Arap tarihçisi Circî Zeydân

14 Kasım 1861'de Beyrut'ta Ortodoks mezhebine mensup fakir bir hıristiyan ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. İlyas Hûrî, Şevvâm ve Muallim Zâhir medreselerinde gördüğü ilk tahsilinin ardından (1866-1872) küçük bir lokanta işleten babasının yanında çalışmaya başladı. Birkaç yıl sonra gece öğretimi yapan bir okula devam ederek kısa zamanda İngilizce'yi öğrendi. 1881'de Beyrut'taki Amerikan Protestan Koleji'ne (el-Medresetü'l-külliyye) kaydoldu; fakat bir süre sonra meydana gelen boykota katıldığı için kolejden uzaklaştırıldı. Bu okuldaki tıp tahsilinden edindiği bilgiyle imtihan vererek eczacı diploması aldı. Daha sonra Kahire'ye giderek Kasrü'l-aynî Tıp Medresesi'ne girdi; ancak bu tahsilin çok uzun olması ve içinde bulunduğu maddî imkânsızlıklar sebebiyle okulu bırakmaya mecbur kaldı ve kendisini edebiyat, tarih, dil konularına verdi. 1884'te ez-Zamân gazetesinde çalışmaya başladı. Aynı yıl Gordon Paşa'yı kurtarmak üzere Sudan'a gönderilen İngiliz kuvvetlerine tercüman olarak katıldı. 1885'te Beyrut'a dönünce el-Mecmau'l-ilmiyyü'ş-Şarkī'nin faal üyeliğine seçildi. Daha önce öğrendiği İngilizce, Latince, Fransızca ve Almanca'nın yanı sıra burada İbrânîce ve Süryânîce'yi de öğrendi. Bu sıralarda el-Elfâẓü'l-ʿArabiyye ve'l-felsefetü'l-luġaviyye adlı ilk eserini yayımladı (Beyrut 1886). Son derece faal fakat istikrarsız bir kişi olan Corcî Zeydân 1886'da İngiltere, Fransa ve İsviçre'yi içine alan bir seyahate çıktı; buralardaki ilmî müesseseleri, müzeleri ve âlimleri ziyaret edip incelemelerde bulundu. Beyrut'ta Amerikan misyonerlerinden aldığı Batı kültürü ve metodunun yanı sıra bu seyahatte özellikle İngiltere'de Avrupa oryantalizmini yakından tanıma fırsatını buldu. Aynı yıl Mısır'a döndükten sonra 1888'in başlarına kadar el-Muktetaf gazetesinde, ardından da iki yıl süreyle Rum Ortodoks cemaatine ait el-Medresetü'l-Ubeydiyye'de yöneticilik yaptı. 1892'de, hayatının sonuna kadar çalıştığı ve birçok makalesini yayımladığı el-Hilâl dergisini çıkarmaya başladı. Jön Türkler'i destekleyen siyasî tavrı sebebiyle Osmanlı topraklarına ancak Meşrutiyet'ten sonra girebilen Corcî Zeydân, bazı tartışmalara da konu olan Kahire Üniversitesi'ndeki öğretim üyeliği görevinden alındıktan kısa bir süre sonra 21 Temmuz 1914'te Kahire'de öldü.

Arap edebiyatında yeni akımın önemli şahsiyetlerinden biri ve iyi bir gazeteci olan Corcî Zeydân özellikle tarih, Sâmî diller ve mukayeseli dil bilimi konularında Batı metoduna uygun eserler vermiştir. Yazılarında şarkiyatçıların İslâm'a bakış açısının tesirleri açık bir şekilde görülür. Batıcı aydın yetiştirme merkezleri olan misyoner okullarından Amerikan Protestan Koleji'nde öğrenim görmüş bir kişi olarak Corcî Zeydân, kültürel bir uyanış sağlamak için Batı kültürünü Araplar'a aktarmayı amaçlamış, İslâm ve Arap tarihini şarkiyatçıların bakış açısıyla inceleyip tahlil etmeye çalışmıştır. İlk İslâm tarihçilerinin olayları sadece nakletmekle yetinip bunların altında yatan sebepleri araştırmadıklarını belirterek onları tenkit eden Zeydân'a göre bir milletin gerçek tarihi savaş ve fetihler tarihi değil kültür ve medeniyet tarihidir. Onun gayesi, geleneksel tarih kitaplarını gözden düşürmek, İslâm tarihini incelerken dini ikinci plana iterek bilim ve uygarlığı öne çıkarmak olmuştur. Bu bakımdan İslâm kaynaklarını yetersiz bulmasına karşılık İslâm tarihçilerinin itibar etmedikleri İsrâiliyat'ı güvenilir bir kaynak saymıştır. Bu yaklaşımını Arap halkına aktarmak için eğitici romanlar da yazan Zeydân'ın din faktörünü dikkate almaması sebebiyle İslâm tarihini yanlış değerlendirdiği görülür. Ona göre din, sosyal uyumu sağlayan faktörlerden sadece biridir. Bu yüzden İslâm'ın uygarlık tarihine dair eserinde bile dinî tarihle değil dinî dayanışma ile ve Araplar'ın elde ettikleri kültürel ve ilmî başarıyla ilgilenmiştir. İslâm uygarlığının İran ve Bizans'tan alındığına dair görüşlere karşı çıkmakla birlikte şarkiyatçıların yaptığı gibi o da İslâm'ın temelinde yahudi ve hıristiyan kültürünü aramıştır.

Bir hıristiyan olarak modern toplumda ve tarihin yorumunda belirleyici faktörün bilim olması gerektiğini savunan Zeydân, Araplar arasında millî şuur ve kimlik için de dine değil ortak tarih, dil ve kültüre önem verdi. Ona göre Arap kimliğinin en büyük dayanağı Arapça'dır. Nitekim Araplar fethettikleri yerlere Arapça'yı götürmüşlerdir. Zeydân, Suriye-Mısır merkezli bir milliyetçilik üzerinde durur. Uygarlığın merkezi olan Mısır ile Suriye arasında tabii bir sınır mevcut olmayıp İslâm öncesinden beri her ikisi tek bir ülke halindedir. Kur'an'a da Arap dilini korumaya olan katkısı sebebiyle önem veren Zeydân'ın amacı Arapça ile birlikte İslâm kültürünün yükselmesi değildir. Asıl ulaşmak istediği Batı uygarlığı olup ona göre bu uygarlığa geçiş Arap kimliğine de zarar vermez. Böylece dine dayalı olmayan bir panarabizmin temelini atmış, fakat bunu siyasî bir programa dönüştürmemiştir. Osmanlı hâkimiyetinden yana olan Zeydân Meşrutiyet'i, İttihat ve Terakkî'yi desteklemiş, 1908'den sonra bu desteğini daha da arttırmıştır. Corcî Zeydân, Osmanlı Devleti'nin yıkılması halinde Avrupa etkisinin artacağından endişe ediyor, Meşrutiyet'in Batılılar'ın siyasî emellerine engel olacağını düşünüyordu. Osmanlılar'ın Türkleştirme politikalarının olmadığını, Araplar'ın kendi kültürlerini serbestçe yaşattıklarını belirten Zeydân, Araplar'ın Osmanlı Devleti'nde daha fazla siyasî hak talep etmelerine de karşı çıkmıştır.

Eserleri. Düzenli ve sağlam bir tahsil görmemesine rağmen ilme olan tutkusu sebebiyle kendini yetiştiren Corcî Zeydân, el-Hilâl'de yirmi iki yıl boyunca yayımlanan sayısız makalesinden başka tarih, edebiyat, dil ve sosyal konular üzerine kırk civarında kitap yazmıştır. Başlıca eserleri şunlardır:

A) Tarih. 1. Târîḫu Mıṣr el-ḥadîs̱ (I-II, Kahire 1306/1889). Emîn b. Hasan el-Hulvânî el-Medenî tarafından Nebşü'l-hezeyân min Târîhi Corcî Zeydân (Leknev 1307) adlı bir risâle ile tenkit edilmiştir. Corcî Zeydân da buna cevap olarak Reddün rennân ʿalâ Nebşi'l-hezeyân (Kahire 1309) adıyla bir eser kaleme almıştır. 2. Târîḫu't-temeddüni'l-İslâmî (I-V, Kahire 1902-1906). Tarih alanındaki çalışmalarının en önemlilerinden biridir. Eser Zekî Mugāmiz tarafından Medeniyyet-i İslâmiyye Târihi adıyla Türkçe'ye tercüme edilmiştir (I-V, İstanbul 1328-1330). Bu esere dair Şiblî en-Nu'mânî'nin tenkidi (el-Menâr, XV/1, 1912, s. 58-67), Ahmed Ömer el-İskenderî'nin Târîḫu'l-ʿArab ḳable'l-İslâm ve Târîḫu âdâbi'l-luġati'l-ʿArabiyye'ye, Luvîs Şeyho'nun da Târîḫu âdâbi'l-lugati'l-Arabiyye ve Tabakātü'l-ümem'e yaptığı tenkitlerle birlikte basılmıştır (İntikādü kütübi Corcî Zeydân, Kahire 1330). 3. Târîḫu'l-ʿArab ḳable'l-İslâm (Kahire 1908). Bir önceki esere zeyil olarak kaleme alınan kitabın Hüseyin Mûnis tarafından notlar ve yeni kaynaklar ilâvesiyle yeni baskısı yapılmıştır. Ahmed Ömer el-İskenderî, İntikādü Kitâbi Târîhi'l-ʿArab kable'l-İslâm adlı bir risâle ile eseri tenkit etmiştir (yk.bk.). 4. Ensâbü'l-ʿArabi'l-ḳudemâʾ (Kahire, ts.). Araplar'da anaerkil (mâderşahî) aile yapısının ve totemizmin varlığına inananlara reddiye olarak yazılmıştır. 5. Târîḫu'l-Mâsûniyyeti'l-ʿâm (Kahire 1889). Masonluk konusunda neşredilen ilk Arapça eserdir. 6. Terâcimü meşâhîri'ş-Şarḳ (I-II, Kahire 1902-1903, 1911). Zeydân'ın bu konudaki diğer eserleri de şunlardır: et-Târîhu'l-ʿâm (Beyrut 1890); Târîhu İnciltere (Kahire 1899); Târîhu'l-Yûnân ve'r-Rûmân (Kahire, ts.).

B) Dil ve Edebiyat. 1. el-Elfâẓü'l-ʿArabiyye ve'l-felsefetü'l-luġaviyye (Beyrut 1886). Karşılaştırmalı dil bilimi kurallarının Arapça'ya uygulamasına dair olan eserin ikinci baskısı el-Felsefetü'l-luġaviyye ve'l-elfâẓü'l-ʿArabiyye adıyla yapılmıştır (Kahire 1904). 2. Târîḫu âdâbi'l-luġati'l-ʿArabiyye* (I-IV, Kahire 1911). Bu eserde Arap edebiyatını başlangıcından itibaren bir bütün halinde ele almıştır. Dil konusunda ayrıca el-Bulga fî usûli'l-luga (Kahire 1899) ve Târîhu'l-lugati'l-ʿArabiyye (Kahire 1904) adlı eserleri de vardır.

C) Sosyal Konular. 1. Ṭabaḳātü'l-ümem evi's-selâʾilü'l-beşeriyye (Kahire 1330/1912). Luvîs Şeyho bu eseri tenkit etmiştir (yk.bk.). 2. Muḫtârât fî felsefeti'l-ictimâʿ ve'l-ʿumrân (I-III, Kahire 1921). el-Hilâl mecmuasında yayımlanmış makalelerinden seçmeleri ihtiva eder. Ayrıca ʿİlmü'l-firâseti'l-hadîs (Beyrut 1876; Kahire 1901); Muhtasaru cogrâfiyyeti Mısr (Kahire 1891) ve ʿAcâibü'l-halk (Kahire 1331) bu konuda yazdığı eserlerdendir.

D) Tarihî Romanları. Corcî Zeydân bu romanları, yukarıda işaret edilen tarih anlayışı ve tarihe yaklaşımını Arap halkına aktarmak ve onları bu konuda aydınlatmak maksadıyla yazmıştır. Ancak Batı tesiri altındaki seçkin tabaka arasında büyük rağbet gören bu romanların önemli bir kısmının edebî değer taşıdığını söylemek güçtür. Fetihlerin başlangıcından Memlükler devrine kadar İslâm tarihinin ilk dönemleriyle XVIII ve XIX. yüzyıllarda geçen olayları konu alan bu romanların başlıcaları şunlardır: 1. Fetâtü Ġassân (I-II, Kahire 1898-1903). Abdülhüseyin Mirzâ b. Müeyyidüddevle tarafından Hânum-i Şâmî adıyla Farsça'ya (I-II, Tahran 1330), Ahmed Muhtar Büyükçınar ve Kerim Aytekin tarafından Gassanlı Hind adıyla Türkçe'ye çevrilmiştir (İstanbul 1972). 2. Armanosa el-Mıṣriyye (Kahire 1889). Abdülhüseyin Mirzâ tarafından Armanos-ı Mısrî (Tahran 1322), Mîr Seyyid Ca'fer-i Gazbân tarafından da Armanosa-i Mısriyye adlarıyla (Tahran, ts.) Farsça'ya tercüme edilmiştir. 3. ʿAẕrâʾü Ḳureyş (Kahire 1889). Kitabı Mîr Mehmed Kerîm el-Hâc Mîr Câferzâde Âzerî Türkçesi'ne (Bakü 1325/1908), Muhammed Alî-i Şîrâzî Farsça'ya (Tahran 1337) çevirmiştir. Eseri Yûsuf Tabşî el-Burhân fî intikādi rivâyeti ʿAzrâʾi Kureyş adlı kitabı ile (Kahire 1900) tenkit etmiştir. 4. 17 Ramażân (Kahire 1900). Mîr Mehmed Kerîm tarafından Âzerî Türkçesi'ne tercüme edilmiştir (Bakü 1328/1910). 5. Ġādetü Kerbelâ (Kahire 1319/1901). Eseri Abdülhüseyin Mirzâ ʿArûs-ı Kerbelâ adıyla Farsça'ya çevirmiştir (Tahran, ts.). 6. el-Ḥaccâc b. Yûsuf (Kahire 1902). Aynı adla Farsça'ya tercüme edilmiştir (Tahran, ts.). 7. Fetḥu'l-Endelüs (Kahire 1904). İbrâhim Neşşât tarafından Feth-i Endelüs adıyla Farsça'ya çevrilmiştir (Tahran 1323). 8. Şarl ve ʿAbdurraḥmân (Kahire 1904). Eseri Seyyid Abdürrahîm Halhâlî (Tahran 1333) ve Muhammed Alî-i Şîrâzî (Tahran 1338) aynı adla Farsça'ya tercüme etmişlerdir. 9. Ebû Müslim el-Ḫorasânî (Kahire 1905). Zekî Mugāmiz tarafından Ebû Müslim-i Horâsânî adıyla Türkçe'ye (İstanbul 1330), Habîbullah-ı Âmûzgâr (Tahran 1318), Rükneddin Hümâyûn-ı Ferruh (Tahran 1323), Abdülhüseyin Mirzâ b. Müeyyidüddevle (Tahran 1333-1334) ve Muhammed Alî-i Şîrâzî (Tahran 1339) tarafından Farsça'ya çevrilmiştir. 10. el-ʿAbbâse (Kahire 1906). Eseri Hasan Bedreddin Abbâse adıyla Türkçe'ye (İstanbul 1339 r./1342 h.), Mirzâ İbrâhîm-i Kummî (Tahran, ts.), Muhammed Alî-i Şîrâzî (Tahran 1332) ve Muhammed Takī-i Şerîatî-i Mezinânî (Meşhed 1334) Farsça'ya tercüme etmişlerdir. 11. el-Emîn ve'l-Memʾûn (Kahire 1907). Kitabı Abdülhamîd-i İşnak Hâverî (Tahran 1310), Muhammed Alî-i Şîrâzî (Tahran, ts.) ve Ali Asgar-ı Hikmet (Tahran, ts.) Emîn ü Meʾmûn adıyla Farsça'ya çevirmişlerdir. 12. ʿArûsu Ferġāne (Kahire 1908). Zekî Mugāmiz tarafından Cihan Hatun Fergana Güzeli adıyla Türkçe'ye (İstanbul 1927), Emîr Kulı Emînî (İsfahan 1334) ile Muhammed Alî-i Şîrâzî (Tahran 1954) tarafından Farsça'ya tercüme edilmiştir. 13. Aḥmed b. Ṭolun (Kahire 1909). Mîr Seyyid Ca'fer-i Gazbân ile (Tahran 1328, 1339) Muhammed Alî-i Şîrâzî (Tahran 1344) tarafından Farsça'ya çevrilmiştir. 14. ʿAbdurraḥmân en-Nâṣır (Kahire 1909). Emîr Kulı Emînî eseri Farsça'ya tercüme etmiştir (İsfahan 1311). 15. el-İnḳılâbü'l-ʿOs̱mânî (Kahire 1911). Ali Abbas Müznib tarafından Osmanlı İnkılâbı adıyla Âzerî Türkçesi'ne (Bakü 1332), Ali Ekber-i Kavim (İstanbul 1329) ve Muhammed Alî-i Şîrâzî (Tahran 1336, 1343) tarafından Farsça'ya tercüme edilmiştir. 16. Ṣalâḥuddîn ve maḳāʿidü'l-haşşâşîn (Kahire 1913). Zekî Mugāmiz tarafından Selâhaddîn-i Eyyûbî ve İsmâilîler (İstanbul 1927) adıyla Türkçe'ye, Muhammed Alî-i Şîrâzî (Tahran 1334), Müctebâ Mînovî tarafından Selâhaddîn-i Eyyûbî ve İsmâʿîliyân adıyla Farsça'ya (Tahran 1304) çevrilmiştir. 17. Şeceretü'd-dür (Kahire 1333/1914). Habîbullah-ı Âmûzgâr eseri Melike-i İslâm adıyla Farsça'ya tercüme etmiştir (Tahran 1298). 18. el-Memlûkü'ş-şârid (Kahire 1892). 19. Esîrü'l-mütemehdî (Kahire 1892; Farsça tercümesi, Tahran, ts.). 20. Cihâdü'l-muḥibbîn (Kahire 1894; Farsça tercümesi, Tahran, ts.). 21. İstibdâdü'l-memâlik (Kahire 1896; Farsça tercümesi, Tahran, ts.). 22. Fetâtü'l-Ḳayrevân (Kahire 1331/1912).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA