BELÇİKA
Belçika diken üstünde
Aysu Mola
Belçikalılar Fransa'da yaşanan terör saldırısının ardından diken üstünde. Önce Paris'teki patlama ardından Brüksel ve Hannover'de ortaya atılan bomba ihbarları... Fransa, Belçika başta olmak üzere halkın bu kadar tedirgin olma sebeplerinin başındaysa terörü ilk defa bu kadar yakından yaşamış olmaları geliyor. Avrupa'nın merkezi gözüyle bakılan Paris'te 127 kişinin hayatını kaybetmesi ve aralarında Belçika vatandaşlarının da bulunması yerel halkı bir hayli korkuttu. Terör olaylarından sonra bombacı teröristlerin Belçika vatandaşı olması ve Brüksel'in Molenbeek belediyesinden çıkması insanları iyice korkuttu. Güvenlik konseyi, güvenlik derecesini 4'e yükseltti, yani en yüksek seviyeye. Dışarıya çıkma yasağı uygulanmaya başlandı. Sınırlamalar bununla sınırlı değil. Birçok konuda uyarılan Belçika vatandaşları sosyal medya paylaşımları konusunda da uyarıldı. Halk bu kısıtlamaların kendi güvenlikleri için olduğunu biliyor. İtiraz edenler olsa da bu süreci sükunetle karşılıyorlar. Yaşanan olaylardan dolayı, Belçika Fransa'yı, Fransa ise Belçika'yı suçluyor. Birçok eve baskın düzenlendi ve Salah Abdeslam isimli şahıs hâlâ Belçika'da aranıyor. Sadece Brüksel'de değil Belçika'nın diğer şehirleri de alarmda! Brüksel'in, Avrupa'nın başkenti olması ve Brüksel sokaklarında askerlerin dolaşması insanları korkutuyor.
IRKÇILIĞA DAVETİYE
Yerel halk kadar Belçika'da yaşayan Türkler de yaşananlardan tedirgin. Türk halkı terörü yakından tanıyor. Terörün kabul edilebilir hiçbir yanı olmadığını biliyor Türkler. Fakat Türkler de Paris'teki saldırıdan ve ardından Brüksel'de verilen bomba alarmından korku duyuyor. Çünkü bu saldırılar adeta ırkçılığa ve ayrımcılığa davetiye gibi oldu. Yerel halkın tedirgin bakışları, yıllardır Avrupa'nın birçok şehrinde yaşayan Türklere de yansıyor. Brüksel'de çoğu Türk aile evlerinden çıkmaya korkuyor adeta, ama bu korku olası bir saldırının korkusu değil. Dışarıda dolaşan polis ve askerlerin onları da etiketlemesinden duyulan korku.Birçok Türk genci sokaklarda dolaşırken esmer tenli ve sakallı oldukları gerekçesiyle polis tarafından aranıyor. Bundan sonra Avrupa'da yaşayan Müslümanları zor bir hayat bekliyor. Bu olaylar ırkçılığa davetiye çıkardı.
KAYBOLMUŞ HİSSEDİYORUM
Hem bir Belçikalı hem Müslüman olan Nadoua Weiland 28 yaşında. Yaşananları bakın nasıl yorumluyor: "Paris'te yaşanan terör saldırısı bizi korkuttu. Benzeri olaylar burada da yaşanır diye üstümüzde sürekli bir tedirginlik var. Kendimi kaybolmuş ve güvensiz hissediyorum, bir Müslüman olarak bu yaptıklarına anlam veremiyorum. Bu olaylar Müslüman halkını zorluyor ve insanlar Müslüman halkına nefret duygusu beslemeye başlıyor. Şu an Belçika'da hayat durmuş halde. Evet, Brüksel'de sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bu bir yandan iyi, bir yandan ise kötü. Evlerimizde güvende hissediyoruz ama sokağa çıkma yasağı psikolojik olarak bizi kötü etkiliyor. Ne yapacağımızı bilemiyoruz."
LONDRA
İngilizler soğukkanlı davranıyor
Alpaslan Düven
İngiltere'nin başkenti Londra'da özellikle alışveriş merkezlerinin girişlerinde ve metro çıkışlarında bu sıralar çok daha fazla güvenlik görevlisi görülüyor. Bir yandan güvenliğin sıkı olması güven hissi yaratırken diğer yandan göz göze gelinen bir polis memurunun şüpheli bakışları huzursuzluk hissi verebiliyor. Aslında onlar da çok endişeli zira teröristlerin hedefinde ilk önce onlar var. Bu nedenle hem endişeliler hem de şüpheci davranıyorlar. Alışveriş mağazaları ve kafelerin yoğunlukta olduğu ana caddelerde sükunet hakim. Kafe çalışanları kötü gidişattan bir hayli şikayetçi. Restoran sahipleri de öyle... İngilizler her zamanki gibi soğukkanlılıklarından ödün vermiyorlar. Muhafazakar İngilizler de meydanlara inmekten kaçınıyorlar. Hükümet ise Suriye'yi bombalamak için parlamentonun onayını almaya çalışıyor.
Müslümanların durumu sonsuza dek değişti
Sarah Lcoua (33) Sosyoloji bölümü doktora öğrencisi: Arap asıllı olan Sarah Lcoua saldırı bana yapılmış gibi hissettim diyor ve düşündüklerini şöyle anlatıyor: "Olayın yaşandığı cuma gecesi banliyö bölgesinden Paris 19. bölgedeki evime geçiyordum. Metrolar ve otobüsler iptal edilmişti, yolda kalmış insanlar gördüm, "Arabaya alsam mı?" diye düşündüm ama çekindim, başörtümü görüp daha fazla korkmalarından endişe ettim. Bir hafta sonra ilk kez toplu bir yere Champs Elysée meydanına çıktım. Caddeler alışveriş yerleri kafeler her yer bomboştu. Bütün dükkanlarda arama yapıldı. Renault mağazasına girmedim, bizimkiler girdi. Ben camdan içeri bakayım dedim üst katta terasta oturan adamların bana korku dolu gözlerle baktığını gördüm. Daha fazla korkutmamak için geri çekildim. Eskisi kadar rahat dışarıya çıkabileceğimi sanmıyorum. Bence Fransa'daki Müslümanların durumu sonsuza dek değişti. Fransız olmasam da kendimi en çok Fransız hissettiğim zaman saldırı zamanıydı. Saldırı bana yapılmış gibi hissettim."
Saldırıyı duyduğum an dünya başıma yıkıldı
Catherine Boutie (46) Cuma evde tek başıma oturuyordum. Eşim Luciano, Bataclan ve restoranların bulunduğu caddeye yakın olan Rue de la Folie Mericourt mahallesinde bir aile dostumuzun kedisine bakacaktı. Oğlum Chris ise Stade de France'a Fransa milli maçını izlemeye gitmişti. Akıllı telefonuma AFP haber ajansından gelen bir iletiyle sarsıldım. Bataclan'da yüzlerce kişi yaşamını yitirmişti! Eşim Luciano'yu aradım, uyuya kalmış ve hiçbir şey duymamış.
OĞLUMLA UYUDUK
Telaş içinde haberleri dinlerken Fransa'nın güneyinde yaşayan kız kardeşim Marie'den saat 22:00'de bir telefon geldi. Marie oğlumun maçta olduğunu biliyordu. Bana Stade de France'ta da saldırı olduğunu, canlı bombaların kendilerini havaya uçurduğunu ve Chris'i merak ettiğini söyleyince dünyam başıma yıkıldı. Chris stadyumdaydı! Hemen oğlum Chris'i aradım... Defalarca... Ama yanıt alamadım. Panikledim ne yapacağımı bilemezken, televizyonda duyduğum bir bilgi beni rahatlattı. Teröristlerin birbiriyle irtibata geçememesi için telefon hatlarının karartıldığı söylendi. Stad yetkilileri seyirciler panik olmasın diye bir terörist saldırısı olduğunu söylememiş. Geceyarısı Chris eve ulaşmayı başardı, sakin ve aşırı derecede yorgundu. Yaşananlar ve saatlerce beklemek onu çok yormuştu. Ve gece 03.00'te, seneler sonra ilk kez 30 yaşındaki oğlumla beraber uyuduk. Belediyede çalışıyorum, Pazartesi işte arkadaşlarla sürekli olan biteni konuşuyorduk. Bataclan'da bulunan ölüleri ve yaralıları görüp onlara yardıma koşan iş arkadaşlarımız adeta psikolojik travma yaşıyordu. Onlara bir haftalık dinlenme süreci tanındı. Geçtiğimiz hafta sonu Noel hediyelerini almak için Creteil alışveriş merkezine gidecektim ancak, polisten gelen mesajlar orasının tehlikeli olduğunu söylüyordu. "Bu olaylardan sonra Müslümanlara olan bakışım değişti mi?" diye soruyorsunuz. Hayır, değişmedi, çünkü çok sayıda yakın Müslüman arkadaşım var ve her dinde her millette çok iyi ve kötü insanların olduğunu biliyorum. Ama aksini düşünenleri de anlıyorum çünkü insanlar çok zor anlar yaşadı. Korkuyorlar. Saldırılar boyunca Müslüman arkadaşlarımı da aradım, iyi olup olmadıklarını sordum, onlar da beni aradı...
İnsanlar bencilce davrandı
Christope Dehoulle (30) Chris olayın şokunu hâlâ yaşıyor: "Yanımdaki arkadaşım o an kolumu öyle bir tuttu ki kolumu, kopacak sandım. Çocuklu aileler tribünlerde güvenli yerlere saklanmak istiyordu. Yeterli yer yoktu, birbirlerini itiyor, güvenli alana girebilmek için birbirleriyle kavga ediyor, çocukları ezip geçiyorlardı, herkes kendi canını kurtarma çabası içerisindeydi. İnsanların ne kadar bencil olabileceklerini o gün anladım..." .