İbn Ebû Hâtim kimdir ?

240'ta (854) Rey'de doğdu. Babası Rey'deki Derbühanzale'de oturduğu için Hanzalî diye anıldı. Dedeleri Hanzale b. Temîm oğullarının mevlâsı olduğundan Temîmî ve Hanzalî nisbeleriyle anıldığı da söylenir. "Emîrü'l-mü'minîn fi'l-hadîs" unvanına sahip muhaddislerden biri olan babası Ebû Hâtim'in teşvikiyle Rey'in seçkin kıraat âlimi Fazl b. Şâzân'dan Kur'an öğrendi. Rey'de hıfzını tamamladıktan sonra babasından ve Ebû Zür'a er-Râzî'den hadis tahsil etmeye başladı. Bir muhaddis olan amcası İbrâhim b. İdrîs'in ve babasının dayısı İsmâil b. Yezîd'in ilmî şahsiyetinin teşekkülünde önemli katkısı oldu. 254'te (868) Muhammed b. Ebü's-Selc'den hadis yazdığını söylemesi (el-Cerḥ ve't-taʿdîl, VII, 214) onun erken yaşta hadis tahsiline başladığını göstermektedir. 255'te (869) babası ile, 260 (874) yılında da hocası Muhammed b. Hammâd er-Râzî et-Tahrânî ile hacca gitti. 262'de (876) Şam ve Mısır'a, 264'te (878) İsfahan'a ilmî seyahatler yaptı. Kûfe, Basra ve Hicaz gibi ilim merkezlerini dolaştı. Eşec el-Kindî, Hasan b. Arafe, Muhammed b. Abdülmelik b. Zencûye, Haccâc b. Şâir, Müslim b. Haccâc, Ebû Zür'a ed-Dımaşkī, İbn Ebû Âsım, İbn Vâre ve Ali b. Hüseyin b. Cüneyd onun hocalarından bazılarıdır. Talebeleri arasında İbrâhim b. Muhammed en-Nasrâbâdî, Ebü'ş-Şeyh, Hüseynek diye anılan Hüseyin b. Ali et-Temîmî, Yûsuf b. Kāsım el-Miyânecî, Hâkim el-Kebîr, Ebü'l-Fazl el-Hemedânî, Ali b. Muhammed el-Kassâr ve Ebû Hâtim İbn Hibbân gibi önemli kişiler vardır.

Râvilerin ve rivayetlerin tenkidi anlamında "nakd" kelimesini eserlerinde ilk kullanan âlim olan İbn Ebû Hâtim tefsir, hadis, fıkıh, usul, kelâm, menâkıb, zühd, özellikle de cerh ve ta'dîl ile ricâl alanlarında eserler vermiş, aynı zamanda Hz. Peygamber'in sünnetinin Rey'de yayılıp yerleşmesini sağlamıştır. Zehebî İbn Ebû Hâtim'in İslâmî ilimlerde otorite olduğunu, hadis ilimlerinde en üstün mertebe sayılan şeyhülislâmlık mevkiinde bulunduğunu, mütehassıs bir tenkitçi kabul edildiğini söylemekte, ayrıca Ebü'l-Fazl Ahmed b. Ali el-Bîkendî es-Süleymânî'nin onun Hz. Ali'yi Osman'a üstün tuttuğunu ileri sürmekle haksızlık ettiğini belirtmektedir (Teẕkiretü'l-ḥuffâẓ, III, 830; a.mlf., Mîzânü'l-iʿtidâl, II, 588).

Babası ve babasının arkadaşı muhaddis Ebû Zür'a er-Râzî gibi İbn Ebû Hâtim de itikadda ehl-i hadîs yolunu ve Ehl-i sünnet görüşünü benimsemiştir. Fıkıhta Ahmed b. Hanbel'in mezhebine tâbi olmuş, nasların zâhirî mânasını te'vilden kaçınmıştır. Ehl-i hadîse mensup olmasına rağmen babası gibi Hz. Ali'yi Hz. Osman'dan üstün görmesi sebebiyle Şîa yanlısı diye itham edilmiştir (İbn Hacer, Tehẕîbü't-Tehẕîb, IX, 33-34; Rif'at Fevzî Abdülmuttalib, s. 104-105; DİA, X, 150). Ancak bu iddiayı ortaya atan Mesleme b. Kāsım el-Endelüsî zayıf bir râvi kabul edildiği, öte yandan Ebû Hâtim ile İbn Ebû Hâtim'in ehl-i hadîs düşüncesini benimsedikleri bilindiği için bu iddia fazla rağbet görmemiştir.

İbn Ebû Hâtim, sadece muhaddis değil aynı zamanda fakih olduğu için zaman zaman hadislerden hüküm çıkarmış veya fıkhî ictihadlarda bulunmuştur (Rif'at Fevzî Abdülmuttalib, s. 123-126). Ayrıca şiir ve edebiyat alanındaki derin bilgisi sebebiyle eserlerinde yeri geldikçe şiirlere de yer vermiştir. İbn Ebû Hâtim tahsil etmediği tek ilmin kelâm olduğunu söylemektedir (a.g.e., s. 128). Zâhid kişiliğiyle tanınan ve bu yönüyle babası tarafından da takdir edildiği belirtilen İbn Ebû Hâtim Muharrem 327'de (Kasım 938) Rey'de vefat etti.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA