Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TİMUR SIRT

Akıllı telefonun yok ettiği cihazlar

Elimizde tuttuğumuz akıllı telefonlar son 20 yılda kameralardan mp3 çalarlara, akıllı saatlerden kablosuz kulaklıklara girdikleri her alanda yılların markalarını yok etti. Sadece cihazların değil müzik ve film marketlerin de yerini Apple, Amazon ve Google aldı. Peki, bu işin sırrı ne?

Akıllı telefondan daha kişisel cihazımız yok. Peki, bu kadar önemli kişisel cihaz olmayı başarmasının sebebi nedir? Akıllı telefonların yıkıcı inovasyon gücü nereden geliyor. Hemen hayatımıza soktuğu yeniliklere şöyle yakından bakalım.
30 yaşında bir insanın hayatına giren pek çok elektronik markasının katili akıllı telefonlar oldu. Apple, Samsung, Huawei, Xiaomi ve Oppo gibi markalar rakiplerini yok etti. Hatta telefonlar akıllanmadan önce sabit telefonun ve Dect telefonların katili olurken, akıllandıkça yeni cihazları gözüne kestirdi. Yani telefonlar yeni yetenekler kazandıkça deneyimli bir markanın pabucunu daha dama atmış oldu. Peki, akıllı telefon markaları bunu nasıl başarıyor. Yani akıllı telefonların yıkıcı inovatif gücü nereden geliyor?

YAZILIM UYGULAMA
Önce sabit telefonları ve kablosuz Dect telefonları yok ederek yaygınlık kazanan mobil telefonlar, akıllandıkça pek çok cihazı ortadan kaldırdı. Yaşı 20'den fazla olanlar Canon, Nikon, Fuji'nin basit kameraları ile ilk fotoğraflarını çekmeyi, Sony, Panasonic handycam'leri ile video çekmeyi deneyimledi. Kişisel müzik çalar olarak önce Walkman'i öğrendik. Sonra mp3 çalarlar hayatımıza girdi. Ancak bunların çoğu yerini akıllı telefonlara terk etti. Aynı durum kameralar, kablosuz kulaklıklar ve saatler için de geçerli oldu. Peki bu işin sırrı nedir? Yani akıllı telefonların sahip olduğu inovatif güç nereden geliyor.
Sorunun yanıtı yazılım ve uygulama ekosistemindeki milyonlarca yaratıcı zekadan geliyor. Ayrıca toplanan veriler arttıkça kullanıcıların ihtiyacına uygun çözümleri oluşturmak daha kolay. Akıllı telefonlar ekranlarını büyütürken son dönemde yapay zeka yazılımları ve sensörlerle sahip olduğundan daha fazla güç kazandı.



MP3 ÇALARLAR ÇABUK UNUTULDU
Dijital müziğe geçişi hızlandıran şey sabit diskler değil, 0.99 dolara müzik indirmeyi sağlayan Apple iTunes oldu. Yani iki endüstriyi el sıkıştırmayı başarmak asıl yıkıcı inovasyonu ortaya çıkardı. Müzik mağazası ile iPod tasarımı eşsiz bir ikili oldu. Apple dijital müzik çalar konusunda ilk adımı atmadı ama hep en iyi deneyimi oluşturdu. Sonuçta mp3 çalar diye bir cihazı neredeyse unuttuk. Artık çok özel bir Flac (kayıpsız müzik formatı) player, yüksek çözünürlüklü müzik çalar olmadığı sürece pek kullanılmıyor. Ancak Flac formatını kullanan akıllı telefonlar da var. Bu yüzden artık dijital müzik çalarlar tarih oldu diyebiliriz.
Ancak daha önemlisi müzik, TV dizisi veya filmler artık dijital mağazalara taşındı. Yani sadece cihaz değil, servis ve mağaza ekonomisi de sonsuza kadar değişti.

İLK VİDEO DENEYİMİ
Çevrenizde insanlara ilk fotoğraf ve video deneyimini hangi cihazda yaşadığını sorun. İlk video kayıt deneyimini handycam'de yaşamışsa, kullanıcının 30 yaşın üstünde olduğunu düşünebilirsiniz. Eğer ilk fotoğraf ve video deneyimini akıllı telefonda yaşadıysa, yaşının 20'nin altında olacağını tahmin edebilirsiniz. Yani artık pek çok kullanıcı ilk fotoğraf ve video deneyimini akıllı telefonlarda yaşıyor. Üstelik artık profesyonel cihazlar kadar kaliteli, daha hızlı çekim ve paylaşma olanağı sunuyor. Hatta SLR kameralar kablosuz bağlantı ve paylaşım açısından akıllı telefonları taklit ederek kullanıcıların dikkatini çekmeye çalışıyor.

SIRADA NELER VAR?
Akıllı telefonlardaki yıkıcı inovasyon gücünün temelinde işlem performansı, veri, yazılım ve uygulama market olduğunun altını çizmiştik. Tasarımda otomobil üreticilerinden ilham alan telefon ve bilgisayar markaları önce otomobillerin eğlence ve yönetim sistemini ele geçirdi. Google, Amazon ve Apple sürücüsüz otomobillerle ilgili önce veri toplama konusunda uzmanlaşmaya başladı. Aslında veri toplayarak uzmanlaştıkları alanlar yeni servis ve cihazların doğumuna sebep oluyor. Ancak otomobil konusunda veri o kadar çok ki, herkesin yaşaması için alan var. Yani Tesla, Mercedes, Google, Uber gibi farklı kökenlerden gelen markaların hepsine yaşam sunacak kadar büyük bir oyun alanı var.



KİŞİSEL VERİLER KİMİN ELİNDE DURSUN?
Tüketicilerin kişisel verilerini kime teslim edeceğine karar verme özgürlüğünün olması meğerse ne kadar değerliymiş. Sanırım WhatsApp'ın seçeneksiz bırakan güncelleme şartı pek çok kişiye bunu hatırlattı. Üstelik bu konu kimin eli kimin verisinde olduğunu da gösterdi. Yani sadece WhatsApp değil, Instagram ve Facebook konusunda da karar vermek zorundayız. Ancak bu konuda Avrupa Birliği değerlerinin şemsiyesi altında olmanın nasıl fark yarattığını sadece bu konuya bakarak anlayabiliriz. İster Çinli olsun ister Amerikalı, ister Avrupalı olsun ister yerli her şirket kişisel verilerimiz üzerinden ödeme sistemi, bankacılık, sigorta ve sağlık alanına giriş yaparken bizim verilerimizi nasıl kullanacağını bilme hakkımız olmalı. En önemlisi de seçme hakkımızın sonuna kadar bizde olması. Büyük nimet!

***

Doğuştan elektrikli mi elektrikliye dönüşen mi?

Tüketiciler pek çok konuda ikilemde kalıyor. Ürün seçerken veya bir güncellemeye evet ya da hayır derken hep "Hangisi?" sorusunu soruyor. Ben hangisi diye soranlara şu soruyu soruyum; sen kim kimsin, neye ihtiyacın var ve ne kullanıyorsun? Yani ikilemde kaldığınızda kendinize dönüp bakmanız şart.
Bir teknoloji yazarına en çok sorulan sorular şöyledir? "Tablet mi dizüstü bilgisayar mı?", "PC mi Mac mi?", "LED TV mi OLED TV mi?", "Apple iOS mi, Google Android mi?" İşte bu soruların sonu gelmez. Ancak şimdi bunlara otomobiller de ekleniyor. 2021 yılı otomobiller konusunda pek çok soruya yanıt vermeye başlayacağımız yıl olacak.



