Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BÜLENT TİMURLENK

Komisyon savaşçıları

İki menajer, Jorge Mendes ile Mino Raiola, rekabet konusunda Fenerbahçe-Galatasaray, Real Madrid-Barcelona, Roma-Lazio gibiler. Avrupa futbol piyasasına hükmeden iki süper menajer ve onların yetenekli futbolcuları...

Jorge Mendes ve adamları
Jorge Mendes, babasının çalıştığı petrol şirketinin takımı Petrogal'de, ardından Vianense'de forma giydi. Video filmlerin kiralandığı bir dükkan açtı ve 30 yaşında futbolu bıraktığında parayı, bar ve gece kulübünden kazanacağına karar verdi. Caminha'da açtığı bara gelen bir kaleci tüm kariyerini sil baştan değiştirdi. Guimares forması giyen 22 yaşındaki Santo, Porto'ya transfer olmak istiyordu ama iki takım arasındaki düşmanlık yüzünden imza çok zordu. Jorge Mendes, Deportivo La Coruna'ya 1996 yılında Santo'yu satmayı başardı. Alt ligden Costinha'yı Monaco'ya, Capucho'yu da Porto'ya sattığında ülkede yeteri kadar tanınmıştı. 2002'de hayatının randevusunu almıştı. Manchester United'ın teknik direktörü Sir Alex Ferguson bekliyordu onu. Lizbon'da havaalanına giderken Porsche'sini parçaladı, doktorlar "Uçağa binemezsin" dedi ama dinleyen kim! Cristiano Ronaldo, Quaresma ile birlikte Barcelona'ya gidebilirdi, Mendes, onu Manchester United'a sattı. Ferguson'un tornasından geçen Portekizli'yi Real Madrid Ada'dan koparmak istediğinde ödemesi gereken bedel 96 milyon Euro'ydu. Şöhreti, yıldız adayı birçok futbolcunun Mendes ile çalışmasını sağladı. Bir oyuncunun nereli olduğu önemli değildir Jorge Mendes için. Eğer yolu Portekiz'e düşmüş ve yetenekliyse, menajer kokuyu alır. Rus sermayesi Monaco'yu coşturduğunda Porto'dan 40 milyona götürdüğü Kolombiyalı genç yetenek James Rodriguez'i, 2014 Dünya Kupası'ndaki muhteşem golleriyle ambalajlayıp 80 milyona Real Madrid'e sattı. Atletico Madrid'in son beş yıldaki transferlerinde Jorge Mendes'in futbol aklı hep en önde geldi. Arda Turan da dahil olmak üzere kadroda Portekizli menajerle çalışan altı-yedi futbolcu hep vardı. Diego Costa, çok sakatlanırdı, sahada çirkefti ama Atletico Madrid'i şampiyon yapınca Mendes'in çalıştığı Jose Mourinho, Costa'yı Chelsea'ye almak için gözünü bile kırpmadı. Angel Di Maria, Mesut Özil ile birlikte Cristiano Ronaldo'nun eşsiz istatistiklerinin mimarı oldu ama Real Madrid sahnesine hep yeni başaltı solistler lazımdı. Manchester United, Angel Di Maria'yı aldığında, "Premier Lig'in beklerinin baş belası olacak kanat oyuncusu geldi" dediler ama o İngiliz kulübünün vatandaşı Veron ile birlikte tarihindeki en büyük hayal kırıklığı oldu. Form geçici, klas kalıcı. Angel Di Maria, Zlatan İbrahimoviç'in kanatları altında Paris Saint Germain'de eski günlerine döndü. Atletico Madrid ve Real Madrid'e çok adam satan Jorge Mendes'e hep mesafeli duran Barcelona, bu yaz servet akıttığı Andre Gomes transferiyle Portekizli menajerini ihya etti. Benfica'dan Uzakdoğulu patronunun danışmanlığını yaptığı Valencia'ya getirdiği vatandaşını, Euro 2016 sonrasında sadece 13 kez milli olmuşken, Messi-Neymar-Suarez'in takım arkadaşı yaptı.

Mino RaIola ve adamları
Mino Raiola, Güney İtalyalı bir ailenin oğluydu, babası o bir yaşındayken Hollanda'nın Haarlem şehrine göç etti. Mino'nun ilk işi ailesinin açtığı İtalyan lokantasında garsonluktu. Ticarete kafası yatkın Mino menajerlik şirketinde çalışmaya başladığı zaman 23 yaşındaydı. Üç dil biliyordu ve ağzı iyi laf yapıyordu. Büyüdüğü Hollanda ile doğduğu İtalya arasında transfer köprüsünü kurması çok zaman almadı. Bombayı Dennis Bergkamp'ı Inter'e satarak patlattı. Pavel Nedved'i Sparta Prag'dan Lazio'ya götürdüğünde piyasadaki itibarı tavan yaptı. Ajax'ta bir İsveçli santrafor, Hollanda liginin savunmacılarının kabusu olmuştu. İhtişamlı fiziği, müthiş tekniğiyle herkesten farklıydı. Ülkeye Brezilyalı Ronaldo'dan beri böylesine klas bir yabancı genç golcü gelmemişti. 9 numaranın adı Zlatan İbrahimoviç, menajeri de elbette ki Mino Raiola idi. Zlatan'ı 16 milyona Juventus'a sattı... Zlatan İbrahimoviç, Mino Raiola'nın Jorge Mendes seviyesine çıkmasının bir numaralı öznesi. Ajax'tan Juventus'a, oradan Inter'e, Barcelona, Milano derken Paris Saint Germain'e ve bu sezon Mourinho'nun çalıştırdığı Manchester United'a... Raiola onu PSG'e götürdüğünde "Paris'e gelenlere Mona Lisa'dan daha iyi eser görmelerini sağladım" demişti. Bu yaz transfer piyasasının bir numarası elbette ki Fransız Paul Pogba'ydı. Manchester United'tan bedelsiz Juventus'a gittiğinde Raiola, İtalyan kulübünden 6 milyon Euro komisyon almış, üstüne "Satıldığı takdirde yüzde 20 alırım" demişti. Alex Ferguson'un nefret ettiği Raiola, Pogba'yı Serie A'da büyüttü ve rekor transferine imza attı. Man. United "Bundan olmaz" dediği Pogba için 105 milyon Euro ödedi. Henrikh Mkhitaryan'ı keşfeden bir zamanlar futbol dünyasına Diego Simeone ve Pirlo'yu armağan eden Lucescu değil, ama onda emeği büyük. Şaktar'dan Borussia Dortmund'un yolunu tutan Mkhitaryan son dönemin en büyük yeteneklerinden. Raiola, ondaki ışığı çok önce gördü ve futbolun en güzel yaşında, 27'sinde onu Mourinho'nun Man. United'ına götürdü. Jorge Mendes'in portföyünde İspanyol kaleci David de Gea varsa, Raiola'nın da Gianluigi Donnarumma'sı var. Geçen sezon 16 yaşında Milan kalesini teslim aldı. Kısaca 'Yeni Buffon.' Raiola onu satmak için fiyatının oluşmasını bekliyor ve 50 milyon Euro'dan aşağıya kimseyle masaya oturmayacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA