İbnü’l-kūtıyye

285 (898) yılı civarında Kurtuba'da (Cordoba) dünyaya geldi. İşbîliyeli (Sevilla) pek çok hocası bulunduğundan hareketle İşbîliye'de doğmuş olabileceği de ileri sürülmektedir (İbnü'l-Faradî, II, 747-749). Anne tarafının soyu Germen ırkının kökenini oluşturan Gotlar'a dayanır. Got krallarının sonuncusu Münd (Ole-Mundo) b. Gaytaşa'nın (Witiza) kızı olan Kūtıyye, amcası Emîr Ertabâs'ın (Ardabast) zulmüne uğrayınca Endülüs'ten Emevîler'in hilâfet merkezi Dımaşk'a giderek yapılan haksızlığın giderilmesini istemiş, Halife Hişâm b. Abdülmelik de onu, Ömer b. Abdülazîz'in âzatlısı Berberî asıllı Îsâ b. Müzâhim ile evlendirerek Endülüs'e göndermiş ve haklarının iadesini sağlamıştı. Hayatını İşbîliye'de sürdüren Kūtıyye'nin soyu kendi adıyla anılmıştır. Çocukluğu ve yetişmesi hakkında kaynaklarda yeterli bilgi bulunmayan İbnü'l-Kūtıyye'nin İşbîliye'ye ne zaman gittiği bilinmemektedir. Ancak muhtemelen, 311 (923) yılından sonra kadı olarak tayin edilen babasıyla birlikte İşbîliye'ye giderek Kurtuba'da başladığı tahsilini burada sürdürmüştür (İbn Ferhûn, II, 262; Albîr Habîb Mutlak, s. 167).

İbnü'l-Kūtıyye'nin Kurtuba'da İbn Ebü'l-Velîd el-A'rec, Muhammed b. Abdülvehhâb b. Mugīs, Muhammed b. Ömer b. Lübâbe, Kāsım b. Asbağ, Muhammed b. Abdülmelik b. Eymen, Eslem b. Abdülazîz, İbnü'l-Cebbâb Ahmed b. Hâlid; İşbîliye'de Ebû Abdullah İbnü'l-Kavn, Hasan b. Abdullah ez-Zübeyrî (ez-Zebîdî), Ebû Ali el-Kālî gibi birçok âlimden istifade ettiği kaydedilmektedir. IV. (X.) yüzyılda Endülüs'te Ebû Bekir ez-Zübeydî'den sonra Arap dili ve edebiyatında özellikle nahiv, lugat ve nevâdir konularında en büyük şahsiyet olarak kabul edilen İbnü'l-Kūtıyye tarih, ahbâr, şiir gibi ilim dallarıyla fıkıh ve hadis gibi dinî ilimlerde zamanın önde gelen âlimlerindendir. Yetiştirdiği talebeler arasında Kādî Ebü'l-Hazm Halef b. Îsâ, tarihçi İbnü'l-Faradî, şair Ebû Bekir Yahyâ b. Hüzeyl et-Temîmî, Müferric b. Saîd el-Mâridî, Ahmed b. Afîf el-Kurtubî, Ebû Abdullah Habîb b. Ahmed eş-Şataceyrî, Ebû Mervân Abdülmelik b. Tarîf, İbnü'l-Hazzâ ve İbn Cülcül gibi âlimler yer almaktadır. İbnü'l-Kūtıyye 21 Rebîülevvel 367'de (6 Kasım 977) Kurtuba'da vefat etti ve ertesi gün Kureyş Mezarlığı'na defnedildi.

İbnü'l-Kūtıyye'nin Maṭmaḥu'l-enfüs (İbn Hâkān), Muʿcemü'l-üdebâʾ (Yâkūt) ve Mesâlikü'l-ebṣâr (Ömerî) gibi kaynaklarda yer alan şiirlerinin çoğu bahçe, kır, çiçek ve tabiat tasvirleriyle ilgilidir. Teşbihlerindeki güzellik, kelime seçimindeki titizlik, anlam berraklığı ve örgü mükemmelliği şiirlerinin en belirgin özellikleridir. İbnü'l-Kūtıyye'nin, zühd ve takvâ hayatıyla bağdaştırmaması sebebiyle belirli bir yaşa geldikten sonra şiir yazmayı bıraktığı kaydedilmektedir.

Eserleri. 1. el-Efʿâl (Teṣârîfü'l-efʿâl). Fiilleri müstakil olarak inceleme konusu yapan en eski ve en önemli eserlerdendir. Arap dilindeki sülâsî mücerred fiillerle "if'âl" babının kullanımını inceleyen eser bir mukaddime ile üç bölümden oluşur. Mukaddimede sülâsî fiiller ve aksâm-ı seb'aya göre çeşitleri, müteaddî ve lâzım fiiller, sülâsî masdarlar ve başlıca kalıpları, rubâî mezîd masdarları, renk ve kusur bildiren sıfatlar ele alınmıştır. Kelime türleri içinde fiillerin önemini belirten İbnü'l-Kūtıyye, Basra mektebine uyarak fiillerin diğer kelime çeşitlerinden daha kadim olduğunu, bu sebeple câmid olmayan isimlerle bütün kök ve asıl kelimelerin fiillerden türediğini ileri sürer. Eserin birinci bölümünde hem sülâsî mücerredi hem if'âl babı kullanılan, ikinci bölümünde sadece if'âl babı kullanılan, üçüncü bölümünde ise yalnız sülâsî mücerredi kullanılan fiillere yer verilmiştir. Her bölümde mevcut fiiller, ilk harfe göre alfabetik olarak ve mahreç esası ile aksâm-ı seb'aya göre bölümlenerek incelenmiştir. İbnü'l-Kūtıyye'den sonra fiiller konusunda eser yazanlar onun yöntemini takip etmişlerdir. Öğrencilerinden İbnü'l-Haddâd diye tanınan Ebû Osman Saîd b. Muhammed el-Meâfirî el-Kurtubî, eksik fiil kalıplarını eklemek suretiyle el-Efʿâl'i tamamlayan bir eser kaleme almış, İbnü'l-Kattâ' es-Sıkıllî de kitabın fazlalıklarını ayıklayıp eksiklerini ikmal ederek yeni bir tertiple Tehẕîbü'l-efʿâl adlı eserini yazmıştır (I-III, Haydarâbâd-Dekken 1360-1364/1941-1945; Beyrut 1403). el-Efʿâl üzerinde ilk çalışmayı yapan Ignazio Guidi eseri Il Libro dei verbi di Ibn al Kutiyyah adıyla yayımlamış (Leiden 1894), kitabın tahkikli neşrini ise Ali Fûde gerçekleştirmiştir (Kahire 1952, 1993). 2. Târîḫu iftitâḥi'l-Endelüs (Târîḫu'l-Endelüs [Yâkūt, XVIII, 272], Fî Fetḥi'l-Endelüs, Fî İftitâḥi'l-Endelüs). Endülüs'ün fethi ve tarihi konusunda Belâzürî'nin (ö. 279/892-93) Fütûḥu'l-büldân'ından sonra en eski kaynak olarak kabul edilir. Eserde, Araplar'ın Endülüs'e girişinden (92/711) başlayarak Emîr Abdullah b. Muhammed b. Abdurrahman döneminin (888-912) sonuna kadar geçen olaylar muhtasar bir şekilde ele alınmıştır. İbnü'l-Kūtıyye'nin bu çalışmasında ilmî ve tarihî usullere riayet etmediği, objektif davranmadığı, daha çok kendi soyu olan Gotlar'la ilgili olaylara ağırlık verdiği, Araplar'a karşı Got krallarını övdüğü görülmektedir. "İbnü'l-Kūtıyye şöyle dedi" ifadesinden hareketle bazı araştırmacılar, eserin bizzat müellif tarafından değil kendisini dinleyen öğrencilerinden biri tarafından yazılmış olabileceğini ileri sürmüşlerdir. Talebelerinden İbnü'l-Faradî'nin Târîḫu'l-ʿulemâʾ adlı eserinde İbnü'l-Kūtıyye'nin böyle bir kitabından söz etmemesi bu görüşü destekler mahiyettedir. Jacques Auguste Cherbonneau, çeşitli kütüphanelerde nüshaları bulunan eserin Hakem b. Hişâm dönemini anlatan bölümünü "Histoire du règne d'Elhakem fils de Hicham" adıyla (JA, I [1853], s. 458-474), daha sonra da aynı dergide kitabın tamamını Fransızca tercümesiyle birlikte (a.g.e., VIII [1856], s. 428-482) yayımlamıştır. Julián Ribera y Tarrago eserin metnini 1868'de, İspanyolca çevirisini 1926'da Madrid'de neşretmiş, O. Houdas, kitabın bu neşrine dayanan metniyle beraber Fransızca tercümesini 1889'da Paris'te yayımlamıştır (Recueil de textes et de traductions, I, 219-280). Mısır'da tarihsiz bir baskısı da yapılan eseri Abdullah Enîs et-Tabbâ (Beyrut 1957), İbrâhim el-Ebyârî (Kahire 1402/1982) ve İsmâil el-Arabî (Cezayir 1989) neşretmiştir. 3. Şerḥu sadri Edebi'l-küttâb. İbn Kuteybe'nin Edebü'l-kâtib adlı eserinin giriş bölümünün şerhidir. Kaynaklarda bu eserin bir muhtasarının bulunduğu ve müellifin talebesi Ebü'l-Velîd Yûnus b. Abdullah b. Mugīs tarafından rivayet edildiği (İbn Ferhûn, II, 262) belirtilmektedir (İbn Hallikân, IV, 368). 4. el-Maḳṣûr ve'l-memdûd. Arap dilindeki maksûr ve memdûd isimler konusunda kapsamlı bir eser olduğu kaydedilmektedir (İbnü'l-Faradî, II, 748; İbn Hallikân, IV, 368).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA