Hüseyin Şah Şarkī kimdir ?

Delhi Sultanı Behlûl-i Lûdî'ye karşı başlatılan bir savaşta ölen ağabeyi Muhammed Şah'ın yerine tahta geçti (863/1458) ve hemen ardından Behlûl ile dört yıllık bir antlaşma imzaladı. Bundan faydalanarak Tirhut ve Orissa'ya doğru güçlü bir ordu sevketti. Her iki yeri de ele geçirip Orissa Hindû emîrini yüklü bir fidye ödemeye mahkûm etti. 871'de (1466) Racpût veliahdı Mân Singh'in elindeki Gvalyor Kalesi'ni muhasara altına aldı ve savaş tazminatını ödeterek barış yaptı. Mülteci Delhi Sultanı Alâeddin'in kızı olup Melike-i Cihân diye mâruf olan gözde melikesi Bîbî Hunza'nın babasının tahtını tekrar ele geçirmesi yönündeki baskıları neticesinde 878'de (1473) Behlûl'ün Pencap'tan uzakta olmasını fırsat bilerek Delhi üzerine yürüdü. Oldukça kalabalık bir orduya sahip olmasına rağmen barış isteyen Behlûl'ün bu talebini reddetti. Fakat çatışmalar sonunda şartlar aleyhine dönünce canını kurtarmak için kaçmak zorunda kaldı. Aralarında melikenin de bulunduğu haremi Behlûl'ün eline geçti. Hüseyin Şah, 879 (1474) yılında bu yenilginin intikamını almak için Kutub Han Lûdî'nin elindeki Etâve'ye saldırdı ve yine yenildi. Üçüncü girişiminin sonunda da aynı âkıbete uğradı. 883'te ise (1478) askerî taktikleriyle Lûdîler'i yenmeyi başardı. Ancak ordusu geri dönerken Behlûl tarafından arkadan vuruldu ve Kanplî, Patiâlî ve Doâb'daki diğer şehirlerden çekilmek zorunda kaldı.

Bu darbeden sonra Hüseyin 892'de (1487) Sunhar'da (Etâve bölgesi) Behlûl ile karşılaştıysa da bozguna uğradı. Bunun üzerine Cavnpûr düştü ve ilk önce Mübârek Han'ın, sonra da Behlûl'ün oğlu Bârbek Şah'ın eline geçti. Zor durumda kalan Hüseyin Bihâr'a kaçtı, Behlûl tarafından Ganj üzerindeki Haldi'ye kadar takip edildi. Bihâr'da kaldığı müddet zarfında, Cavnpûr'a hâkim olan Bârbek Şah ile Delhi Sultanlığı'nın başındaki kardeşi İskender-i Lûdî'yi birbirine düşürmek için entrika çevirmeye devam etti. Sonunda İskender başarılı bir manevra ile Bârbek'i yendi ve esir alınan Bârbek'in hâkimiyetindeki topraklar Delhi Lûdî Sultanlığı'na katıldı. 900 (1495) yılında Bihâr'da İskender-i Lûdî'ye mağlûp olarak kaybettiği tahtını ele geçirmekten ümidini kesen Hüseyin Şah Bengal'deki Kahlgaon'a (Colgong) çekildi ve 911 (1505) yılında ölümüne kadar Bengal Sultanı Alâeddin Hüseyin Şah'ın emanı altında yaşadı. Onun 905'te (1500) öldüğü de rivayet edilir (EI2 [İng.], III, 632). Böylece Şarkî Sultanlığı da (mülûkü'ş-Şark) sona ermiş oldu. Arzusu üzerine naaşı Cavnpûr'a nakledilerek Şeyh Îsâ Tâc b. Ahmed Îsâ'nın el-Câmiu'ş-Şark'ın yakınındaki hankahı içinde bulunan aile kabristanına defnedildi. Hüseyin Şah döneminde tamamlanan bu cami Şarkî Sultanlığı mimarisinin en güzel örneğidir. Güzel sanatlara düşkün olan ve kültürlü bir emîr olarak temayüz eden Hüseyin Şah aynı zamanda bir müzisyendi ve Hint mûsikisinde "hayâl" adıyla bilinen nağmeyi icat etmişti. Mûsiki alanındaki kabiliyet ve ehliyeti ona "Nâik" (mûsiki üstadı) lakabını kazandırmıştır (S. İkbâl Ahmed, s. 548-555).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA