Ebü's-Salt ed-Dani Kimdir?

460 (1068) yılında Endülüs'ün doğusundaki Dâniye'de (Denia) doğdu. İlk tahsilini memleketinde Dâniye Kadısı Ebü'l-Velîd el-Vakkaşî'den yaptıktan sonra İşbîliye'ye (Sevilla) gitti; orada birçok âlimden edebiyat, felsefe, tıp, matematik, geometri, fizik, astronomi, botanik ve mûsiki dersleri aldı. Ebü's-Salt'ı İspanya'nın en muteber tabiplerinden biri olarak tanıtan M. Meyerhof, onun tıp bilgini İbn Zühr'ün (ö. 525/1131) akrabası, kabiliyetli bir şair, müzisyen ve matematikçi olmakla kalmayıp Ahmed el-Gāfikī gibi bir tabiat âliminin yanında görüldüğünden bahseder. Yirmi yaşında iken maddî imkânlar ve ilim yönünden kendi ülkesine göre daha iyi durumda olan Mısır'a gitmek niyetiyle İşbîliye'den yola çıkmışsa da ancak 489 (1096) yılının kurban bayramı günü annesiyle birlikte İskenderiye'ye vardığını İbn Hallikân kaydetmektedir. Önce İskenderiye'de bir süre kalarak bilgilerini geliştirmeye çalışan Ebü's-Salt, daha sonra Halife Âmir-Biahkâmillâh devrinde (1101-1130) Kahire'ye giderek oraya yerleşti. Vezir Efdal b. Bedr el-Cemâlî'nin yakın dostlarından olan hazinedar Tâcülmeâlî Muhtâr onu himayesine aldı. Bir süre kendisine tıp ve astronomi alanlarında başarılı hizmetler veren Ebü's-Salt'ı Efdal b. Bedr'e tanıtarak zamanının kâtiplerinden üstün olduğu hususunda âlimlerin ittifak ettiklerini söyledi. Ebü's-Salt böylece Efdal b. Bedr'in kâtibi olduysa da bir müddet sonra Tâcülmeâlî'nin gözden düşmesi ve hapsedilmesi üzerine eski kâtip Ebü'l-Hasan Ali b. Ca'fer b. Nûn'un gayretleriyle o da görevinden alındı ve Kahire'deki büyük sarayın bitişiğinde bulunan Hizânetü'l-bünûd'da hapsedildi. Üç yıl kadar sonra 1111'de serbest bırakılınca tekrar İskenderiye'ye döndü; ardından da Mehdiye (Tunus) Emîri Ebû Tâhir Yahyâ b. Temîm'in yanına gitmek üzere 506 (1112) yılında Mısır'dan ayrıldı.

İyi bir tabip ve filozofun tabiat ve matematik ilimlerine, özellikle astroloji ve mûsiki gibi yan disiplinlere muhtaç olduğunu söyleyen Ebü's-Salt Mısır'da iken Galen ve Hipokrat'ın eserlerini inceledi ve tesbit ettiği bazı karmaşık problemlere dikkat çekti. Bunları çözümleyecek bir âlim bulamadığından dolayı daha sonra yazdığı er-Risâletü'l-Mısriyye adlı eserinde Mısırlılar'ı eleştirdi. Astronomiyle uğraşmış ve bu konuda eser yazmış olan Ebü's-Salt'ın, Makkarî'nin naklettiği bir şiirinde Kahire dışında Karâfe yakınlarındaki bir vadide bulunan rasathâneyi tanıtıp övmesi dikkate alınırsa rasat işiyle de yakından ilgilendiği söylenebilir. Kaynaklardan onun Mısır'da çok sayıda öğrenci yetiştirdiği anlaşılmaktadır. Yâkūt el-Hamevî'nin bildirdiğine göre Süleyman b. Feyyâz el-İskenderânî ve astrolog Ebû Abdullah eş-Şâmî onun öğrencileri idiler.

Ebü's-Salt 506'da (1112) Sanhâcîler'in başşehri Mehdiye'ye gittiğinde Emîr Ebû Tâhir Yahyâ b. Temîm tarafından karşılandı ve kendisine iyi bir mevki verildi. Bu sebeple Mehdiye'ye yerleşti ve burada kaleme aldığı er-Risâletü'l-Mısriyye adlı eserini Emîr Ebû Tâhir'e takdim etti. Daha sonra Sanhâcîler tarafından, 510 (1116) yılı civarında Mısır'a Fâtımî Halifesi Âmir-Biahkâmillâh'a elçi olarak gönderildi. Ebü's-Salt'ın Sanhâcîler nezdindeki hayatını bilmeyen İbn Ebû Usaybia (II, 53) onun Mısır'dan ayrıldıktan sonra Endülüs'e döndüğünü zannetmiştir. Fakat Ebü's-Salt'ın Mısır'a elçi olarak gönderildiği tarihi ve İskenderiye'de ikinci defa hapsedilmesine sebep olan olayı tesbit eden de yalnız İbn Ebû Usaybia olmuştur. Onun anlattığına göre Ebü's-Salt Efdal b. Bedr'e, masraflarını karşılaması halinde İskenderiye Limanı'na yakın bir yerde batan bakır yüklü bir gemiyi çıkarabileceğini söylemiş ve kendi bulduğu özel bir teknikle gemiyi kurtarmaya koyulmuştu. Batık gemiden daha büyük bir gemi yaparak gerekli makinelerle donatmış, sarkıttığı ibrişim halatlarla gemiyi su yüzüne çıkarmaya çalışmıştı. Ancak son anda halatların kopması üzerine gemi tekrar sulara gömülünce Ebü's-Salt vezir tarafından hapsedilmişti.

Ebü's-Salt ikinci defa geldiği Mısır'da resmî görevini tamamladıktan sonra belki de Vezir Efdal'ın ilgisini çekmek, mühendislikteki başarısını göstererek yeniden onun dostluğunu kazanmak ümidiyle giriştiği bu iş sonunda yine hapse düşünce bu defa bir kütüphaneye kapatıldığından birtakım şiirleri başta olmak üzere bazı eserlerini kaleme alma fırsatını bulmuştur. Yâkūt el-Hamevî onun Aristo'ya nisbet edilen kütüphanede hapsedildiğini kaydeder. Bir müddet hapiste kaldıktan sonra Mısırlı dostlarının aracılığı ile serbest bırakıldı. Hapisten kurtulması için çalışanlardan biri de dostu olduğu anlaşılan İbnü's-Sayrafî idi. Muhtemelen bir kasidesinin yazılış tarihi olan 1120 yılı sonlarında veya Efdal b. Bedr'in şehid edildiği 1121 yılı Ramazanından önce serbest bırakılan Ebü's-Salt Mehdiye'ye döndü. Ömrünün sonuna kadar orada yaşadı. 1 Muharrem 529 (22 Ekim 1134) tarihinde vefat etti ve Mehdiye yakınındaki Münestîr'de defnedildi.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi


BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA