BU SEKTÖRE KENDİMİ BAĞLAMADIM
- Şimdiye kadar çok başarılı oldunuz, daha iyisini yapmak için omuzlarınızda yük hissediyor musunuz?
- Hiç hissetmiyorum, neden hissedeyim? Ben canım sıkılırsa oyunculuğu yarın bırakırım.
- Bu Adanalı olmakla da alakalı olabilir mi?
- Hayır hiç öyle birşey yok. Ben ne yaşamak istiyorsam onu yaşayan adamım. Bu sektöre kendimi bağlamadım. O yüzden yarın 'Oyunculuk yapmak istemiyorum,' dediğim zaman, yapmayabilirim. Kimseye karşı kendimi sorumlu hissetmiyorum. Sadece sosyal sorumluluk projeleri için sorumluluğum var. Bu benim şahsi kararım. Şu anda benimle Kıvanç Tatlıtuğ olarak konuşuyorsun. Ama bu işi yapıyor olmasaydım, tanınmayan bir Kıvanç da kendi çapında bir sosyal sorumluluk projesinde bulunacaktı.
BU BEDENİ 30 YILDIR TAŞIYORUM, BANA HEYECAN VERMİYOR
- Brad Pitt için de hep konuşulur, 'Yakışıklılığının kurbanı oluyor, onun yeteneğini pek çok insan göremiyor,' diye. Sizce fiziğiniz dezavantaj mı?
- Sana net bir şey söyleyeyim mi: Bir insan kendisinin ne kadar güzel veya yakışıklı olduğunun farkında değildir.
- Siz bile farkında değil misiniz?
- Ben şaşırıyorum ve kilitleniyorum böyle şeyler duyduğumda. Ben bu bedeni 30 yıldır taşıyorum ve taşımaktan da çok mutluyum, ancak her gün gördüğüm bir beden bana ne kadar heyecan verebilir? Oyunculuk anlamında, insanlar fiziğin avantaj olduğu düşünüyorsa, bu belli bir süre bana avantaj sağlayabilir, ama görsellikten ibaret iki projede oynarsın ve insanlar artık bir şeyler üretmeni bekler. Üretemiyorsan, televizyon da, sinema da kusar.
MAVİ İŞİ ÇOK TATLI OLDU
- Yine bir markanın yüzü oldunuz...
- Mavi ile dördüncü defadır bir araya geliyoruz. Benim için yabancı bir marka değil, aksine aile ile çalışıyormuşum gibi bir durum var Mavi'de. Umarım uzun soluklu projelerimize devam ederiz. Zaten Mavi ile çalışmadan önce de onların jean'lerini giyerdim. İnsanın çalıştığı markanın ürünlerini kullanıyor olması ayrı bir samimiyet getiriyor. Yapılan araştırmalarda da Mavi'nin tüketicileri üstüne basa basa, markanın yüzü olarak beni istemiş. Onlara da çok teşekkür ederim. İşin bütünlüğüne baktığınız zaman bence gayet güzel bir iş oldu. Ben çok sevdim, çok tatlı olmuş, çok samimi bir reklam.
PARA GEREKTİĞİ KADAR DEĞERLİDİR
- Adana'dan İstanbul'a geldiğinizde modellik, yarışmalar gibi alternatif yollarla aslında bu noktaya gelmeyi mi planlıyordunuz?
- Evet, ben bir yarışmayı kazandım, gittim yurtdışında biraz yaşadım, geldim falan filan. Ama ben bunları para kazanmak için yaptım. O dönemde para kazanmam gerekiyordu, modellik buna aracı oldu, daha fazlasına değil. Zaten bu işi çok kısa bir süre yaptım.
- Bunu 'Nereden geldiniz?' anlamında sormadım. Anlattıklarınızdan sizin hedefinizin ne Ortadoğu'da ünlü olmak, ne zengin olmak, ne de Hollywood'a gitmek olduğunu çıkartıyoruz. En başından beri kendinize yapacağınız manevi yatırımın peşinde miydiniz?
- Hayatta her şey gerektiği kadar değerlidir, parayı bir şekilde kazanırsın. Hayatımı idame ettirecek kadar para kazanırsam yeter. Hayatım boyunca ne yapmak istiyorsam, onu yaptım. Parayı hiçbir zaman düşünmedim. Geldiğim noktadan son derece mutluyum ve beni manevi olarak tatmin eden işleri yapmaya devam edeceğim.
REDDETTİKLERİN ÇOK ÖNEMLİ
- Kariyerinizde şans faktörünün ne kadar yeri var sizce?
- İnsanın kariyerini yaptığı projeler değil, yapmadığı ve reddettiği işler belirler. Şansa inanıyorum, ama bulunduğum noktanın sadece şanstan ibaret olmadığını düşünüyorum. Bence doğru projeyi seçmek, doğru ekiple çalışmak çok önemli. Sağ olsunlar, benim muhteşem bir ekibim var, Gaye Sökmen ve Zerrin Ersü benim üzerimdeki yükü hafifletiyor.
- Yapmadığınız işlerle ilgili pişmanlığınız var mı?
- Hayır, hiç yok. Ben çok az ve öz işlerin içinde olma taraftarı olan bir adamım. Yaptıklarım insanlar tarafından görülüyor, ama yapmadıklarımız kapalı kapılar arkasında kalıyor.
- Doğru insanlarla çalışmaya önem veriyorsunuz değil mi?
- Dizi oyunculuğuna 2003 sezonunda başladım. Kariyerimin başında İpek Bilgin'le çalıştım, çok şey öğrendim. Aşk-ı Memnu'dan sonra üretmeye kendim devam ettim. Kuzey Güney'de ve Kelebeğin Rüyası'nda kendi çalışmalarım sonucunu aldım.
- Bu işle birlikte ego da geliyor mu?
- Düşünüyorum da yok.
RIZA KOCAOĞLU - Oyuncu
MERHAMETLİ VE VİCDANLI BİR YAKLAŞIMI VAR
"Çok seviyorum Kıvanç'ı. Hayata ve insanlara karşı merhametli ve vicdanlı bir yaklaşımı var. Mütevazidir. İşine karşı ciddi sorumluluk duygusu var. Mesela sabah 8.00'de set varsa, saat 6.30'da çalıştığı anları gördüm. Hayata karşı, insanlara karşı çok açık bir tavrı var. Kaydedici gibi dolaşıyor. Adeta bunu otomatikleştirmiş durumda. Kimle tanışırsa tanışsın onun her şeyini kaydediyor. Onunla karşılıklı oynamak çok keyifliydi. Birbirimize fırsat veren bir ikili olmuştuk. Zaman zaman doğaçlama bile yapıyorduk. Bunlar da çok şey katıyordu rollerimize."
Cüneyt Yavuz - Mavi Genel Müdürü
MAVİ'DE KIVANÇ ETKİSİ
"Oyunculuk yeteneğiyle hikaye anlatmayı kolaylaştıran bir aktör, ünü sınırları aşmış bir yıldız. Tatlıtuğ'un bu özelliklerine bir de moda ilişkisi eklenince, kusursuz bir karma oluşuyor. Kıvanç Tatlıtuğ rol aldığı dizi, film ve reklamların başarısında nasıl bir etkiye sahipse, içinde yer aldığı projeler de onun star aurasını aynı derecede güçlendiriyor. Tatlıtuğ sadece Behlül ya da Kuzey olarak değil, bir moda ikonu olarak da algılanıyor. Facebook sayfasına koyduğu bir moda fotoğrafının anında binlerce 'like' ile milyonlarca 'reach'e ulaşması başka nasıl açıklanabilir? Müşteri aradığı ürünü 'Kıvanç gömleği' veya 'Kıvanç jean'i' diye tarif ediyor, Mavi'nin hızlı büyümesinde 'Kıvanç etkisi'nden bahsediliyorsa bize de 'Doğru cast, moda ikonu yaratır,' demek düşüyor."
Ece Yörenç - Senarist
EVLAT OLSA BU KADAR SEVİLİR
Fatmagül'ün Suçu Ne dizisinde çalışmaya başlamıştık. İlk bölümü izlemek üzere topluca Çeşme'ye gitmek için havaalanındaydık, Kıvanç da yeni dizimize destek vermek için bizimle birlikteydi. Sabahın köründe, yüksek enerjisiyle bizi güldürüyordu. Ezel'de dört bölüm oynayacağı - ilki aynı hafta pazartesi yayınlanan- 'Sekiz' karakteri için de tipi tamamen değişmişti, Behlül'ün bir günde unutulduğunu etraftan 'Sekiz!' diye laf atanlar sayesinde burularak fark etmiştik Melek'le (Gençoğlu). Tam Sekiz'e dişlerimizi sıkarken arkamızdan bir çığlık duyuldu 'Muhannet!!' diye. (Gümüş dizisinden sonra Kıvanç'ın Ortadoğu'da adı.) Çarşaflı bir kadın abartılı bir şekilde kocasını, çocuklarını, kaçırmak üzere olduğu uçağı bir tarafa bırakmış Kıvanç'ın karşısında titriyordu. 'Sen o musun?' diye. Kadın Kıvanç'la resim çektirmek istiyor, adam uçağı kaçıracakları için telaşlı, karısına öfkeli. Kadın Kıvanç'a sarılıyor, adam öfkeli bir şeyler söyleyince Kıvanç da kadının kendisine sarılmasına kızıyor diye tedirgin, kadından kurtulmaya çalışıyor. Kadın ağlayarak kocasının eline telefonu tutuşturdu ve tedirgin bir resim çekildi ve kadın ve ailesi koşarak hayatımızdan çıktı. Biz hâlâ olayı konuşur gülerken Kıvanç kadının, adamın taklidini yaparken, (müthiş taklit yapar) kadın ve ailesi aynı hızla tekrar koşturarak geldiler. Onları grup halinde tekrar bize doğru koşarken görünce, kahveyi püskürtüyordum. Kadın bu kez kocasına öfkeli, uçağı kaçırmayı hiç umursamadan, adamı biraz da azarlayarak 'Deminki flu çıkmış, hareket ettirmiş kamerayı, lütfen bir daha,' dedi. Adam bu kez daha sabırlı daha sakin, karısından ve Kıvanç'tan özür dileyerek tekrar çekti resmi, bu kez kadın bir de öptü Kıvanç'ı yanağından ve daha da hızlı koşarak gittiler. Kıvanç her iltifatı sanki ilk kez duyuyormuş gibi dinleyen, mesleğine, sevenlerine çok saygılı bir adam. Evlat olsa bu kadar sevilir."
HİLAL SARAL - Yönetmen
BENİ HEP ŞAŞIRTIYOR
"Kıvanç'la Aşk-ı Memnu'dan beri, beş yıldır tanışıyoruz. Kuzey Güney, ikinci projemiz. Vicdanlı, merhametli, çok mütevazı biri. Bütün ekibin motivasyon kaynağı. Oyunculuğu için de rahatlıkla şunu söyleyebilirim: İçgüdüleriyle gidemeyeceği nokta yok. Sürekli oyunculuğu düşünüyor ve yönetmen olarak beni hep şaşırtmayı başarıyor."