İbn Gızâhum kimdir ?

1815 yılına doğru dünyaya geldi. Batı kaynaklarında Ali ben Gedâhem olarak geçer. Babası Tehâle kazasında Mâcir kabilesinin bedevî kadısı ve tabibi idi. İbn Gızâhum Câmi-i Kebîr'de öğrenim gördü ve kabilesinin kāidi (vali) el-Arabî (Larbi) Bakkûş'ün kâtipliğini yaptı. Bir süre kadılıkta bulunduysa da daha sonra istifa etti. Tunus'ta 1857-1864 yılları arasında gerçekleştirilen bir dizi başarısız idarî, askerî, adlî ve malî reforma karşı çıkan, XIX. yüzyıl Tunus tarihinin en büyük halk ve bedevî ayaklanması sırasında önemli rol oynadı. Hazinedar Mustafa Paşa'nın ekonomik sıkıntıya çare olarak şahıs vergisi "mecba"yı iki katına çıkarma kararı üzerine patlak veren isyanın elebaşısı oldu. Ticâniyye tarikatına yakınlığı ve halka vaadleri sayesinde kabileler tarafından benimsendi. Onun liderliğinde Mart 1864'te kuzey bölgelerde başlayan isyan kısa sürede bütün ülkeye yayıldı. İsyancılar taşra yönetiminden, ağır vergilerden, mahkemelerden, suistimal ve rüşvetten şikâyet ediyorlardı. Fransa konsolosu Beauval'in de desteklediği âsilere karşı zor durumda kalan Tunus hükümeti zaman kazanmak için önce bir kısım istekleri yerine getirdi; umumi af ilân edildi, yeni mahkemeler, bazı kanunlar ve anayasa kaldırılıp vergiler azaltıldı. Fakat bir süre sonra hazırlıklarını tamamlayan hükümet kuvvetleri Şâban 1281'de (Ocak 1865) âsileri bozguna uğrattı. İbn Gızâhum Cezayir'e kaçtı. Şâban 1282'ye (Ocak 1866) kadar orada kaldıktan sonra teminat alıp Tunus'a döndüyse de tutuklanarak hapsedildi ve hapiste öldü (12 Cemâziyelâhir 1284/10 Ekim 1867).

İbn Gızâhum'un liderliğini yaptığı bu isyan, aynı zamanda Tunus'la ilgilenen devletlerin müdahalesine zemin hazırladığı gibi Osmanlı Devleti'nin Tunus'un idaresindeki rolünü de açıklığa kavuşturmuştu. Nitekim isyanın başlangıcından itibaren gelişmeleri dikkatle takip eden Fransa, İngiltere, İtalya ve Osmanlı Devleti donanmalarını Tunus'a göndererek müdahale etmişlerdi. Fransa, Tunus'ta hüküm süren Hüseynî ailesinin otoritesinin devrileceğini ümit ediyor ve pay kapmak istiyordu. İtalya, Tunus'ta en fazla tebaası olan ticarî menfaatleri yüksek bir devletti. İngiltere Tunus'taki statünün değişmesini, Fransa veya İtalya'nın hâkim olmasını istemiyordu. Osmanlı Devleti ise Tunus bir eyaleti olduğu için isyanın bastırılmasına aktif olarak yardım ediyor, Tunus ile olan bağları güçlendirmeye çalışıyordu. Bu sebeple isyanın patlak vermesi üzerine tecrübeli bir bürokrat olan Ali Haydar Efendi'yi düzeni yeniden kurmak için fevkalâde komiser olarak donanma ile birlikte Tunus'a gönderdi. 5 Zilhicce 1280'de (11 Mayıs 1864) Tunus'a varan Haydar Efendi, Hazinedar Mustafa Paşa'nın ve İngiltere konsolosu Wood'un desteğini de kazanıp ihtiyatlı bir siyaset sonucu Osmanlı padişahı ile Tunus valisi arasındaki ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesini sağlamış, Fransa ve İtalya'nın Tunus işlerine karışmasına fırsat vermemişti. Nitekim isyan bastırıldıktan sonra dört devletin donanmaları 22 Rebîülâhir 1281'de (23 Eylül 1864) Tunus'tan ayrılmış, Ali Haydar Efendi de aynı gün İstanbul'a dönmüştü.

Bu şekilde Tunus halkı arasında Osmanlı sultanının itibarı çok artmış, Tunuslu Hayreddin Paşa, Receb 1281'de (Aralık 1864) İstanbul'a gönderilerek Bâbıâli'de yapılan görüşmeler sonucu Osmanlı-Tunus ilişkilerini düzenleyen "emr-i sâmî" hazırlanmıştı. Bunda Osmanlı sultanının Tunus üzerindeki hükümranlık hakları, Tunus valisinin Osmanlı Devleti'ne karşı görevleri Tunus'un idarî muhtariyeti, Hüseynî ailesinin veraset hukuku belirlenmişti.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA