Şöyle pandeminin başladığı günleri bir hatırlayın, maske takma meselesi ne gündem olmuştu. Maske, mesafe, hijyen üçlüsüyle hem Türkiye'de hem de dünyada Covid- 19'a karşı savunmaya geçen insanlık, daha yolun başında maskenin salgınla mücadeledeki rolünü tartışıyordu. Maskenin gereksiz olduğunu, virüsten korumadığını düşünenler seslerini yükseltiyordu. Bu bilgi doğru değildi elbet ama en yakınımızdaki insanlar bile maske takma konusunda tereddüt yaşıyordu. Pandemi sürecinde bu tür durumlarla çok karşılaşıldı. Doktorlar, uzmanlar çeşitli şekillerde doğru daha doğrusu temiz, güvenilir bilgileri topluma ulaştırıyordu ama yine de çoğu zaman kaynağı belli olmayan bilgiler/haberler kamuoyunda insanların kafasını bulandırıyordu. Kadir Has Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen, TÜBİTAK tarafından desteklenen 'Covid-19 bağlamında Türkiye'de yanlış bilgi yayılımını medya kullanıcılarının gözünden anlamak ve önleyici faaliyet önerileri geliştirmek' başlıklı araştırma, işte tam da pandemi sürecinde kirli ve temiz ya da yanlış ve doğru bilginin nasıl bir mücadele içinde olduğunu gösterdi bize. Türkiye'de 12 ilde kent merkezlerinde yaşayan 18 yaş üzeri toplam 1087 kişinin katıldığı araştırmanın sonuçları çarpıcı... Kadir Has Üniversitesi'nden Doç. Dr. Suncem Koçer Çamurdan:
HABERE İHTİYAÇ ARTTI
Pandemi sürecinde insanların habere ve bilgiye ihtiyacı artmış. Araştırmaya katılan katılımcıların yüzde 49.4'ü pandemi öncesine göre daha fazla haber okuma/dinleme eğilimi içinde olduğunu söylüyor. Sadece yüzde 4.6'ında haber tüketimi azalmış. Doç. Dr. Suncem Koçer Çamurdan, kriz anlarında bilgiye ihtiyacın artmasının beklenen bir eğilim olduğunu söylüyor. "Ama" diyor "Bu bildiğimiz krizlerden farklıydı, çok uzun sürdü ve sürüyor."
TANIKLIKLARA GÜVENİYORUZ
Haber tüketimi ve bilginin edinme noktasında en güvenilir ilk üç mecra, yaşanan olaylara tanıklık etmiş kişilerin paylaşımı, aile ve yakın arkadaştan gelen bilgiler ve televizyon yayınları şeklinde. Sanıldığının aksine Twitter ve Facebook gibi sosyal medyadan ve WhatsApp gibi kısa mesaj uygulamalarından gelen bilgilere güven daha az.
FACEBOOK YANLIŞ BİLGİ KAYNAĞI
Doç. Dr. Suncem Koçer Çamurdan "İlk günlerde belirsizlik çok fazlaydı. Bilim dünyası bile hazırlıksızdı. Ancak nisan-mayıs gibi artık daha net şeyler söylenir oldu. Bu sürecin yönetilmesi zor. Süreç hâlâ devam ediyor. Böyle durumlarda da kirli ya da yanlış bilgiler toplumlar tarafından kabul görüyor" diyor. Peki bu yanlış ya da kirli bilgiler en çok nerelerde görüldü? Araştırmaya katılanlar, pandemi sürecinde sosyal medyada yanlış bilgiye en çok Facebook'ta rastladıklarını belirtiyor. İkinci sırada Ekşisözlük sitesi var. Üçüncü sıradaysa Twitter. Geleneksel medyadaysa en çok televizyondaki tartışma programları ve gündüz kuşağı programlarında yanlış bilgiyle karşılaşılmış.
MERAK EDİLENİ MESAJ ATARAK SORDUK
Sosyal medyadaki ve mesajlaşma gruplarındaki bilgilere insanlar mesafeli olsa da pandemi sürecinde bilgi edinmek için kişilerin ilk başvurduğu platform yine mesajlaşma uygulamaları. İnsanların yüzde 68.5'i yakın bildiklerinin bilgilerine güvenden dolayı bu yolu tercih etmiş. İkinci sıradaysa Instagram var. Her şeyin sorulduğu Google ise ancak üçüncü sırada yer alıyor.
YANLIŞ BİLGİ, DOĞRU BİLGİYİ KOVUYOR
Doç. Dr. Suncem Koçer Çamurdan "Yapılan araştırmalar kriz dönemlerinde yanlış ya da kirli bilginin doğru ya da temiz bilgiye göre sekiz kat daha hızlı yayıldığını gösteriyor" diyor. Pandemide de böylesi bir süreçten geçildiğini anlatıyor: "Bu dönemde yanlış bilgiden dolayı toplumdaki kimi insanlarda yanlış kanılar geliştiği görülüyor. Kirli bilginin hızla yayıldığını ve temiz ya da doğru bilgiyi kovduğunu görülüyor. Mesela maske kullanımı ya da aşı gibi konularda kimi tartışmaların yaşanması da bunun sonucu olarak değerlendirilebilir" diyor.
SADECE YÜZDE 23.4'MÜZ BİLGİNİN DOĞRULUĞUNU TEYİT ETME ÇABASINDA
Araştırmanın çarpıcı yanlarından biri ise insanların yanlış bilgi karşısında çoğu zaman kayıtsız kaldığı gerçeğini ortaya koyması. Araştırmada katılımcılara "Covid-19 ile alakalı bilgi ve haberlerin doğruluğunu/yanlışlığını ne sıklıkla kontrol ediyorsunuz?" sorusu da yöneltilmiş. Katılımcıların yüzde 45.4'ün karşılaştıkları bilginin doğru olup olmadığını kontrol etme ihtiyacı duymamış. Sadece yüzde 23.4'ü karşılaştığı bilginin doğruluğunu araştırmış. Gençler bu konuda daha aktif. Peki edindikleri bilginin şüpheli olduğunu düşününce nasıl bir doğrulama yapılmış derseniz, inanlar yine yakın çevrelerine danışarak yol almaya çalışmışlar.
FAHRETTİN KOCA EN ÇOK GÜVEN DUYULAN KİŞİ
Pandemi sürecinde Türkiye'de güven duyulan kişi ve kurumlar da sorulmuş araştırmaya katılanlara. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca yüzde 43.8 oranıyla en güvenilen kişi. Bir dönem vaka ve hasta sayısının net olarak açıklanmaması Koca'ya olan güveni azaltsa da sonra Koca tekrar bu süreçteki en güvenilir kişi haline gelmiş.