Özgecan Aslan, Gizem Akdeniz, Ayşe Paşalı, Münevver Karabulut, Medine Memi, Nejla Yıldız, Sema Karakoca, Seliha Tokat, Fatmanur Çelik, Ceylan Soysal ve daha yüzlercesi... Umutları, hayalleri, gelecek güzel günler için heyecanları olan kadınlardı... Ama o günleri göremediler... Anlaşılamayan bir öfkenin hedefi oldular, hunharca öldürüldüler... Hepsinin ardından akıllarda tek bir soru kaldı; "Bir insan diğerine bunu nasıl yapabilir?" Masum doğan bir bebek, yetişkin olduğunda bir katile nasıl dönüşür? Sorunun yanıtını uzmanlar verdi.
ADEM SOLAK
Hayatboyu eğitim ve şiddetle mücadele vakfı Başkanı
Öldürdükleriiçin değil özgürlükleri gittiği için pişman olurlar
HEGEM Başkanı Adem Solak'ın cezaevlerinde şiddet faili 55 erkekle yaptığı görüşmeler, ilginç sonuçlara işaret ediyor. Bu erkeklerin büyük oranda hayat hakkında olumsuz ve karamsar düşüncelere sahip olduğu, gelecek beklentileri bulunmadığı, geçmişten gelen acılarını, ezilmişliklerini, travmalarını, benlik yaralanmalarını taşımada çok zorlandıkları sonucu ortaya çıkıyor. Kadına karşı ciddi fiil işleyenlerin ortak paydası ise; sosyopat kişilik özelliği göstermeleri, fazla içki içme alışkanlığı (bağımlılığı) ve uyuşturucu kullanma düşünce ve davranışı taşımaları...
- Özgecan Aslan'ın başına gelenleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Özgecan Aslan'ın yaşadıkları beklenen olaylardan sadece birisi... Bugünün vahşet tablosunun failleri kesinlikle dünün mağdurlarıdır. Bir kişinin arızalı olması öncelikle ailesine dayanır. Eğitim sistemi, çevre diye devam eder. Şiddet öğrenilen bir davranıştır. Şiddet bebeklikten, çocukluktan oluşan kişilik yaralanmalarının, travmaların daha sonra kötü davranışa dönüşmesidir. Radikal şiddet, kişiye acı veren kurban oluştan bir kurtulma hamlesidir; Mersin'de olan bence budur.
- Daha önce bu tip olaylara karışan kişilerle yaptığınız hapishane görüşmelerini biliyoruz. Bu olayın ardından failler nasıl bir ruh halinde olacaklardır? Pişmanlık yaşayacaklar mı sizce?
- Pişmanlık daha çok özgürlük yitimi üzerine, özgürlük kaybı üzerinedir. Davranışlarından pişmanlık duymak üzerine değil.
- Ne yapılmalı?
- Cezaların yeterince caydırıcı olması ve etkili uygulanması elbette önemli. Ama bu işin en önemli yanı değildir kesinlikle. Duygu üzerinde tepkiler ortaya koymakla devlet işi görmek ayrı şeylerdir. Afsız Ağır Ceza idamdan ağırdır; yeter ki uygulansın....
- Kadına karşı şiddet uygulayan erkeklerle derinlemesine görüşmelerden elde ettiğiniz sonuçlar neler?
- Kadına karşı cinsel şiddet uygulayanların büyük çoğunluğu, bunu bir intikam alma yolu olarak anlamlandırıyor. Bu intikam bilinç altından gelen, onu çocukken terk eden, ona yoksunluk yaşatan anneye karşı düşmanlık olabiliyor. Kendisine, kardeşlerine ya da babasına adaletsiz davranan (psikolojik, sözel, vs.) şiddet uygulayan anneye karşı biriken öfkenin dışavurumu olabiliyor. Kendisini dışlayan, ezen babaya, diğer insanlara ve topluma karşı isyan ya da güç gösterisi olabiliyor. Kadını mal gibi görme anlayışıyla, düşmanlık duyduğu akrabasının, komşusunun ya da diğer bir ailenin kızına, karısına cinsel saldırıda bulunmak şeklinde ortaya çıkıyor. İntikam amacıyla işlenen tecavüz suçlarında cezalandırma, hesaplaşma düşüncesi vardır. Böyle bir durumda, kurbanın asıl öç alınması gereken kişi olmaması nedeniyle faili kendi gözünde önemini yitirir. Bu şekilde iç dünyalarında yarılmalar bulunan ve kendilerini aşağılanmışlık, yenilmişlik duygularından kurtarmak isteyenler kurban seçtiklerine herhangi bir sözü ya da davranışı nedeniyle saldırıda bulunabilir.
- Çalışmanızda kadın öldürme fiilinde bulunanların özellikleri neler?
- Çocukluklarında adalet duyguları aşırı derecede rencide edilmiş olanlar var. Çocukluğunda, gençliğinde tacize, tecavüze ya da aşırı travmatik yaşantılara maruz kalanlar; ensest kurbanları da... Bilinçaltında aşırı anne düşmanlığı taşıyanlar olabilir. Özellikle hem tecavüz edip hem öldürenler; genellikle anneleri, kendilerini küçük yaşta terk edip başkalarıyla evlenen, hayat kadını olanlar ya da o yönde yaşadığı çevrede söylenti ve aşağılamalara maruz kalanlar arasından çıkıyor. Aşırı bencil olup aynı zamanda aşağılık kompleksine sahip olanlar da var.
UZM. PSİKOLOG EMRE KONUK
Davranış Bilimleri Enstitüsü Başkanı
Cinsel istekle ilgisi yoktur
Şiddet kullanan kişilerin ortak bir özelliği var mı?
- Amerika'da cinsel suç işleyerek hüküm giymiş kişilerin yüzde 100'ü 0-18 yaşları arasında cinsel tacize uğramış. Ailede yaşanan psikolojik travmalarla psikiyatrik sorunlar, tıbbi hastalıklar ve sosyal yansımaları arasındaki nedensellik ilişkisini özetleyecek olursak, aslında meseleyi nasıl ele almamız gerektiğine dair ipuçlarını da görebiliriz.
- Ailede nasıl sorunlar yaşıyorlar?
- 0-18 yaş arası aile içi en sık rastlanan travmatik olayları sıralayacak olursak: Duygusal, cinsel ve fiziksel istismar, duygusal ve fiziksel ihmal, şiddet, madde bağımlılığı, zihinsel hastalık ve parçalanmış aileden söz edebiliriz.
- Yapılan araştırmalar bizi hangi sonuca ulaştırıyor?
- Aileye odaklanmamız, yani 'bataklığı kurutmamız' gerekiyor. Bu cinayeti işleyen kişinin aile yapısını bilmiyorum. Ancak katilin annesi, şiddet nedeniyle boşandığını, eşinin ise kendi ailesinde şiddet gördüğünü söylüyor. Baba-oğul bu cinayette birlikte hareket ettiklerine göre durum meydanda.
- İdam mı, hadım mı tartışmalarına ne diyorsunuz?
- Bu görüşü savunanların iki dayanağı olur: "İbret olsun diye asalım... Ancak bu şekilde yapılanların hesabı sorulmuş olur... İçimiz ancak öyle huzur bulur..." İdam cezasının caydırıcılığını kanıtlayan bir veri yok. İkincisi "Ancak böyle hesabı sorulur-içimiz huzura kavuşur" sözü. Bu söylemde, dikkat edilirse 'kısasa kısas' kriteri işlemekte. Yani intikam duygusu... Bu da toplumsal vicdanla ilgili bir tartışmadır. Sorulan sorunun tabiatı gereği, yani değerlerle ilgili bir tartışma olduğu için tarafların anlaşması mümkün değildir. Ağır basan kazanır. Enerjimizi katma değeri yüksek, yani çözüme götüren alanlara yöneltsek iyi ederiz. İşin bir de anayasal ve AB boyutu, uluslararası anlaşmalar var. Yani cinsel suç ve yakma olursa asılır, kıskançlıktan deliye döner ve tasarlayarak öldürürse müebbetle yetinilir. Biraz garip kaçıyor. Bana kalırsa idamın tek faydası intikamımızı almış olur, rahatlarız.
- Hadım etme işine gelirsek...
- Varsayım; hadım edersen cinsel istek duymaz, suç da işlemez. Alkolü yasaklarsan alkolik kalmaz piyasada gibi bir şey. 1930'larda ABD başkanı aynı gerekçeyle içki imalatını yasakladı. Mafya böyle doğdu. Ayrıca daha kolay nakledilen ve ucuz olan uyuşturucu pazarlandı. Bütün ABD madde bağımlısı oldu. Hadım edilenler suç işlemeye devam ettiler. İşlenilen suçun aşırı cinsel istekle bir ilgisi yoktur. O çocukluğunda ciddi travmalara maruz kalmış ağır kişilik bozukluğu olan bir kişidir. Çocukluk döneminde yerinde bir profesyonel müdahale yapılabilseydi belki de Özgecan kızımız bugün hayatta olacaktı.
Prof . Dr. NİHAT HATİPOĞLU
Sabah Gazetesi yazarı
İlahi adalet cezası uygulanmalı
Özgecan Aslan vakası, bir süredir kadınlara karşı şiddetin çok ötesinde bir hunharlık ve cinnet hali. Tasarlanarak yapılmış bir katliam. İslami açıdan bakarsak bu çok büyük bir zulüm. Bu tür olaylarda aile ve çevre son derece kritik rol oynuyor. Yüce Allah; "Sizin ve sevdiklerinizin aleyhinize de olsa gerçek şahitler olun" ve "Yalancılıktan ve yalan şahitlikten kaçının" buyuruyor. Fakat bazı babalar, amcalar, dayılar, feci bir cinayeti örtmek için işbirliği yapıyor. Bu ne kadar kötü! Halbuki babanın ve aklı başındaki dost ve akrabaların katilin, suçlunun elinden tutup adalete teslim etmeleri gerekirdi. Ailenin dışarıdaki kadınlara karşı "Onlara ailen, teyzen, annen gibi bak" terbiyesini vermesi gerekirdi. Her açıdan zulüm üzerine zulüm, gaddarlık üzerine gaddarlık. Bir insanı öldürmenin, hayata son vermenin ne kadar çetin bir iş olduğunu bilsem de taammüden, bilinçli bir şekilde öldürülmüş birine karşı ilahi adaletin cezasının uygulanmasından yanayım. Bu yapılamıyorsa en şiddetli karşılık neyse o yapılmalıdır.
ÇOCUKLUKTA YAŞANAN TRAVMALARIN SONUÇLARI
Damardan alınan uyuşturucu kullanma riski, yüzde 4600
Aşırı alkol tüketme riski, yüzde 500
Sigara kullanma riski, yüzde 250
Kronik akciğer tıkanıklığı hastalığına yakalanma riski, yüzde 399
Diyabet hastası olma riski, yüzde 201
Felç geçirme riski, yüzde 281
Kalp hastası olma riski, yüzde 285 daha fazladır.