Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

Soçi’nin diplomasi hafızası

"Josef Stalin, İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru Soçi'deki haki renkte 'daça'sının (Rusça'da vermek fiilinden türeyen ve yazlık ev manasında kullanılan kelime) penceresinden Karadeniz'in hırçın sularını izlerken 'Birleşmiş Milletler'in doğum yeri burası olmalı' diye düşünmüştü.

Aslında Soçi'yi bugünkü konumuna erişecek şekilde ilk keşfeden, Putin'in adaşı Vladimir Lenin olmuştu. Soçi, Lenin zamanından bu yana Rus aristokrasisinin tatil mekânına ve giderek bir 'diplomasi ve anlaşmalar başkenti'ne dönüştü.

Gelgelelim Stalin, nedense gezegenimizin ikinci büyük savaşını sonlandıran konferansın yapıldığı yer olarak Soçi'yi değil, Kırım'ın güneyindeki Yalta'yı seçti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Dünya beşten büyüktür' mottosuyla ifade ettiği ve Birleşmiş Milletler'deki tek vetonun yettiği statüko da Yalta Konferansı'nda kararlaştırıldı. Bir başka deyişle bugünün ihtiyaçlarını adil biçimde karşılamayan dünya düzeni orada kuruldu."

Yukarıdaki alıntı, Türkiye ve Rusya'nın imzaladığı İkinci Soçi Mutabakatı'ndan beş gün sonra, 27 Ekim 2019'da bu köşede yayınlanan 'Şehirlerin diplomatik hafızası' başlıklı yazımdan. Soçi, diplomatik mazisi olan ve diplomasi hafızasını her geçen yıl yeni zirve ve toplantılarla genişleten bir şehir.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER MERKEZİ OLACAKTI

Geçtiğimiz çarşamba Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin'in yaptığı üç saatlik zirvenin gerçekleştiği Soçi, vaktiyle Rusların Birleşmiş Milletler (BM) üssü olmasını istedikleri bir şehir. En azından Stalin'in hayali buydu. Erdoğan'ın New York'taki BM zirvesini müteakip Putin'le görüşmek üzere ziyaret ettiği Soçi, bu yönüyle de kuvvetli bir diplomatik hafızaya sahip bir şehir.

Ne var ki Rusya, bu diplomatik hafızayı, 22 Ekim 2019'da imzalanan İkinci Soçi Mutabakatı konusunda verimli biçimde işletmedi. Mutabakatın Türkiye açısından en hassas maddesi olan altıncı maddeyi anımsatalım:

"Münbiç ve Tel Rıfat'tan bütün YPG unsurları silahlarıyla birlikte çıkarılacaktır."

Rusya'nın Soçi Mutabakatı konusunda iki yıldır gereğini hakkıyla yerine getirmediği maddelerin başında bu altıncı madde geliyor.

23 Ekim 2018 Soçi Mutabakatı'nın önemli maddelerinden biri ise Türkiye'nin de terör örgütü addettiği Heyet Tahrir El Şam unsurlarının silahsızlandırma bölgesini terk etmeleriydi ki, bu koşul Türkiye tarafından yerine getirildi. Türkiye, bu bağlamda Rusya'nın 2018 anlaşmasına özellikle terör örgütü YPG ile ilgili önemli nüanslarda sadık kalmasını istiyor.

EYLÜL'DE RUSYA'DA PLAJ VOLEYBOLU

Soçi, bizdeki çağrışımları epey olumsuz olan Mondros (Yunanistan) ve Sevr'in (Fransa) yanı sıra Sevr'in rövanşı olan antlaşmanın yapıldığı Lozan (İsviçre) gibi bir diplomasi şehri.

Veya İkinci Cihan Harbi sırasında ve sonrasındaki anlaşmalara ev sahipliği yapan Moskova, Berlin, Paris, San Francisco, Münih gibi… BM'nin merkezi New York ve NATO'nun merkezi Brüksel'i de bu şehirlere ekleyin.
Soçi, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından Çarlık Rusyasına bırakılmış bir kent. Bu süreçte bölgedeki Çerkesler, Rus kontrolünü reddederek direniş gösterdiler ve uzun yıllar boyunca Ruslara ter döktürdüler. Öyle ki bölgedeki Navaginskoye Kalesi Çerkes isyancıların eline geçti.

Vaktiyle büyük savaşların yaşandığı kent, sonradan bir diplomasi şehrine dönüştü. Soçi, Krasnaya Polyana (Güzel Çayır) bölgesinin en önemli kenti. Krasnaya Rusça'da hem kızıl, hem de güzel anlamına geliyor. Buradaki anlamı güzel. Polyana ise çizgi roman karakterinin (Onda iki L harfi var) yaşadığı Alpler'i anıştıracak biçimde çayır anlamına geliyor.

Soçi, bizim kıyı şeridimizdeki il ve ilçelere kıyasla mütevazı bir güzelliğe sahip. Ne var ki Rusların; Karadeniz'i de sıcak sayarsak (En azından kuzeyden daha sıcak olduğu muhakkak çünkü) sıcak denizlere inebildiği nadir yerlerden biri. Soçi'de Stalin'in müze haline getirilmiş malikânesi var ve balmumumdan heykelinin de bulunduğu bu ev turist akınına uğruyor.

Erdoğan-Putin zirvesi esnasında biz yayın yaparken insanlar Soçi'de Adler adı verilen beldede denize giriyor ve plaj voleybolu oynuyorlardı. Mihmandarlarımız, "Rusların suya böyle girdiklerine bakmayın, siz girseniz bayağı üşürsünüz" dediler.

Soçi, güzel şehir elbette, yakın coğrafyadaki Kırım şehirlerinden, misal Feodosiya'dan (Kefe) çok daha güzel. Ama bir Antalya da değil…

SURİYE İÇ SAVAŞI'NIN ZİRVELERİ

Bugüne kadar Suriye İç Savaşı'yla ilgili olarak gerçekleştirilen diplomatik zirvelerin sayısının haddi hesabı yok denilebilir. Cenevre ile başlayalım, çünkü bunların arasında en işlevsizliği Cenevre zirveleriydi.

Cenevre 2: 22 Ocak-16 Şubat 2014 tarihleri arasında yapıldı. Görüşmelere Suriye rejimi ve Türkiye dâhil kırka yakın ülke katıldı. Ancak bir sonuç alınamadı.

Cenevre 3: 25 Ocak 2016'da yapılması planlanan görüşmeler yaşanan ihtilaflar nedeniyle ertelendi. 1 Şubat 2016 günü başlayan bu görüşmelerden de hiçbir sonuç alınamadı.

23 Şubat 2017 tarihinde Cenevre 4 görüşmeleri başladı. Biraz da Astana görüşmeleriyle rekabet hissi ya da 'Astana Ruhu'nun yüzü suyu hürmetine eskisine oranla daha verimli geçti.

Olumlu bir havada geçen Cenevre 4 görüşmelerinin ardından 22 Mart 2017'te Cenevre 5 yapıldı. Ancak o da sonraki görüşmelere altyapı olmaktan daha fazla işe yaramadı. Altıncı, yedinci, sekizinci Cenevre'den de istenen sonuç alınamadı.

Astana görüşmelerine gelince… İkinci Astana görüşmesi 16 Şubat 2017 tarihinde gerçekleştirildi. Astana görüşmelerine Rusya, Türkiye ve İran temsilcilerinin yanı sıra Suriye hükümeti delegeleri ve muhalifler katıldı. Bu görüşme sorunun çözümüne yönelik en somut adımlardan biri oldu.

Üçüncü Astana görüşmesi 14 Mart 2017 tarihinde başladı. Ateşkes için kurulan mekanizma bu görüşmelerden sonra güçlendirildi.

Dördüncü Astana görüşmesi 3-4 Mayıs 2017'de tarihlerinde yapıldı, görüşmelerden çatışmasızlık alanları kararı çıktı.

Beşinci, altıncı, yedinci Astana, Tahran ve Ankara ile Soçi görüşmeleri özellikle İdlib sahasındaki olası komplikasyonları Türkiye lehine önlediği ve çatışmasızlığı tahkim ettiği için olumlu sonuçlar doğurdu.

HIZLI, KONSANTRE PROGRAM

Gelelim takip etme fırsatı bulduğum son Soçi zirvesine… Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Soçi programı; hızlı, yoğun ve konsantre bir programdı. Üç saat süren baş başa görüşmede Türkiye-Rusya arasındaki ticaret hacmi, enerji ve savunma sanayii alanındaki işbirliği, İdlib ve terör örgütü PYD'nin yerleşik olduğu bölgeler başta olmak üzere Suriye sahasındaki sorunlar, Karabağ, Libya ve Afganistan'daki gelişmeler ele alındı. Zirvenin ayrıntılarını cuma günü SABAH'ta okudunuz.

Erdoğan'ın, Soçi'de Putin'le gerçekleştirdiği ikili zirveyi biz gazetecilere değerlendirirken yaptığı açıklamalardan çıkarılabilecek önemli sonuçlardan biri, 2018 ve 2019 Soçi Mutabakatı'nın maddelerinin uygulanmasıyla Türkiye'den Suriye'ye göçmen dönüşlerinin hızlanacak olması. Erdoğan, uçakta yaptığı açıklamada bu iki mutabakata bağlı olduğumuza vurgu yaptı:

"Türkiye olarak Suriye'de Rusya'yla birlikte kararlaştırdığımız her hususa bağlılığımızı sürdürüyoruz. Buralardan herhangi bir geri adım atmak söz konusu değil. Bütün mutabakatlara uymaya ve güvenlik koridorundaki radikal unsurların temizlenmesine de Türkiye olarak biz devam ettik. Bundan da taviz yok. Ama tabi aynı yaklaşımı muhataplarımızdan da bekliyoruz.

İdlib'de güvenliğini sağladığımız bölgelerde zaman zaman bazı sıkıntılar yaşanmıyor değil. Ama bu sıkıntıları aşmak için ilgili birimlerimiz muhataplarıyla görüşmek suretiyle bunu da çözmenin gayreti içinde oluyorlar."

Erdoğan, bu mutabakatlara bağlılığın en fazla açık ara Türkiye'yi etkileyen göçmen meselesinin çözümü açısından önemli olduğunu da belirtti:

"Türkiye olarak şu an itibarıyla 4,5 milyona yakın mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Ayrıntıların ötesine geçip bu meseleye kalıcı, nihai ve sürdürülebilir bir çözüm bulma vaktinin geldiğini konuştuk."

Gelelim Kırım meselesiyle görüş ayrılıklarına… Rusya, 18 Mart 2014'te ilhak ettiği Kırım'daki mevcut durumu Türkiye'nin uluslararası hukuk açısından onaylamadığını biliyor. Çarşamba günkü Soçi görüşmesinde bu konunun gündeme gelmediği yönünde bilgi edindim. Kanımca Kremlin, Türkiye ile asimetrik, konjonktürel, ancak yer yer stratejik anlamlar kazanan ittifak ciddi biçimde zarar görmedikçe Kırım konusunu Türkiye'ye karşı bir koz olarak kullanma eğiliminde değil. Ancak zamanla Suriye kördüğümü çözülmedikçe bu konuyu gündeme getirmeleri muhtemel.

Kırım birkaç kere gittiğim bir bölge.

Verimli arazileri sayesinde tarımla, liman bölgesi olduğu için deniz ticaretiyle ve -bizim gibi sahil şeridi görkemli plajlarla dolu ülkelere oranla- mütevazı turizm ekonomisiyle geçinen bu fukara bölgeye gittiğinizde, özellikle o Sovyet mimarisiyle yapılmış binaları gördükçe sanki zaman makinesine binip de misal 1975 senesine falan gittiğiniz hissine kapılıyorsunuz. Yani Kırım, gelişmeye ihtiyaç duyan bir bölge. Soydaşlarımızın (Kırım Tatarları) hatırı sayılır bir nüfusa sahip olduğu bu bölgedeki gelişmeler de Türkiye tarafından yakından takip ediliyor.

Toparlarsak… Türkiye, ABD ile Rusya arasında hassas, yer yer bıçak sırtı bir diplomasi yürütüyor. Ancak riskleri yönetecek bilgi ve tecrübeye de sahip bir ülkeyiz. Bu müktesebat, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın diplomasi tecrübesi ve ikili ilişkilerde liderleri ikna becerisiyle birleşince mutabakatların devamı sağlanabiliyor.

Suriye gibi çok aktörlü, çok parametreli, karmaşık bir sahada yapılan mutabakatlara sadık kalmak bile kolay değil. Türkiye, iki mutabakata bağlılığıyla sözünün eri bir ülke olduğunu gösterdi. Ancak kalıcı, nihai çözüme tek başına Türkiye'nin çabasıyla ulaşmak da mümkün değil.

Her şeye rağmen Erdoğan-Putin diplomasisi, tarihin bu zorlu evresinde devamlılığı sağlanan nadir liderler diplomasisi örneklerinden biri. Çünkü kaosun hâkim olduğu Suriye sahasına nizam getirme potansiyeline haiz tek diplomasi örneği. Ve daha önemlisi bu diplomasinin de artık bir hafızası var. Bu yüzden iki lider iktidarda kaldıkça Türkiye ve Rusya'nın Suriye diplomasisi Soçi'de veya bir başka şehirde devam edecektir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA