiniz?

Hakan Yılmaz: Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi'nden mezun olduktan sonra ODTÜ Makine Mühendisliği bölümünü birincilikle bitirdim. Ardından burslu olarak Michigan Üniversitesi'nde Mekatronik ve Kontrol Sistemleri üzerinde yüksek lisans yaptım. Yine Michigan'da Robert Bosch firmasında otomotiv grubunda çalışmaya başladım. Bu esnada ikinci yüksek lisansımı da Mühendislik Yönetimi alanında yaptım. Bosch'ta çeşitli görevlerden sonra BorgWarner bana ulaştı. Ben de 15 yılı aşkın süredir Bosch'ta görev yaptıktan sonra 2018'in başında BorgWarner'e, Teknolojiden Sorumlu Başkan olarak katıldım. 2019'un başlarında direkt CEO'ya bağlı olarak yönetim kuruluna girdim. Hem CTO hem de CSO olarak görev yapıyorum. Şirketin bütün teknoloji ve üretim yelpazesi, portföy yönetimi, pazarlama araştırmaları gibi pek çok alan benim sorumluluğumda. Aslında her hafta farklı bir iş yapıyorum diyebilirim.

BorgWarner'ın gelecekteki vizyonundan ve teknolojilerinden bahseder misiniz?

Yılmaz: Biz teknoloji ve enerji yönetimi alanlarında büyüyoruz. Yani, bataryalar, kabin ısıtma ve pil ısıtma sistemlerinde büyüyoruz. Kabin ısıtma konusunda bir numarayız. Diğer tarafta elektronikle mekaniğin uyumu da önemlidir. Çünkü gelecekte araçlarda sadece elektronik olmayacak, mekanik de yer almaya devam edecek. Biz mekaniği akıllı ve elektronik kontrollü hale getiriyoruz. Mesela bizim güç elektroniğine aldığımız çalışanlar hep mekanik mühendisleri. Ayrıca batarya paketleme konusunda da çalışmalar yaptık ve dünya geneline yayılan üretim tesislerimizde üretim hattını kurup paketleyip farklı gruplara satabiliriz. Elektrik motorları konusunda da çok başarılıyız. Zaten hibrit pazarı hızla büyüyor ve P2, P3 ve P4 elektrik motoru ile kavrama sistemine talep her geçen gün artıyor. Biz zaten çift kavramada da bir numarayız. Verimli elektrik motorlarımız da var. Bu sistemin tamamını yüksek adetlerde kendi içinde üreten iki veya üç şirketten biriyiz. Zaten bu şirketler de kavramayı bizden alıyorlar. Kısaca hibrit araç üretim sayısı arttıkça üreticiler, sistemin tamamını üreten bizim gibi markaları tercih ediyorlar. Bu tercih, bizim ve onlar için bir avantaj oluyor. Elektrikli ve hibrit araçlar için geliştirilen elektrik motorları konusunda da BorgWarner olarak çok fazla tecrübeye sahibiz. Bir sonraki aşama olan güç elektroniği kontrol sistemleri konusunda yatırımlar yaptık ve bu alanda hızla büyüyoruz. Kısaca biz, mekatronik ve mekanik kısmında başarılıyız. Bu noktada ürünlerimiz ve mühendislik birimlerimizle müşterileri de yönlendiriyoruz. Mesela müşteriler, elektrik motorunun konumu konusunda kararsız kalabiliyorlar. Biz, BorgWarner olarak müşterilere farklı çözümler sunarak aktarmanın, önde, arkada ya da 4 tekerlekte olması konusunda yönlendirme yapıyoruz. Gücün aktarılmasında da zincir ya da dişli mi olacak konusunda da uzmanız.

Bu uygulamaları rekabetçi fiyatlarla dünyanın her tarafında başarıyla uygulayabiliyoruz. Bizim güç elektroniği konusunda büyümemiz gerekiyor ve çalışmalarımız sürüyor. Hibrit ve elektrik sistemlerinde kendi güç elektroniğimizi ekliyoruz. 2022'den itibaren daha aktif olacağız. Üreticiler bizi tanıyorlar ve entegre ürünlerdeki başarılarımızı da biliyorlar. Turbodan şanzımana kadar pek çok üründe dünya çapında aldığınız her iki araçtan birinde BorgWarner ürünü var.

Çin'de ve Kuzey Avrupa'da elektrikli ile hibrit otomotiv pazarı hızla büyüyor. Neden hibrite bu kadar ağırlık veriliyor?

Yılmaz: Otomotiv endüstrisinde teknolojik yenilikler ve mantıklı çözümler bazen sektörde takılıp kalabiliyor. Elektrikli araçlarda şarj konusu, hibritlerde performans beklentisi ve ödenecek ekstra para gibi kriterler var. Yeni elektrikli otomobil markalarını saymazsak otomotiv sektöründe 100 yıllık geçmişi olan üreticiler bir anda yön değiştiremiyor. Çünkü üreticilerin çalışan sayısı, fabrika kapasitesi, satış hacimleri düşünüldüğünde hızlı değişimler bir anda aniden yapılacak değişimler değil. Diğer tarafta elektrikli otomobillerde gerekli hacimde pazar yok, batarya fiyatları da düşmediği için para kazanmak çok zor. Şu anda elektrikli otomobiller için hükümetler baskı yapıyor. Fakat bunun iyi ayarlanması gerekiyor. Amerika'da elektrikli otomobiller için çok iyi bir hedef belirlenmişti ama teşvik kaldırılınca bu durum satışlara da yansıdı. Avrupa'da ise dizel tercih ediliyordu ve kimse hibrite inanmıyordu ve bu düşünce de değişiyor. Şarj edilebilir hibrit (plug in hybrid) CO2 emisyonunu azaltmak için SUV'larda yayılıyor. Çin'de elektrikli araca yönelik büyük yatırımlar vardı ama teşvikler kalkınca elektrikli araç satışı azaldı. Benzer bir durum şimdi Almanya'da söz konusu. Kısaca dünyada elektrikli otomobillerin çoğu, teşviklerin verildiği şehirlerde tercih ediliyor. Ancak zorla güzellik olmaz. Bireysel müşterilerin alım kararlarında satın alınan para önemli. Alıcının elektrikli aracı benimsemesi için hükümetlerin teşvik etmesi gerekiyor. Pil masrafı ve maliyeti mantıklı olduğu taktirde 1-1,5 tonluk küçük ve kompakt şehir araçlarının elektrikli olması oldukça avantajlı. Özellikle kendi park yeri olan insanlar için de büyük avantaj.

Mercedes, elektrikli dünyasına büyük bir SUV ile giriş yaptı. Menzil/ağırlık ilişkisi sorunlu değil mi?

Yılmaz: Birçok markada büyük SUV'lar elektrikli üretilmeye başlandı ve bunların belli bir müşteri profili var. Bu noktada üreticiler, marka stratejileri doğrultusunda müşterilerini iyi tanıyorlar. Ancak aracın ağırlığı arttıkça, pil sayısı da artıyor. Pil ekledikçe aracın ağırlığı artarken menzili azalıyor ve işin içinden çıkamıyorsunuz. Bu noktada şarj edilebilir hibrit avantajlı oluyor. Yüksek voltajlı yani klasik hibrit sistemine sahip büyük hacimli araçlarla 48 volt hafif (mild) hibritler, 2025'te Avrupa'da uygulanacak CO2 emisyon standartlarını tutturamayacaklar. 2025'ten sonra kompakt sınıfa kadar olan araçlar daha şanslı olacak ve orta sınıf ile üstündekiler şarj edilebilir hibrit ya da elektrikli otomobiller de kullanılacak. Bir sonraki aşamada olan 2025 ile 2030 yılları arasında orta sınıf ve üstündeki modeller şarj edilebilir hibrit ya da elektrikliye yönelecekler. 2025'ten itibaren küçük elektrikli araçların pazar payı artacak. 1500 kg ve üstündeki araçlarda rekabet artacak. 2030'a kadar şarj edilebilir hibritler ise elektrikli araca göre daha avantajlı olacaklar. Bu noktada müşteri tercihi de önemli ve ülke koşulları, insanların beklentileri de tercihleri etkileyecek. Önümüzdeki 5 yıl çok kritik ve yeni elektrikli otomobiller yollara çıkacak. 2025'e kadar 48 volt hafif hibrit ya da hibritler olacak. Bu noktada 2025'ten sonra üreticilerin büyük hedeflerinin olması gerekiyor. Diğer tarafta üreticiler, otonom sürüş üzerinde çalışmalar yapıyorlar, bağlanabilirlik teknolojilerini geliştiriyorlar, siber saldırılara karşı mücadele ediyorlar, multimedya sistemlerini uyguluyorlar. Bunların hepsi üreticiler için maliyet ama müşteriler için para harcamayı sevdikleri özellikler.

İçten yanmalı motor ne kadar süre daha otomobillerde görev yapacak?

Yılmaz: Çok güzel bir soru ama bunun cevabını kimse bilmiyor. Bu noktada yatırımcılar ve pazar aynı noktada olmalı. Elektrikli otomobiller hızla geliyorlar. Aracın tam elektrikli, şarj edilebilir hibrit, yakıt hücresi (fuel cell) olması pek çok kritere bağlı. Sonuçta elektrikli otomobillerin büyümesi, ülkelerin ekonomik yapısı ve müşterilerin alım gücü oldukça önemli. Avrupa'da ve Çin'de toplu taşıma aktif olarak kullanılıyor ama ben Michigan'da yaşıyorum ve aracım yoksa bir yerden başla bir yere gidemem. Sadece taksi kullanmalıyım. Bu noktada mobilitenin ihtiyaç olduğu noktalarda yatırım çok önemli. Soruya dönmek gerekirse, hibrit olduğu sürece içten yanmalı motor da olacak. Gördüğümüz kadarıyla hibrit şu anda inanılmaz büyüyor. Otomotiv sektöründe sisteme yatırım yaptığınızda 10-15 yıl sürmesi gerekiyor. P2 ve P3'e baktığımızda uzun süre kullanılması gerekiyor. Üreticiler de hibriti uzun süre kullanmak istiyor. Biz BorgWarner olarak piyasaya girecek motorlarda nasıl bir turboya ihtiyacı olacağını sürekli belirliyoruz. 48 voltta da turboya ihtiyaç var ama yüksek voltajlı yani klasik hibritte turbo yok. Şarj edilebilir hibrite yapılan yatırımın etkisi oldukça iyi. Ancak elektrikli otomobillerin satışlı artarsa şarj edilebilir hibrite olan talep azalabilir. Bizim işimiz benzini torka dönüştürüp tekerlekleri döndürmek. Benzin yoksa elektriği torka dönüştürürüz.

Markalar arasında ortak platformların sayısı artıyor. Bu ortaklıklar için ne düşünüyorsunuz? BorgWarner olarak bu gidişe nasıl ayak uyduruyorsunuz?

Yılmaz: Bugün rakip şirketler ortaklıklar kuruyor ve hem ar-ge maliyetini düşürüyorlar hem de riski birlikte üstleniyor. Sonuçta üreticiler kar marjını hesaplamak zorundalar. Otomotiv sektörü yatırımcıları belli bir kararlılık bekliyorlar ve yapılan yatırımların da bir sonucu olmalı. Yatırımın zamanlaması, ne zaman yapılacağı çok önemlidir. Biz elektrikli araçlar için çalışıyoruz ama konvansiyonel ürünlerle büyümeyi sürdürüyoruz. BorgWarner olarak P2, P3 modülleri, elektrik motorlarında ya da turbo sistemlerde gibi nerede farklılık oluştururuz diye düşünüyoruz. Bu farklılığı yaptığımız yerlere yöneliyoruz. Çok hızlıysanız para kaybediyorsunuz, çok yavaşsanız pazarı kaybedebiliyorsunuz. İşte doğru hızı yakalamak ve o dengeyi tutturmak gerekiyor.

Diğer Haberler

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.