Şimdiki zamanın iç karartıcılığı belki de geçmişe kaçma nedenimiz. Kaçarken toplumsal hafızamızdan kendimizi iyi hissettirecek şeyleri bulup çıkartıyoruz. Böyle böyle bir nostalji kültürü oluşturduk. 90'lar, 80'ler derken o kültürün yeni gözdesi 70'ler. Çağan Irmak'ın
Unutursam Fısılda'sı
bize 70'leri hatırlatan önemli bir film. Ama Cem Yılmaz'ın
Pek Yakında filmi de günümüzde geçse bile bir 70'ler efekti veriyor. TV'de 70'lerin izdüşümü
Karadayı'da çıkıyor karşımıza. Peki bu kadar gözde olan 70'ler nasıldı? Değişim yıllarıydı 70'ler. Özellikle de evlerde. Televizyonun haneye girdiği, sosyal hayatı etkilemeye başladığı ve kendi kültürünü oluşturduğu yıllardı. Belki her eve girememişti ama mahallede bir evde olması yeterliydi. Dizilerle tanışmıştık.
Küçük Ev ağlatır,
Tatlı Cadı güldürür,
Komiser Colombo her türlü olayı çözer,
Uzay Yolu ile fezada yol alınırdı.
Aşk-ı Memnu sayesinde Müjde Ar'ı keşfettik. Mutfaklar beyaz eşya ile tanışıyordu. Telli dolapların yerini buzdolabı alıyor, yemekler artık üç gözlü Aygaz'larda pişiyordu. Merdaneli çamaşır makineleriyle kadınlar bir derin nefes almaya başladı. Çocukların sokaklarda oynayacak alanları vardı. Gazozuna maç yapmak gözdeydi. Kızlar ip atlar, oğlanlar misket oynardı. Bir araya gelince de yakantop, istop, ortada sıçan arasında seçim yapılırdı. Ellerde lallak varsa bellerde de hulahop vardı... Süpermarketler yoktu ortada raf ömrü uzatılmış ürünler de. Bakkalın, pazarın doğal ürünler sattığı yıllardı. Sonbaharda anneler toplaşır kışlıklar (turşu, reçel, tahrana...) yapardı, her sebze ve meyve kendi zamanında tüketilirdi. Herkes dar kesim elbiselere girerdi, çünkü ortalık organik ürün kaynadığı için için kimsenin bugünkü gibi kilo derdi yoktu.
Ses mecmuası yıldızları,
Hayat dergisi prensesleri,
Hey ise popçuları evimize sokardı. Pikapların yeri bakiydi. Sezen Aksu girmişti hayatımıza ama Orhan Gencebay da... Cici Kızlar'ın da Selda Bağcan'ın da plakları dönerdi pikaplardan.
Cem Karaca, Barış Manço, Erkin Koray hep özeldi. Moğollar Anadolu Pop diyordu. Dans etmeden olmazdı. Flörtler arkadaşlık teklifleriyle nihayetine ererdi. Fotoğraf stüdyoları en işlek zamanlarını yaşıyordu. Komşuluk ilişkilerinde ölçülü bir samimiyet vardı. "Bir maniniz yoksa annemler size gelecek" diyen evin ufaklığı çalardı önce zili, "Buyursunlar" deyince ailecek akşam oturmasına gidilirdi. Genç kızlar cep fotoroman okur, erkeklerin elinden
Teksas,
Tommiks ve
Zagor düşmez, çocuklar da
Milliyet Çocuk,
Doğan Kardeş dergileriyle ufuklarını açardı. Murat 124, Murat 131, Renault 12 ve Anadol derken aile tipi arabayla tanıştık. Arabalar azdı ama kıtaları birbirine bağlayan Boğaziçi Köprüsü de açılmış. Siyasi ve toplumsal olarak ortalık toz duman olsa da evlerde ve mahallelerde yaşamlar kendi karakteristlik kültürünü oluşturuyordu. Biz de hafızamızın kapılarını geçmişe doğru açınca bu karakteristlik haliyle hatırlıyoruz işte 70'leri...
SİNEMA
Hababam'lı ışın kılıçlı erotik yıllar
70'ler Türkiye'sinde televizyon sinemanın tahtını sallasa da yıkamamıştı. Yeşilçam dünyasında Malkoçoğlu ile Tarkan rekabeti sürerken, Müjde Ar tarih sahnesine çıkmıştı.
Hababam Sınıfı başta olmak üzere
Gülen Gözler,
Süt Kardeşler,
Neşeli Günler ile Arzu Film ekolü sinemaya damgasını vuruyordu. Bir başka ekol de Yılmaz Güney'di.
Umut ile dikkatleri üzerine çekerken Güney asıl
Arkadaş ile milyonlara ulaşıyordu. Bir yanda
Selvi Boylum Al Yazmalım,
Sürü gibi klasikler de çekiliyordu diğer yanda erotik filmler de. Dünya sinemasındaysa 70'ler değişim demekti.
Otomotik Portakal, Baba, Başkanın Tüm Adamları, Leopar, Kıyamet, Annei Hall, Taxi Driver, Solaris, Teneke Trampet, Kıyamet gibi klasikler ortaya çıkarken,
Superman, Jaws, Star Wars ve
Alien gibi popüler fenomenler beyazperde kendini göstermişti. Bruce Lee
Ejder Kalesi ile 'karate' filmlerinde efsaneleşiyordu.
Cumartesi Gecesi Ateşi, Love Story dönemin her daim hatırlanacak filmleri olarak seyircinin karşısına çıkıyordu.