Ebü'l-Berekat el-Bağdadi Kimdir?

İbn Melkâ (İbn Melkân) künyesi ve Evhadüzzaman lakabıyla da tanınır. Eski ve yeni kaynaklarda tam adı Hibetullah b. Melkâ, Hibetullah Ali b. Melkâ ve Hibetullah b. Ali b. Melkâ şeklinde farklı olarak geçmektedir. İbn Ebû Usaybia tarafından Beledî nisbesiyle de anılmış ve Beled'de doğduğu belirtilmiştir. Modern araştırmacılar buranın Yukarı Musul'da, Dicle kıyısında Şehrâbâd adıyla da bilinen eski bir kasaba olduğunu söylüyorlarsa da bunu ihtiyatla karşılamak gerekir. Zira o dönemde Kerec, Necef, Merverrûz gibi daha başka şehirlerin de Beled adıyla anıldığı ve buralarda yaşayan önemli kişilere Beledî nisbesinin verildiği bilinmektedir. Ebü'l-Berekât'ın doğum ve ölüm tarihleri de tartışmalıdır. Bu sebeple İbnü'l-Kıftî onun VI. (XII.) yüzyılın ortalarında öldüğünü belirtmekle yetinir. Filozofa en yakın biyografi yazarlarından Zahîrüddin el-Beyhakī, Ebü'l-Berekât'ın doksan "güneş yılı" yaşadığını, Selçuklu Sultanı Mesud'un ölümüyle onun ölümü arasında garip bir ilişki kurarak ikisinin aynı günde (1 Receb 547 / 2 Ekim 1152) vefat ettiğini belirtir. Buna göre filozof 460 (1068) yılı civarında doğmuş olmalıdır. Halbuki kaynakların çoğunda seksen yıl yaşadığı ifade edilmektedir. 489'da (1096) Kitâbü't-Telhîsi'n-Nizâmî'yi, eserin müellifi ve kendisinin Bağdat'taki ilk tıp hocası olan Ebü'l-Hasan Saîd b. Hibetullah'tan okuduğuna göre büyük ihtimalle 470 (1077) yılından önce doğmuştur. Ebü'l-Berekât çeşitli kaynaklarda Evhadüzzaman, Seyyidülhükemâ, Feylesûfülevân gibi unvanlarla anılmasına, hakkında "Aristo seviyesinde bir düşünür, büyük bir tabip, tedavide çok başarılı" gibi ifadeler kullanılmasına rağmen hayatına dair bilgiler son derece yetersizdir. Bu bilgilerden anlaşıldığı kadarıyla yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş, Bağdat'ta yetişmiş, iyi bir tabip, filozof ve psikolog olarak ün yapmış, çeşitli hükümdarların ve emîrlerin hizmetinde bulunmuş, gerek sarayda gerekse halk nezdinde büyük itibar görmüş, özellikle gururlu ve biraz da bencil olması yüzünden zaman zaman başı derde girmiş, ileri yaşlarda müslüman olmuştur.

Beyhakī'nin verdiği bilgiye göre ağır bir hastalığa yakalanan Selçuklu Sultanı Mesud, kendisini tedavi etmesi için Ebü'l-Berekât'ı Bağdat'tan Hemedan'a getirtmiş, tedavide başarılı olamayan Ebü'l-Berekât bunun hayatına mal olacağından korkmuş ve bu korku yüzünden âniden ölmüş, birkaç saat sonra da sultan vefat etmiştir (547/1152). Ebü'l-Berekât'ın tabutu bir hac kafilesiyle birlikte Bağdat'a taşınarak burada defnedilmiştir. Ancak onun ölüm tarihi hakkında çeşitli kaynaklarda 570 (1174-75) yılına kadar varan farklı bilgiler bulunmaktadır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA