9 Ağustos 1933'te Milli Mücadele'nin en önemli komutanlarından Kazım Karabekir, dönemin başbakanı ve yakın arkadaşı olan İsmet İnönü'ye bir mektup gönderir. Mektupta kendisine yönelik bir suikast duyumu aldığını yazar ve bunun engellenmesini ister. İnönü de hemen gerekli tedbirleri alır ve suikast engellenir. Bu mektup yaklaşık altı ay sürecek bir mektuplaşmanın başlangıcıdır. Prof. Dr. Cemil Koçak'ın Timaş Yayınları'ndan çıkan Karabekir'in Kavgası kitabında, bu suikast duyumu nedeniyle Karabekir ve İnönü arasında 1933 yılında gerçekleşen mektuplaşmaları anlatılıyor ve bu mektuplar ilk defa yayımlanıyor. 1933, Karabekir için önemli bir yıldır. Nutuk'a itirazlarını dillendirdiği, Milli Mücadele'nin nasıl verildiğini kendi cephesinden anlattığı İstiklal Harbinin Esasları kitabının toplatıldığı ve bir ev baskını ile elindeki belgelerin alındığı yıldır. Aynı zamanda aynı yıl, mart ayında Milliyet gazetesinde Ankara'nın Defteri başlıklı bir yazı dizisi yayımlanmış bu yazı dizisiyle Karabekir'e karşı basında bir itibarsızlaştırma başlamıştır. Karabekir kendisine yönelik ithamları cevaplamak amacıyla gazeteye mektuplar göndermeye ve bu mektuplar yayımlanmaya başlayınca da Milli Mücadele'nin nasıl verildiği tartışması da büyümüştür. Prof. Dr. Cemil Koçak, Karabekir'in Kavgası kitabında, 1933'te Milliyet'teki yazı dizisi ekseninde gerçekleşen tartışmaları ayrıntılı bir şekilde ele alarak Karabekir'in Nutuk'un ortaya koyduğu Milli Mücadele'nin resmi tarihine karşı verdiği 'kavgayı', suikast meselesini de ele alarak anlatıyor. Biz de Koçak ile Karabekir'in kavgasını konuştuk.
YÖNTEM KONUSUNDA ANLAŞAMADILAR
- Mustafa Kemal ile Kazım Karabekir arasındaki anlaşmazlığın sebepleri nelerdi?
- Milli Mücadele'nin başından itibaren Karabekir,
Atatürk'ü ve onun liderliğini desteklemiş
olmakla birlikte; atılacak adımlar konusunda
birçok kez onunla anlaşmazlığa da düşmüştü.
Anılarında olsun, günlüğünde olsun bunu
açıkça belirtiyor. Fakat asıl kırılma noktası,
Kurtuluş Savaşı'nın hemen sonrasında başlıyor.
Atatürk'ün Milli Mücadele'nin önde gelen paşalarını
ve yakınlarını siyasal çevresinin dışında
tutmaya ve kendisine bir anlamda
yeni bir çevre yaratmaya başlaması
karşısında, paşaların da ona karşı
tutumları (biraz da karşılıklı olarak)
sertleşiyor. Bu anlaşmazlığın esasını,
İsmet İnönü, aradan geçen yıllardan
sonra, Atatürk'ün ölümünden hemen
sonra, "Kişiseldi" diyerek açıklayacaktır.
İnönü'ye göre, Atatürk'ün Nutuk'ta
ortaya koyduğu görüşler, yani
paşaların esas olarak inkılâp düşmanı
ve karşıtı olduğu tezi, ona göre o kadar
da gerçekçi değildi. Ama yine de
elbette inkılâp yolunda takip edilmesi
gereken yöntem konusunda Atatürk ile diğer
paşaların arasında ciddi bir anlayış farkı olduğu
da muhakkak. Atatürk'ün otoriter inkılâp anlayışına
karşı çıktıkları da açık.
SONRA DA BİR TÜRLÜ GÖRÜŞEMEDİLER
- Mustafa Kemal ters düştüğü kimi Milli Mücadele komutanları ile sonra anlaşıyor. Peki Kazım Karabekir ile yolları neden kesişemiyor? - Atatürk, Ali Fuat Cebesoy
ile Refet Bele'yi Nutuk'un okunmasından
sadece birkaç yıl sonra
yeniden milletvekili yaptı. Hatta
Karabekir ile de görüşmek istedi.
Belki niyeti onu da milletvekili
yapmaktı. Fakat nasıl olmuşsa
olmuş, artık görüşme imkânı
olmamış. O kadar ki, Atatürk'ün
daveti üzerine Karabekir de
davete icabet ettiği halde görüşememişler.
Sonra bir daha da
görüşmediler.
BARİ BORÇLU ÇIKARMAYIN
- 1933'te Milliyet'te yayımlanan yazı dizisi ve Kazım Karabekir'in bu yazı dizisine verdiği cevaplardan Milli Mücadele'nin o dönem tam olarak nasıl verildiğinin bilinmediğini anlıyoruz.
- Karabekir'in esas tezi, Milli
Mücadele'yi, yani Anadolu'da
bir direniş hareketini kendisinin
düşündüğü ve Atatürk'ü
de bu yönde ısrarla kazanmaya
çalıştığı, ikna etmeye
çalıştığı yönünde. Elbette
bu tez, Atatürk'ün açıkça
Nutuk'ta anlattığı 'milli
sır teorisiyle', yani bunu
kimsenin bilmediği şekilde
sadece kendisinin düşünüp
uygulamaya koyduğu görüşüyle
çelişiyor. Tam aksi yani.
Karabekir, 1933 yılında kendisine yönelik itham
ve suçlamalar karşısında; Nutuk'ta anlatılan
öykünün doğruyu yansıtmadığını ileri sürüyor
ve bunu da kendi evrakları ve belgeleriyle kanıtlamaya
çabalıyor. Aslında Milli Mücadele'nin
başlangıcında ve hemen sonrasındaki gelişmeleri
ayrıntılı bir şekilde yeniden açıklıyor ve bu arada
kendisinin bu mücadelede (kendince elinden
alınmış olan) rolünü öne çıkarıyor. Hatta bir
mektubunda, "Hakkımı vermiyorsunuz, ama bari
borçlu çıkarmayın" diye sitem ediyor!
Milli Mücadele'nin iki önemli komutanı Mustafa Kemal ve Kazım Karabekir.
NUTUK TARİHSEL ANLATIMIN ANA EKSENİ
- Bugün Milli Mücadele gerçeğini öğrenebildik mi?
- Elbette hayır, hâlâ Nutuk'un temel tezleri
tarihsel anlatımın eksenini oluşturmaya devam
ediyor. Fakat resmi tarihin yanında bu tarihsel
anlatımı sorgulayan çok fazla ve çok yönlü tartışmalar
da artık toplumun gündeminde. Bu bakımdan
bir süre sonra dengeli bir anlatıma yönelmek
mümkün olabilir.
OYNADIĞI ROLÜN BİLİNMESİNİ İSTİYOR
- Karabekir'in kavgasının özü nedir?
- Bütün kavgası, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında
kendisinin önplanda oynadığı
rolün toplum tarafından da bilinmesi ve bunun
onaylanması. Ancak bu hiçbir zaman mümkün
olamayacak. O kadar ki, kendisi Atatürk'ün ölümünden
hemen iki ay sonra CHP milletvekili ve
1946'da da meclis başkanı seçilmesine rağmen
(her ne kadar Nutuk bu dönemde bir daha artık
yayınlanmayacaksa da), kendi görüşlerinin ders
kitaplarına vs. geçmesini başaramıyor.
ONLARINKİ YOLDAŞLIK İLİŞKİSİ
- Kazım Karabekir ile İsmet İnönü'nün arkadaşlıkları çok eskilere dayanıyor. Nasıl tanımlarsınız aralarındaki ilişkiyi?
- Çok eski bir ahbaplık, gençlik arkadaşlığı, yoldaşlık ilişkisi... Karabekir, Atatürk'ü daha geç bir tarihte tanıyacak ama İsmet Paşa ile çok yakın dostlar. Neredeyse her hafta mektuplaşıyorlar. Bunu Karabekir'in günlüğünden öğrenmek mümkün. Sürekli "İsmet'e yazdım, İsmet'ten mektup" diye yazmış... Başbakanlığı döneminde de İsmet Paşa'nın onu bir anlamda korumaya çalıştığı hissediliyor. İsmet Paşa'nın başkanlığında suikast tertibi söylentisi çıkınca, yine doğrudan ona yazarak durumu anlatacak kadar yakın. Ve İsmet Paşa da başbakan olarak duruma hemen el koyup, İçişleri Bakanı'nı uyaracak kadar tedbirli. Sonra anılarının toplatılıp yakılması sürecinde de yine İsmet İnönü ile yazışarak, içinde bulunduğu güç koşulları anlatabiliyor. Nitekim, İnönü Cumhurbaşkanı olunca yaptığı ilk işlerinden biri Karabekir'i yeniden milletvekili yapıp, siyasi alana taşımasıdır.
İsmet İnönü ve Kazım Karabekir
SUİKAST İDDASI, BİR GÖZDAĞI OLABİLİR
İzmir Suikastı'nı da düşünecek olursak siyasi dizaynlar için suikastlar bir araç olarak mı kullanıldı o dönemde?
- Suikast, İttihatçıların maalesef siyasal kültürümüze kattıkları bir felaket. Bu bakımdan sevmedikleri ya da yolunu kesmeye çalıştıkları herkesi öldürmeyi kafalarından geçirebilirler. Nitekim, 1937'de İnönü başbakanlıktan ayrıldıktan sonra, Atatürk'ün hastalığı sırasında, cumhurbaşkanı olamasın diye ona da bir suikast hazırlığı olmuştu. İnönü'nün bu suikast tertiplerinden resmi önlemlerle korunmaya çalışıldığını da biliyoruz. Karabekir'e suiskast da sanırım onun anılarını yayınlamaya kalkışması ile yakından ilgili. Nutuk'u tartışmaya açmaya kalkmasına karşılık verilen bir gözdağı da olabilir.