Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

İdlib saldırısının muhtemel sonuçları

İdlib kördüğümü çözülmeden Suriye İç Savaşı'nın sonuçlanması neredeyse imkânsız demek yanlış olmaz.
Bunun muhtelif sebepleri var. Her şeyden önce Mart 2011'deki gösterilerden sonra 6 Haziran 2011'de Asi Nehri'nin kıyısına kurulu bir İdlib ilçesi olan Cisr eş-Şuğur'da sivilleri öldüren rejime karşı ilk silahlı kalkışma başlamıştı.
Bir mecazla anlatırsak sekiz yıldır âdeta Ouroboros'a (kuyruğunu yiyen yılan) dönüşen Suriye İç Savaşı'nın başlangıç noktasıdır İdlib ve bitiş noktası olmaya da adaydır.
Fakat İdlib'i savaşın kördüğümü yapan tek faktör bu değil. Bu bölge, aralarında Heyet Tahrir Şam'ın da (HTŞ) bulunduğu silahlı unsurların yanı sıra sivillerin de göçlerle yoğunlaştığı bir yer. Özellikle rejimin Halep ve Doğu Guta'ya düzenlediği saldırılardan sonra başlayan göç dalgasıyla iç savaş sonrasının 'konsantre Suriyesi'ne dönüştü İdlib. Savaşın bitmesinin ancak İdlib kördüğümünün çözülmesiyle mümkün olduğunu bilen Türkiye, bu konuda Rusya ile Astana'da bir anlaşmaya vardı. Buna göre periferisinde Rus Silahlı Kuvvetleri'nin yer aldığı kentin merkezdeki belirli noktalara Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gözlem noktaları yerleştirildi.
Daha önce ABD'nin vekil terör örgütü olan PYD buradaki Atme Kampı'na roket saldırısı düzenleyerek arı kovanına çomak sokmaya çalışmıştı.
Bunun en önemli sebebi Türkiye'nin başarılı Zeytin Dalı Harekâtı idi. Bugün itibariyle Afrin, kuzeyde Fırat Kalkanı Harekâtı alanının en doğusunda bulunan Azez'den yukarıdaki Kilis'e, oradan Hassa ve Reyhanlı'ya uzanan bir hilal şeklinde kuşatılmış vaziyette. Güneyde İdlib'de bulunan TSK gözlem noktalarını da hesaba katarsak bu hilal neredeyse daire oluşturacak biçimde uzuyor. Astana Anlaşması'ndan bu yana Türkiye ile Rusya arasındaki en büyük İdlib krizi ise perşembe günü Suriye rejiminin 10 numaralı gözlem noktamıza top ve havanlarla saldırması üzerine yaşandı. Astana anlaşmasının ruhuna aykırı bu hain saldırıda bir askerimiz şehit oldu, üç Mehmetçik de yaralandı. TSK, bu saldırıya anında karşılık verdi. Suriye ordusuna ait ZPU ve ZU-23 Shilka uçaksavar bataryaları, Shir Maghar'a gelmeye çalışan Türk tahliye helikopterlerini bölgeye yaklaştırmamaya çalıştı.
Muhalif kuvvetler Hama'nın kuzey batısında bulunan rejim noktalarını TSK ile eş zamanlı olarak Grad roketleri ile vurdu. Ayrıca Suriye sınırındaki askeri birliklerimize komando takviyesi yapıldı. Çeşitli bölgelerden Hatay'a zırhlı araçlarla sevk edilen çok sayıda komando sınır birliklerine doğru hareket etti. Daha da önemlisi Türkiye, saldırının Rusya'nın bilgisi ve onayı olmadan yapılamayacağını düşündüğü için Moskova'nın Ankara Ataşesi'ni, Genelkurmay Başkanlığı'na çağırdı. Ataşeye bu tür saldırıların en ağır şekilde karşılık bulacağı bildirildi. Eğer Rusya, bekası için indiği Suriye sahasında rejim güçlerini kontrol etmeyi sürdürmezse İdlib anlaşması riske girecek. Türkiye'nin, dolaylı olarak Suriye rejimi lehine yaptığı iki büyük operasyonla (Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı) ile terörden arındırılmış bölgelerden çekilme ihtimali azalacak. Çünkü Rus komutanlara atfedilen şu söz her şehit haberinde daha da geçerlilik kazanıyor:
"Türk askeri kanının döküldüğü yerden çıkmaz." Rusya, Suriye'nin toprak bütünlüğünü gerçekten istiyorsa yönettiği rejimin tasmalarını gevşetmeden önce bu gerçeği hesaba katmalı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA