HARCANAN PARA MİLYAR DOLARLARI AŞTI: "Tüm bu seçim kampanyalarıyla ilgili bir rakam vermek zor. Ama milyar dolarları bulmuştur. Bu seçimde herkes kazanmak istediği için harcamaların da daha arttığını söylemek mümkün."
KAMPANYALAR YÜZDE 5'LİK KESİMDE ETKİLİ OLUYOR
FARUK ACAR ANDY-AR BAŞKANI
SEÇİM YORGUNLUĞU OLABİLİR: "Bu seçimlerde, eski seçimlere göre biraz daha durgun bir kampanya dönemi geçirdiğimizi söyleyebiliriz. Bunun nedeni Türkiye'de son bir yıl içerisinde iki seçimin üzerine üçüncü bir seçime gidiliyor olması. Yani sandık yorgunluğu olabilir."
KAMPANYALARIN İKTİDARI DEĞİŞTİRECEK GÜCÜ YOK: "Daha önceki seçim tecrübelerimiz ve yapılan araştırmalar gösteriyor ki, seçim kampanyaları, yüzde 5'lik bir seçmen kesimi üzerinde etkili oluyor. Ancak bu seçimde kararsız seçmen oranları geçmişe oranla biraz yüksek. Fakat gri alanların çok olmadığı ve politize olmuş bir seçmen kitlesinin yoğunlukta olduğu ülkemizde, kampanya, seçim vaadi, şarkılar vs. gibi unsurların (bunlar tamamlayıcı unsurlar olarak mesaj içeriyor) iktidarı yıkar veya kurar diyebilecek ölçüde bir karşılığı yoktur."
MUHALEFET KAMPANYALARINDA DEĞİŞİM VAR: "Geçmiş seçimlere göre kampanyalarda bir değişimden söz edebiliriz. Ancak bunu iktidar partisi AK Parti adına değil daha çok muhalefet partileri adına yorumlamak yanlış olmaz. Özellikle CHP, Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı üzerine kurguladığı seçim kampanyalarının bir karşılığı olmadığını anladı. Bu seçimde CHP'nin AK Parti'nin güçlü ve referanslarının sağlam olduğu konular üzerinde yoğunlaşmasını görüyoruz. Bu yaklaşım ve kampanya teması halkta bir karşılık gördü. Ama bunun oy oranlarına 7 Haziran'da yansıyacağını söylemek zor. Çünkü CHP bir ön alma yapıp olumlu bir tercihte bulunsa da daha sonra diğer muhalefet partileri kampanyalarında CHP'den feyz alan bir yaklaşım sergileyince CHP'nin yaklaşımı ciddiyet ve inandırıcılık noktasında bir belirsizliğe yol açtı. Konuyu açmak gerekirse örneğin oy oranı yüzde 1 bile olmayan bir partinin emeklilere vereceğini iddia ettiği ücret veya 'asgari ücreti 5.000 TL yapacağım' söylemi CHP'nin belki samimi ve çalışılmış bu konudaki vaatlerini gölgede bıraktı diyebiliriz."
İYİ BİR SEÇİM ŞARKISI YILLARCA KULAKTA KALIR
Seçim kampanyalarının kulağa hitap eden en önemli unsurudur seçim şarkıları. İyi bir şarkı yıllar geçse de unutulmaz. Mesela 2011'deki AK Parti'nin Aynı şarkısı ya da ANAP'ın Hadi Bakalım Kolay Gelsin'i gibi. Bu seçimlerde AK Parti'nin Ayna grubunun seslendirdiği Davutoğlu Ahmet Hoca şarkısı ve Uğur Işılak'ın Söyle Var Mısın? şarkıları öne çıkıyor. Şarkıların hem sözleri hem melodisiyle seçmenin aklında kaldığı gözlemleniyor. HDP de seçim şarkılarında iddialı. Melodileri güçlü bestelerle ve rap, ska gibi farklı türlerdeki şarkılarla seçmenin kulağında kalmaya çalışıyor. Ama CHP'nin özellikle Onur Akın imzalı Bir Islık da Sen Çal ve MHP'nin Ankara'nın Bağları'ndan devşirilen Devlet Baba şarkılarının seçmende beklenen karşılığı bulduğunu söylemek zor.
BAZEN BİR AFİŞ BAZEN BİR ŞARKI SONUCU BELİRLEDİ
1946'daki seçimlerle çok partili hayata geçince siyasi propaganda da hayatımıza girdi. Geçmişten günümüze siyasi partiler de farklı farklı kampanyalar düzenledi. Kimi seçimlerin kırılma noktası bir şarkı oldu kiminin belirleyicisi afişlerdi, mitingler her zaman önemliydi ama bazı seçimlerde seçmenler daha fazla mitinglere önem verdi. TV çok sonraları girdi seçim kampanyalarına. Ama her zaman etkili bir propaganda aracı oldu. 1950 yılındaki genel seçimlerde DP'nin 'Yeter Söz Milletindir' afişinin seçmenin kararı üzerinde büyük oranda etkili olduğu kabul edilir. 1957 seçimlerinde iktidardaki DP'nin muhalif partilere radyodan propaganda yapmayı yasaklaması nedeniyle mitingler ön plana çıkar. Büyük kitlelerin mitinglere katıldığı ilk seçimler olarak tarihe geçer bu seçimler. 1977 seçimlerinde kampanyalarda medya aktif olarak kullanılır. Sebebi de AP'nin bir reklam ajansıyla çalışmaya başlamasıdır. Gazetelere siyasi ilanlar verilmeye başlanır. 1980 sonrası ise artık siyasi partiler seçim kampanyalarına reklam ajanslarıyla hazırlanır. 1983 seçimlerinde ANAP, Özal ile yapılan bir söyleşinin videosunu dağıtır her yerde. Böylece video kasetleri de seçim kampanyalarının bir parçası haline gelir. TV de bu seçimlerde kampanyaların bir parçası olur. Siyasi reklamlar verilmeye başlanır. 1991 seçimlerinde seçim kampanyaları seyirlik bir gösteriye dönüşür. Mitingler öncesi verilen konserler hâlâ akıllardadır. Negatif söylemin zirve yaptığı bir seçimdir 1999'daki. Hemen hemen her siyasi parti kendisine bir rakip belirleyip onu kötüleyerek oy kazanma telaşındadır. 2002'deki seçimler, profesyonel olarak her şeyi düşünülmüş bir seçim kampanyasının nasıl bir sonuç verileceğinin net bir göstergesiydi. Çünkü Meclis'teki bütün siyasi partiler meclis dışı kalırken AK Parti tek başına iktidara geldi. Son genel seçimlerde AK Parti'nin Aynı adlı şeçim şarkısının da seçmen üzerinde etkiliği olduğu biliniyor.
İDEOLOJİ DE ÖNEMLİ, SAMİMİ VE GERÇEKÇİ VAATLER DE
Peki ya seçmen bu kampanyalarla ilgili ne düşünüyor, partilerin can hıraş onlara ulaşmaya çalışmaları sonuç veriyor mu?
Fırat Gencer 28 yaşında. Ne miting, ne afişler, ne de sloganlar önemli onun için, "Benim için zekice yapılmış reklam filmleri dikkat çekici" diyor. Partiler ne diyor, nasıl vaatlerde bulunuyor merak edip detaylı bir araştırma yapmamış "İnternette denk geldiğim kadar partilerin bildirilerine baktım" diyor. Tüm bu seçim kampanyalarında rahatsız olduğu uygulama ise 'bangır bangır gezen seçim araçları.'
Furkan Eşsiz (25), "Benim için önemli olan partinin ideolojisi. Bunun için mitingler, açıklamalar, vaatler benim fikrimi pek de değiştirmiyor" diyor. Parti bildirgelerini araştırmamış zaten pek de ilgilenmemiş. Ama partilerin özellikle asgari ücretin yükseltilmesi ilgili vaatlerini başarılı buluyor. Tekstilci
Selin Aslan (27) partilerin vaat konusunda çok da samimi olmadığını düşünüyor. Çünkü vaatlerin çoğunu gerçekçi bulmuyor. Akademisyen
Tülay Günal'a (48), göre seçim kampanyalarındaki en önemli unsur samimiyet olmalı. Sokak, sokak gezen parti araçlarının ise seçmeni etkilemediğini, aksine rahatsız ettiğini düşünüyor. Özel sektörde çalışan
Burak Taşkıran (31) mitinglerin önemli olduğunu düşünüyor. Mitingler dışındaki uygulamaların seçmen üzerinde pek etkisi olmadığını söylüyor. Parti bildirgelerine ise mesafeli, "İncelemeyi düşünmüyorum" diyor. Spor hocası
Mehmet Batdal (39) TV'deki haberlerden takip ediyor seçim yarışını. Vergi indirimi ve işsizlik ile ilgili vaatler aklında kalmış.
Evren Pekgöz (34) TV'den seçim haberlerini takip etmiş. İnternet üzerinden de partilerin bildirilerini edinmiş. O da bangır bangır çalan seçim arabalarının gereksiz olduğunu düşünüyor. Fuar koordinatörü
Yeşim Akgün'e ( 40) göre seçim kampanyalarının en önemli unsuru parti liderlerinin ve milletvekili adaylarının konuşmaları. O da TV'den takip ediyor seçim sürecini. Ama bildirileri gazetelerden okumuş. Öğretmen
Şerif Arslan, şarkıların ve TV'de yapılan reklamların insanları etkilediğini söylüyor. Partilerin genelde gerçekçi vaatlerde bulunduğunu ve vatandaşa doğru yaklaştıklarını düşünüyor. Ses kirliliği konusunda partileri daha duyarlı olmaya çağırıyor.
HALK SANDIĞA GÜVENİYOR
1946'dan beri yapılan seçimlerin katılım oranlarına bakıldığı zaman aslında Türkiye'de seçmenin sandığa güvendiği anlaşılıyor. Son 15 genel seçimin katılım oranlarının ortalaması yüzde 80.9. 1950'den günümüze en düşük katılımın olduğu genel seçim yüzde 64.34 oranıyla 1969'daki seçim. 70'lerde genelde katılım oranı düşük. Ama 80'lerde tekrar sandığa yöneliş başlıyor. 2011'deki son genel seçimlere katılım oranı ise yüzde 87.16.