PİLLERE HACİM SUNUYOR
Bir diğer soru doğuştan elektrikli araç mı yoksa sonradan elektrikliye dönüşen bir ürün mü? Bu konuyu BMW ve Mercedes'in tercihlerine bakarak yanıtlayabiliriz. Aslında safkan elektrikli E3 ve E8 ile yola çıkan BMW, son olarak SUV modeline dönüş yaparak soruya yanıt verdi. Klasik otomobil üreticileri sahip oldukları tedarik zincirini daha uygun maliyetle yönetmek için ilk beş ya da 10 yıl mevcut modellerin elektrikli sürümleriyle geçişi sağlayacak. Tedarik zincirini yönetmenin maliyeti çok yüksek. Eğer doğuştan Tesla gibi elektrikli otomobil değilseniz, kararı vermek daha kolay. Finteklerle bankaların mücadelesine benzemiyor mu bu durum?
Mercedes, EQC 400 ile elektrikli araçlara iyi bir giriş yaparken şimdi yelpazeye EQA ile ekonomik bir model de ekliyor. EQA, yine SUV sınıfı modellerde olması gerektiği gibi yüksek bir oturma pozisyonu, Mercedes'e pil hücrelerinin konması için mesafe kazandırıyor. Muhtemel tüm markaların SUV seçeneğinin altında bu detay yatıyor. Bu sadece binme-inme sürecini kolaylaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda çevreye daha hakim bir sürüşü beraberinde getiriyor. Sistem, belirlenen hedefe mümkün olan en kısa rotayı belirliyor. Sürüş esnasında uygulanan menzil simülasyonları, gerekli şarj duraklarının yanı sıra topografya veya hava durumu gibi birçok faktörü dikkate alıyor. Sistem, trafik durumu ve kişisel sürüş davranışındaki değişikliklere de dinamik olarak tepki verebiliyor.
Kullanıcılar Mercedes me Charge üzerinden 31 ülkede 450 bin AC ve DC şarj noktası ile dünyanın en kapsamlı şarj ağına erişebiliyor. Mercedes-EQ müşterileri, Mercedes me Charge'ın kullanılabildiği ülkelerde çeşitli sağlayıcıların şarj istasyonlarına kolaylıkla erişebiliyor ve basit faturalama ile entegre ödeme özelliğinden yararlanabiliyor.
Mercedes-Benz, nitelikli menşei sertifikalarıyla, Mercedes me Charge'dan geçen elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlandığını garanti ediyor. Müşteriler, Mercedes me Charge ile Avrupa genelinde 175 binin üzerinde halka açık şarj noktasında erişim sağlıyor. Mercedes-Benz bunun daha sonra yeşil elektrikle dengelenmesini mümkün kılıyor.

***

Dijital tüketim yüzde 44 arttı

Covid-19 salgını yaşanırken dijital ayak izimizin genişlediğinin bir delili de Türk Telekom veri tüketim istatistikleri oldu. Rakamlara bakınca abone başı artık ortalama artış Türkiye'deki değişimi ortaya koyuyor. Video izlerken, e-ticarette satın alırken, sosyal ağlarda paylaşıp takip ederken daha çok veri tükettik.



Türk Telekom abonelerinin 2019 yılı için Türkiye genelinde abone başı aylık ortalama data kullanımı 129,63 GB iken, 2020 yılında bu değer yüzde 44 artışla 186,57 GB'a ulaştı. Türkiye genelinde Türk Telekom kullanıcılarının aylık ortalama upload hacmi ise abone başına 9,29 GB'dan yüzde 55 artışla 14,38 GB'a yükseldi.
Türkiye'nin abone başı data kullanımı haritasına bakıldığında özellikle İstanbul, Malatya, Manisa, Muğla ve Adıyaman illerindeki artış dikkat çekti. Bu kapsamda geçen yıla oranla; yüzde 49 ile İstanbul, Manisa, Muğla ve Malatya, yüzde 48 ile Adıyaman abone başı aylık ortalama data kullanımının en çok yükseldiği ilk beş il oldu. Abone başına aylık ortalama en çok data tüketimi olan il ise 257,44 GB ile Şırnak olarak kayıtlara geçti.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA